DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Kafa Karışıklığı

Sesli Dinle

Sayın Erdoğan’ın “senden güzel imam olur” diyerek şakalaştığı isim. Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanı Muhsin Köse ile yakından çalışmış farklı kişiler hep aynı şeyi söylüyor. Sinirlendiğine, küfür ettiğine, akçeli işlere karıştığına şahit olmadım

Kafa Karışıklığı
12.10.2020
9.696
A+
A-

Bizi olguya götürecek bir hikâyenin özeti ile başlayalım bu yazımıza;

Vakti zamanında padişah tebdil-i kıyafetle şehri gezmeye başlamış, yanında veziriyle. Bir cenaze görmüş, musalla taşında, fakat namazını kılacak, defin işlemlerini yapacak kimse yokmuş. Hemen yaklaşmış Padişah ve veziri, safları oluşturup kılmışlar cenaze namazını. Defin işlerini de bizzat yapmışlar.

Padişah semtin yerlisi ve esnafı olan, kimsesiz bu yaşlı adamın cenazesine neden kimsenin katılmadığını merak etmiş ve soruşturmuş. İnsanlar o ihtiyarın eğlence, zevk, sefa tutkusunu anlatmışlar, günlük kazandığı az miktarda ki para ile bu işleri yaptığını söylemişler.

Bu hale kızan fakat kafası karışan padişah mevtanın evine gitmiş, taziye verip sormuş yaşlı kadına, “razıymıydın eşinden?” diye. Kadın gözü yaşlı halde razılığını dualarla belirtince, iyice kafası karışan padişah “nasıl biriydi” demiş?

Kadın anlatmış, eşim her gün kazancıyla bir ekmek ve mümkün olduğunca şarap alırdı, yanına da geçimini farklı erkeklerle birlikte olarak sağlayan, hikayeleri yürek yakan kadınlardan alarak eve gelirdi.

Evde şarapları döker, ‘şükür birilerinin günahına engel oldum’ der, yanında ki kadını da benim yanıma yollar, kendisi ibadeti ile meşgul olurdu. Biz o kadınlarla ana, kız sohbetler ederdik.

Çok söyledim, ‘bey kimimiz kimsemiz yok, herkes seni kötü belledi, cenazen ortada kalacak’, ama oralı olmazdı. Bana; “Padişahın işi ne, gelir namazımı da kılar, cenazemi de defneder” derdi.

Bu cevap ile padişah anlamıştı, o anki elbisesiyle kendisinin padişah olduğunun anlaşılamadığı gibi, görünüşle de kişilerin kim oldukları anlaşılmıyordu.

Gazetecilik zevki de, çilesi de farklı bir meslektir. Görülmeyenleri görür, duyulmayanları duyar, bilinmeyenleri bilirsiniz. Çok azını yayınlama imkânınız olur.

Benim gibi sizin de kafanızı karıştıracak yazımın konusuna geleyim.

Birçok siyasi ismi yakından tanıma, uzun sohbetler yapma imkânım oldu. En az tanıdığım ve iki kelime dışında hiç sohbetim olmayan isimlerin başında Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geliyor.

Fakat aile mirasım sayesinde kendisini 1978 yıllarından, MTTB, MSP ve Akıncılar döneminde ki çalışmalarından tanırım hem de ilk ağızdan anlatılan sohbetlerle. Uzunca süre yakınlarıma ait evde konaklama sebebini, yanında konaklayan, kendisine eşlik eden merhum Metin Yüksel ve dostlarını da bilirim.

Ak Partinin kuruluş dönemini, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı dönemlerini de az bilinenleriyle de bilirim. Yakın kadrosunda yer almış, yakın dostlarımızla da sohbetlerimiz konu siyasete gelmeden bitmez malum.

Sayın Erdoğan’ ın şu zamana kadarki yapmış olduğu güzel ve doğru şeylerin yanı sıra eleştirilen icraatları da çoktur. Hayata, “sorumluluk suçlamanın bittiği yerde başlar” prensibiyle   baktığımdan, sitem önceliğim siyasilerin mesai arkadaşları olur, bir kısmı kendi arkadaşlarım da olsa.

Siyasilerin etrafında çok az sayıda ismi sevgiyle anılan, saygıyla anılmaya devam edebilen insanlar olur. Örneğin şahsen tanımadığım, Sayın Erdoğan’ın “senden güzel imam olur” diyerek şakalaştığı isim. Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanı Muhsin Köse ile yakından çalışmış farklı kişiler hep aynı şeyi söylüyor. Sinirlendiğine, küfür ettiğine, akçeli işlere karıştığına şahit olmadım. Yanındaki çalışanlarına ‘Evladım’ diyerek hitap eden, yaşanan aksaklıklarda sorumluluğu üzerine alan, asıl sorumluları ise baba, abi şefkati ile uyaran, gelişimlerini sağlayan, devletine, milletine, mesleğine ve görevine sadık bir isim deniliyor. Adaylıklarda yer alabilmek için, iş için, bir kare resim çektirebilmek için para teklif edilmesi mümkün dahi olmayan temiz bir vatan evladı diye anlatılıyor. Mevla böyle insanların sayılarını attırsın.

Mevcut Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin planlamasını, inşaatının başladığını ilk bilen isimlerden oldum. Çevre yolları yapılırken belediye güzel çalışıyor diyenlerin, aslında Cumhurbaşkanlığı protokol yollarının yapıldığını bilmediği zamanlarda yani.

Daha sonra orada mesai yapmakta varmış kaderimde ki uzunca bir süre birçok gerçeğe tanık oldum. O canım alanda eksik proje ile sonu gelmeyen yap bozlara, işini yapmayan özel ya da resmi görevde ki idareciler sebebiyle yaşanan israflara tanık oldum. Devlet sırrı değil ya sonuçta on binlerce kişinin tanık olduğu gerçeklerdi bunlar. Nöbetçi olarak görevde olduğum bir gece saatinde özel ziyaret yaşandı. Sayın Erdoğan ve yakın çalışma kadrosu görevli olduğum alanı ziyarete geldi. Bu gibi durumlarda ortamdan uzak kalmayı seçerim, ancak o gece bunu başaramadım. Sayın Erdoğan ile takribi 3 metre mesafede kalmıştım. Konuşulanları duyabiliyor, insanların yüz mimiklerini dahi görebiliyordum. Anlatılanlar ise gerçekle alakası olmayan, süslenmiş hikayelerdi, hedef ve amaç muhatabı memnun etmekti, zaten ortamda anlatımlara uygun bir sahne şıklığındaydı.

Sonrasında, riskli görülen Cumhurbaşkanlığı seçimleri için askıya alınan işler, ödemeler durdu diyerek işten çıkarmalar da işin cabası. Çalışmalara hâkim bir dostum; “burada ki israfla 10 binalı site yapardım” diyerek hayıflanırdı zaman zaman. Neyse bu konuya ilerleyen zamanlarda detaylıca değineceğim.

O dönemde görevli binlerce çalışan gibi bizde sayın Cumhurbaşkanı ne zaman geldi, ne zaman gitti gibi durumları birebir izlerken çok yönlü olarak düşünürdüm. Örneğin konvoyda 6 ay gezse 6 saniyeliğine Cumhurbaşkanını göremeyecek onlarca isim vardı. Devlet bütçesinden, devlet demirbaşından tahsisli israf olan bu imkanlar aslında güvenlik zafiyeti de olmuyor muydu?

Asıl konu şu; İsrafın ve vurdumduymazlığın had safhada olduğunu düşünen vatandaşların, sohbetlerde vazgeçilmez konusu olan harcamaların, ekonominin, gösteriş olarak algılanan, muhalefetçe, vatandaşça bolca eleştirilen tablonun aksine bir bilgi kafamı karıştırmıştı.

Yakın tarihlerde görüştüğüm bir dostumla sohbetimizde karşılıklı olarak düşüncelerimizi savunuyor, dayanaklar sunuyorduk. Dostum bana hani hepimizin bildiği, sac iskeleden, ikiye katlanabilen, küçük, basit yataklar vardır ya. Çoğumuzun küçüklüğümüzde yattığımız, çocukluğumda benim gündüzleri kapatıp üzerine çıkıp, atçılık oynadığım o yatak, işte külliyede Cumhurbaşkanının ailesine tahsisli misafir odasında o yataktan varmış, torun geldiğinde, işte o yatakta yatıyor dedi tartıştığım kişi.

Kafam karışmıştı, hikayedeki ihtiyarın hakkında ki yanılmalar gelmişti aklıma. Acaba her devlet erkanında olduğu gibi, Osmanlı Padişahlarının huzuruna çıkılan mimarilerinde, her siyasi parti, kuruluş başkanı makamında olduğu gibi sadece dost övünsün, düşman düşünsün amaçlı göstermelik mantık mı vardı?

Eğer öyleyse aslında gerçek olan neydi, göstermelik olan neydi?

Çok şükür Müslüman olmanın avantajı ile çözdüm gerçeği ‘ Gayb-ı Allah bilir’. Gördüğümüz şeylerin, duyduğumuz sözlerin aslını her şeyi bilene havale ederek, layığınca muamele etsin diye dua etmek şimdilik en iyi çözüm oldu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.