Umay Ana
Dünden bu yana Rusya-Ukrayna savaşına dair görüntüleri izliyorum. Takıntılı bir lider olan Putin’in insanların ölmesine ve öldürmesine karar verici bir güçte olması en az savaşın kendisi kadar acı değil mi? Her neyse…
Ne vakit bir savaşa şahitlik etsem, tüm yazma isteğimi kaybederim. Anlamsız gelir yazılacak her şey. İnsanın, takıntılı bir liderin ihtiraslı saçmalıklarına kurban gitmesi ne acı. Ve bu acıyı kelimelerle anlatmaya çalışmak, ne nafile bir çaba…
Dünden bu yana Rusya-Ukrayna savaşına dair görüntüleri izliyorum. Takıntılı bir lider olan Putin’in insanların ölmesine ve öldürmesine karar verici bir güçte olması en az savaşın kendisi kadar acı değil mi? Her neyse…
Uzun uzun savaşın bende hissettirdiklerini yazıp yazıp sildim. Böylesi zamanlarda ya susmalı, ya da şiirin merhametine sığınmalı…
Ben ikincisini seçmek istiyorum. Geçmiş bir zamanda yazdığım “Umay Ana” şiirinden bir bölüm paylaşıp, tüm kötü ruhlara inat “barış” ümidimi koruyorum.
…Otlar boyumuza ulaşmış
Kesme sakın Umay Ana
Kıyma otların gökyüzü aşkına
Bu çitler de neyin nesi
Kaldır çitleri bu otlar yeryüzünün
Bırak yalnızca ağaçlarımız kök salsın
Biz misafiriz Umay Ana
Yatağını arayan bir nehiriz
Dökülene dek bir maviliğin kucağına
Maviliğin kabul etmediği çitleri
Ne diye toprağa reva görürsün
Ne diye küstürürsün Kübey Hatun’un bereketini
Kaldır bu çitleri Umay Ana
Çok can takıldı bu dikenli tellere
Su yerine kan damladı yeryüzüne
Soğuk çıplak ayaklar düştü toprağa
Kalanların yüreği de ısıtamadı
Çitler yetim bıraktı insanlığımızı
Karabulutlar çaldı gökyüzünün maviliğini
Kaldır bu çitleri Umay Ana…