Kuşaklar Arası Karmaşa
Bugün yapılan yanlışların bedelini de muhtemelen çocuklarımız belki de torunlarımız bile ödeyecek.
Yetmişlerin sonu seksenlerin başında ülkenin içinde bulunduğu hal ve ahvalin sıkıntıları günümüzde daha belirgin hale gelmedi mi sizce de?
Bugün yapılan yanlışların bedelini de muhtemelen çocuklarımız belki de torunlarımız bile ödeyecek.
Düşünün, o yıllarda ülke sağ ve sol ideoloji ile ülkenin gencecik insanları birbirlerini yıpratmakla meşgullerdi, sokaklar çatışma alanı ve insanlar sosyalleşme gibi bir kavramı unutmuş sadece hayatta kalmanın derdindeydiler.
Bu dönemde ergen veya genç olan, bu ülkenin evlatları kendi dönemlerinin imkanları dahilinde hiçbir sosyal aktivitede bulunamadılar. Mutlak suretle bu her insan gibi bu insanlarında yaşamak isteyip yaşayamadıkları ve deyim yerinde ise gözlerinde kalan bir sürü şey oldu.
Bu durum, o dönem genç olan insanların ebeveynlikleri döneminde ise ben yapamadım oğlum yapsın, ben yaşamadım kızım yaşasın şeklinde ilerledi.
Kendisinin yaşayamadığı ve gözünde kalan ne varsa hepsini evladı üzerinden yaşamak isteyen ebeveynler, hiçbir şey için emek harcamayan yorulmayan her şeyin önüne hazır gelmesine alışkın, herkesten anne ve baba şefkati besleyen empati yoksunu bir neslin meydana gelmesini sağladı. Bu nesil şimdi iş dünyasına girmeye başladı, ailesinden gördüğü kolaylığın tamamını iş dünyasından bekliyor.
İş dünyası ise onlardan yaşlarının gerektirdiği hız ve pratikliği bekliyor. İş dünyasında bunu bekleyenler ise, ülkenin bahsettiğimiz döneminde çocuk olanlar ağırlıkta iş dünyasında yönetici konumundalar. Onların gençliği de yoklukla geçti onlara da kimse tepside sunmadı hiç bir şeyi, onlar küçük şeylerle mutlu olmayı ve bir yerlere gelebilmek için mutlak surette çalışmak emek vermek gerektiğini bildiler ve gereğini yerine getirdiler.
Bu insanlar ile şimdilerin z kuşağı olarak adlandırılan nesli arasında birbirini anlamamak ile başlayan yığınla problem var. Aslında her iki neslin de birbirlerine göre artıları ve eksileri var mutlaka, bana göre önemli olan bu sorunların analizini yapıp herkesin birbirinden bir şeyler öğrenebileceği gerçeğini kanıksayıp buna göre bir eylem planı ile ortak geleceği inşa etme zorunluluğumuz var.
Elbette ki bu süreçte elemeler de olacaktır, “çay demini ateşten insan demini derdinden alırmış” deyimi üzerinden yola çıkarsak insanımızın yeterince demini almış olması gerekir. Bahsettiğimiz bu süreçte yok, son yetmiş yılda almadı ise bundan sonra da alması için insanın yapabileceği bir şeyi kalmıyor, bundan sonrası var edenin takdiri olacaktır.
“Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela yazma kul azmadıkça” der Mevlana. Önümüzdeki süreç de göreceğiz ne olduğumuzu, azgın bir hal üzerine miyiz değil miyiz her şey daha açık hale gelecektir, dilerim o zaman iyiler ile birlikte olanlardan oluruz…