DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Amaçtan Sapmak

Sesli Dinle

Her şey hep zıttıyla vardır ve anlamlıdır dünyada.  Ve iyi duygular ve güzellikler kadar kötü duygular ve çirkinliklerde gerçeğimizdir.

Amaçtan Sapmak
19.10.2022
4.564
A+
A-

Kayboluyorum

Varmak istediğim yeri aradıkça

Olduğum yerin güzelliğini görmeyi

Hep unutuyorum.

Demiş sevgili Franz Kafka. Dünyaya geliş amacımız olarak hep bir şeylerin peşi sıra gidiyoruz. Bazen bir olay bazen de bir insan oluyor peşine takıldığımız. Hep hayatımızda iyi bir şeyler olacak diye bekliyoruz fakat kötülüğü oluşturanlarda biz insanlarız. Her güzel duygu gibi nefret etmek de sinir olmak, kin beslemekte çok insani şeyler. Herkes sevgi pıtırcığı gibi gezmek ister, hayatının güllük gülistanlık olmasına niyet eder ama bizden olmasa da dışardaki herhangi birinden çalıştığımız yerdeki iş arkadaşımızdan bir eş dost akrabamızdan dolayı düşüncelerimiz ya da hayatımız alt üst olabilir. İnsan sadece sevgilisinden ayrıldığı için darma duman olmaz yani. Belki de o yüzden bu kadar çabuk depresyona giriyor insanlar. Hayat hep harika gitmek zorundaymış gibi düşünüp az biraz olaylar karışmaya, istenilen şeyler olmamaya başlayınca hayat tepe taklak olmuş gibi davranılıyor.

Oysa mağara döneminden beri belki de insan sevdiği kadar nefret eder, doğurduğu kadar öldürür. Her şey hep zıttıyla vardır ve anlamlıdır dünyada.  Ve iyi duygular ve güzellikler kadar kötü duygular ve çirkinliklerde gerçeğimizdir. Öyle kötü şeyler olsun ki iyi şeyleri daha güzel parlatsın ve değerini bildirsin. Mihail Lermontov şiirinde bunu çok net bir dille ifade etmiş. Diyor ki:

“….Ve vahşidir bu vadilerin kavimleri…

Onların Tanrıları özgürlük,

Yasaları savaştır.

Orada düşmanı yok etmek suç değildir.

Dostluklar orada gerçektir.

Ama, daha da gerçeği intikamdır…

Orada iyiliğe iyilikle,

Kana kanla karşılık verilir,

Ve nefrette aşk gibi,

Ebedidir….”

 

O yüzden masallarda bile hep bir kötü karakter vardır. Ondan öyle bir nefret edelim ki iyi olan prens ve prensesi daha çok sevebilelim. Ya da kötü kalpli bir baba koyarlar ki iyi kalpli anne ve babalar kıymete binsin. O yüzden Halil Cibran Ermiş’de şöyle bir şey yazmıştır.

Ve şehrin yaşlılarından biri, ‘Bize iyilik ve kötülükten bahset.’ dedi.

Ve o cevap verdi:

‘Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten değil.

Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki?

Gerçekten de iyilik, acıktığında en karanlık mağaralarda bile yiyecek arar ve susadığında kirli, durgun sulardan bile içer.

Siz, kendinizle bir olduğunuzda iyisiniz; bununla birlikte, kendinizle bir olmadığınızda, kötü değilsiniz.

Çünkü parçalanmış bir aile eşkiyaların ini değildir; sadece parçalanmış bir ailedir.

Ve dümensiz bir gemi, tehlikeli adalar arasında amaçsızca dolaşır durur, ama dibe batmaz.

Siz, kendinizden bir şeyler vermeye çabaladığınızda iyisiniz;

Kendiniz için bir kazanç sağlamaya çalıştığınızda ise kötü değilsiniz.

Çünkü, bir şey kazanmak için uğraştığınızda, toprağa tutunan ve onun göğsünde beslenen bir kök gibisiniz.

Doğaldır ki, meyve köke ‘Benim gibi, olgun, dolgun ve bol bol veren ol..’ demez.

Çünkü, almak nasıl kök için bir ihtiyaçsa, meyve için de vermek bir gereksinimdir.

Konuşurken tamamen uyanıksanız, iyisiniz.

Ama, diliniz anlamsızca kekelerken uyukluyorsanız,

kötü değilsiniz;

Ve sürçen bir konuşma bile, zayıf bir dili güçlendirebilir.

Amacınıza doğru sağlam ve cesur adımlarla ilerlediğinizde iyisiniz;

Fakat oraya topallayarak gittiğinizde de, kötü değilsiniz.

Çünkü topallayanlarınız bile geri gitmez.

Fakat güçlü ve hızlı olanlarınız, incelik gösterin ve topal birinin yanında asla topallamayın.

Siz, sayısız konuda iyisiniz ve iyi olmadığınızda ise, kötü değilsiniz.

Sadece oyalanıyor ve tembellik ediyorsunuz.

Ne yazık ki, geyikler kaplumbağalara çevikliği öğretemiyor.

İyiliğinizin, üstün beninize duyduğunuz özlemde saklı ve bu özlem her birinizde mevcut.

Ancak bazılarınızda bu özlem, yamaçların gizemini ve ormanın ezgilerini taşıyarak, büyük bir güçle denize doğru akan bir sel gibidir.

Ve diğerlerinde ise, dönemeçlerle ve kavislerle yolunu kaybeden, kıyıya ulaşmadan önce oyalanıp duran durgun bir ırmağa benzer.

Yine de özlemi fazla olanın, az olana ‘Neden bu kadar yavaşsın,

Neden duraklıyorsun? ‘ demesine izin vermeyin.

Çünkü gerçekten iyi olan, ne çıplak birine, “Neden elbisen yok?”

Diye sorar, ne de evsiz olana “Evine ne oldu?” der.’

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.