DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Şirk Gölgesinde Tarikatlar-2

Peygamber olduğu halde ekmeğini emeği ile çıkaran İslam Peygamberinin hayatı da ortada, emeksiz servet biriktiren, lüksün dibini sıyıran, holdingleşen tarikat şeyhleri de ortada.

Şirk Gölgesinde Tarikatlar-2
08.07.2022
10.438
A+
A-

Geçtiğimiz hafta İsmailağa tarikatından birkaç örnekle tarikatların şirki nasıl sistematik hale getirdiğini anlatmaya çalışmıştım. Bu hafta da Menzil Tarikatı’ndan birkaç örnekle tarikatların şirk düzenini açıklamaya çalışacağım. Burada esasen tarikatların ismi önemli değil. Her ne kadar birbirlerini sevmeseler de hemen hemen tüm tarikatlar özü ve yöntemleri itibarıyla birbirlerine çok benzerler. Benim isim vererek örnekleme yapmam tamamen somutlaştırma çabamdan ve anlatmak istediğimi daha anlaşılır kılma niyetimden kaynaklanmaktadır.

Bu yazı dizisi için tarikatları biraz daha mercek altına aldım. Tarikatların internet üzerinden yaptıkları yayınlar ve basılı kitaplarına göz gezdirdim. Bu kısa araştırmamda dahi insanı şaşkına çevirecek kadar şirk örneklerine ulaştım. Dileyen herkes de çok rahatlıkla internetten ya da bahsi geçen tarikatların yayınevlerinden çıkan kitaplara ulaşarak nasıl şirk düzeni oluşturduklarına şahit olabilir. Tarikatlar internete yükledikleri yayınlarında da, kitaplarında da çekincesizce ve şaşılacak bir özgüvenle şirki sistematik hale getiriyorlar. Peki, bunu nasıl başarıyorlar?

Tarikatlar kendi sistemlerini şansa yer bırakmayacak kadar güvenceye alıyorlar. Birincisi tarikata ve şeyhe müthiş bir kutsiyet atfediyorlar. İkincisi insanlara kurtuluş reçetesi sunuyorlar. Üçüncüsü, tüm bunlara rağmen kafasında şüphe olanları yine dini jargonla tehdit ediyorlar. Tarikatı ve şeyhi sorgulayanları müfteri, münafık, hatta kâfir ilan ediyorlar. Hem bu dünyalarını hem ahiretlerini kaybettiklerini ima ediyorlar yahut direkt olarak ifade ediyorlar.

Belki de sırf bu bağlılığa halel getirmemek adına bazı kaynaklarda şeyhleri peygamberlerle bazı kaynaklarda ise Allah’la bir tutuyorlar. Mübalağa ettiğimi düşünüyor olabilirsiniz ama dediğim gibi bunun somut örnekleri mevcut. Mesela bazı kitaplarında “Mürşiti Allah’tan daha çok sevmeyen mürit olamaz” diyebilecek kadar ileri gidiyorlar. Ya da Menzil Kitabevi’nden çıkan Seyyid Abdurhakip El Hüseyni (Gavsı Bilhanisi) Hayatı 32. Sayfada geçen bir ifadede; “Allaha yemin ederim ki ben mürşidimin nazarını onun haccı gibi bin hacca değişmem. Ben çok defa şahit oldum ki hacca giden bazı kişiler hacdan dönünce variyetlerini tekkeye bağışlayıp hacdan vazgeçip tövbe tarikat alarak geri dönerlerdi.” diyebiliyorlar. Öyle ya tarikatın yanında Kâbe de neymiş? Yetinmeyip, “Benim kanaatimce hazne yakınında üzerine toz değen kişiyi cehennem ateşi yakmaz. Benim kanaatimce şah haznenin bir lokma ekmeğini yiyen cehenneme girmeyecektir” diyebiliyorlar. Mensubu oldukları tarikatın bir tas çorbasını içmekle, bir bardak çayını içmekle, bir lokma ekmeğini yemekle hatta tekkenin yanından geçerken tozuna temas etmekle cehennemden kurtulacakları ifade ediliyor. İslam Peygamberi’nin vaat etmediği şeyleri fütursuzca insanlara vaat edebiliyorlar. Kimilerine cenneti kimilerine cehennemi vaat edebiliyorlar.

Menzil sohbetlerinde sofilerden birisi “ben gavsın köpeğiyim, hatta onun çocuklarının köpeğiyim” diyebiliyor. Bunu duyan uyanık müritler ise tarikat liderinin önünde dizleri ve elleri üzerine çöküp havlıyorlar. Yine abarttığımı düşünebilirsiniz ama Youtube’da bunun da görüntüsü mevcut. Koca koca adamlar tarikat liderini ya da onun oğullarını gördüklerinde havlıyorlar. Bu sırada tarikat lideri milyonluk Mercedes’inden inip onlara “yahu siz ne yapıyorsunuz kalkın ayıptır” demiyor. Tarikat liderinin çocukları lüks otomobilleri ile İstanbul’da, Ankara’da yine lüks içerisinde yaşamını sürdürürken, müritlerin Adıyaman’da “gavsa hizmet cennet kapısını açar” diyerek tekkenin fayans aralarını siliyor olması da kimseye garip gelmiyor. Sistematik olarak o insanlar iradelerinden, insanlık onurlarından, akıllarından vazgeçirilmişler. “İtaat et kurtul” düsturuyla iradelerini şeyhlerine teslim etmişler. Öyle olmasa şeyhin boğaz manzaralı evinden gazetelere verdiği pozu sorgularlar, “yahu bize şeyhin ayaklarının yürümekten su topladığını söylemişlerdi” diye hayıflanırlardı. Ama olmaz, şeyhe itaat kurtuluşun en büyük anahtarı. Öyle ki şeyh müritten kadın istese en başta eşlerini getirirlerdi. Yine abarttığımı düşünüyorsunuz değil mi? Hayır bu da kitaplarında geçiyor. Hikâyesi uzun ama şeyh bir müridinin itaat seviyesini ölçmek için adamdan kadın istiyor, adam da gidip karısını şeyhe sunuyor. Bu hikâyeden çıkardıkları ders ise şu; o mürit öyle güzel bir mürit ki, şeyhine koşulsuz itaat edip kurtuluşa ermiştir. Hatta şeyh onu halife (!) ilan etmiştir… Menzil tarikatının birçok kitabında buna benzer şirk kokan, İslam’ın Tevhit ilkesini yerle bir eden birçok ifadeye rast gelirsiniz. Peki, Allah ne diyor? Birkaç ayetle gelin ona bakalım.

“Onlar Allah’ı bırakıp din bilginlerini, abidlerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. (Oysa) onlar yalnızca bir olan ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Allah) onların şirk koştuklarından münezzehtir.” (9/Tevbe, 31)

“İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını ‘eş ve ortak’ tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.” (Bakara Suresi 165. Ayet)

“Allah, kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz. Bunun altındaki günahları ise dilediği kimse için affeder. Kim Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz korkunç bir iftirada bulunmuş, pek büyük bir günah işlemiş olur.” ( Nisa Suresi 48. Ayet)

“Kıyamet günü onları bir araya toplayacağız, sonra da Allah’a ortak koşanlara: “Hani nerede o, Allah’a ortak saydıklarınız?” diye soracağız.”(En’am 22. Ayet)

“Bir şey yaratmak şöyle dursun, bizzat kendileri yaratılmış bulunan varlıkları mı Allah’a ortak koşuyorlar?!” (A’raf 191. Ayet)

Kuran-ı Kerim’in ayetleri de, tarikatların birçoğunun da kitaplarının dedikleri de ortada. Peygamberin yaşantısı da ortada, Şeyhlerin yaşantısı da. Peygamber olduğu halde ekmeğini emeği ile çıkaran İslam Peygamberinin hayatı da ortada, emeksiz servet biriktiren, lüksün dibini sıyıran, holdingleşen tarikat şeyhleri de ortada. Ortamda peygamber olduğu anlaşılamayacak kadar sade giyinen, sade yaşayan İslam Peygamberinin duruşu da ortada, ortamda şeyh olduğu iki yüz metre öteden belli olan gösteriş budalası şeyhler de ortada.

Her şey ortada dostlar, her şey ortada.

YORUMLAR

  1. Huzeyf dedi ki:

    Evet kesinlikle doğru tam isabetli oldu

  2. Ahmet dedi ki:

    Kardesim. Emegine. Tsk. Keske. Bunu.tarikat.içindekilerde.okusada.biz.ne.yapiyoruz.deyip.Allaha.tövbe.etseler.