DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Nuh Tufanı

Sesli Dinle

Yeni büyük Nuh Tufanı, Yılmaz eylemleriyle bilinen insanoğlunun üzerinde gibi…

Nuh Tufanı
04.12.2023
4.290
A+
A-

İnsanlık toplu yaşam formuyla birlikte huzur içinde yaşayabilmek için gerekli koşulları sağlamaya çalışmış olsa da bu gayret dönem dönem büyük kırılmalarla, çeşitli felaketlerle son bulmuş ve her defasında başa dönüş yaşanmıştır.

Nuh Tufanı kayıt edilmiş tarihin birçok yerinde ve üç büyük semavi dinde anlatılmıştır. Yaratılmışlar sebebiyle yeryüzüne yayılmış olan kötülükler tufanın gerekçesi olarak ifade edilir. Bu hal, gönderilmiş olan peygamberlere inanmamak ve onların öğütlerine uymamak olarak anlatılsa da buradaki temel olgu insanoğlunun toplumsal yaşam gerçekliğindeki yitirilmiş ahlaki değerleriyle birlikte kaybedilen adil, huzurlu, güvenli yaşam haklarının son bulması nedeniyle cezalandırılmasıdır. Yani insanlığın cezalandırıldığı bu büyük tufanın nedeni yine insanlığın eylemleri olarak anlatılmaktadır.

Günümüze baktığımızda bu döngüye, başa dönüşe çok da uzak olmadığımızı düşünebiliriz. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de sayısız akıl almaz nahoş olaylar yaşanmakta, günümüz teknolojisi sayesinde bu durumlar hızlı şekilde çok sayıda insanın bilgisine ulaşmaktadır.

İktidarı, siyasetçileri, yöneticileri eleştirmek, sorumluluktan kaçmak hepimizin kolayına gelen tercih ettiği yol, ancak bu yaklaşım ne kadar mantıklı, ne kadar çözüme faydalı; o ayrı bir konu.

Yöneticiler sayısız iş yükü içinde çoğu konuda kararı ve eylem talimatlarını, aldıkları bilgiler ile yani etrafındaki güvendikleri kadroların yönlendirmesiyle gerçekleştirirler. Bir konuda farklı birçok kişinin etkili olduğu bu durum esasen sorumluluğun da tek kişide olmadığını gösterir. Talimat silsilesini takip ettiğimizde ise bu sorumluluk sayısız kişiye dağılmış olur. Örneğin yıllar önce mahalli idareler yasa tasarısını hazırlayan ve hayata geçmesini sağlayan bürokrata taslakta yerel yönetime verilen yetkilerin fazla olduğunu düşündüğümü, mecliste buna itiraz edilebileceğini söylemiştim. O bürokrat ise meclisten tasarının geçeceğini, kendisinin yakın tarihte yerel yönetici olacağını, kendisinin ve dostlarının, yani meslektaşlarının yetkilerini belirlemedeki bonkörlüğünü gururla anlatmıştı. Dediği gibi de oldu bu kişi uzun yıllar birçok büyükşehirde valilik yaptı ve zaman geldi emekli oldu. Ancak mimarı olduğu tasarı ve bu sebeple uygulanabilen sayısız haksız prosedür halen geçerliliğini koruyor.

Polisin silah kullanım yetkisinin arttırılmasının tartışıldığı günlerde hem üst düzey emniyet mensubu hem de hukukçu olan bir büyüğüme fikrini sorduğumda, mevcut hal ile silah kullanma yetkisinde eksiklik olmadığını, yeterli eğitim almamış veya yeterli mesleki tecrübe edinmemiş emniyet mensubunun silah yetkisini arttırmanın doğru olmadığını düşündüğünü ifade etmişti. Burada şahsi hesapların ötesinde ahlaki bir duruş ve sorumluluk bilincine tanık olmuştum.

Devletin verdiği imkanlarla, yetkiyle birlikte tahsis edilen araçlarla, korumalarla, lojmanlarla hayatlarını sürdüren, tecrübeler edinen ve bu tahsislerin vebalinin sorumluluğunu taşıyan siyasetçilere, bürokratlara, devlet adamlarına saygı duymamak mümkün değil. Mevla onların sayısını arttırsın.

Pandemi döneminde birçoğumuzun zorlandığı, yasakları delmek için çözüm aradığı bir gerçek. Ailemizle, eşimizle, çocuğumuzla vakit geçirebilmeyi unuttuğumuzu, bırakın toplumsal yaşamı aile yaşantısına dahi yabancılaştığımızı fark etmiştik. Yine o dönemde bir başka gerçek daha ortaya çıkmıştı. Hava daha temiz, gökyüzü daha açık, sular, denizler, nehirler daha berrak olmuştu. İnsanoğlunun yavaşlayan müdahalesi sayesinde tabiat kendisini temizlemişti. Kıyıya yakın yerlerde yüzen balıklar, gökyüzünde huzurla uçan kuşlar gözle görülür olmuştu. İşte o zaman düşünmüştüm tüm dünyada aynı anda uygulanan yasak olsa mesela “her ayın ilk hafta sonu 3 gün sokağa çıkma yasakları uygulansa, dünyamıza, doğaya kendisini toparlama imkânı versek” diye.

Birleşmiş Milletler iklim değişikliği zirvesi için dünya liderleri Dubai’de bir araya geldi. Türkiye bu zirvenin katılımcıları arasındaydı. Cumhurbaşkanına Dışişleri Bakanı Hakan Fidan,  Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İletişim Başkanı Fahrettin Altun gibi birçok ilgili isim eşlik etti.

Bu sırada ülkece bizim gündemlerimiz neydi? Meslek odası yönetiminin mahkeme kararıyla fesih edilmesi, kozmetik sektöründe yapılan usulsüzlükler, futbol dünyası yıldızlarının içinde olduğu usulsüzlükler, devlet büyüklerinin dolaylı yakınlarının veya isim kullananların yaptığı envaiçeşit gasplar, dolandırıcılıklar, vatandaşın tüm bilgilerine sahip bazı noterlerin adının geçtiği sahte işlemler, sosyal paylaşım ağlarında aile kavramına aykırı sayısız paylaşımlar, teşhirler gibi sayılabilecek onlarca nahoş olay. “Ha kel Hasan, ha Hasan kel” deyimi, durumu anlatır mı bilmem ama lakabı kel Hasan olanlar veya onlara yetki verenler de alınsın istemem. Yeni büyük Nuh Tufanı, Yılmaz eylemleriyle bilinen insanoğlunun üzerinde gibi…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.