DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Her Açıdan Covit Gerçekleri…

26.04.2020
10.642
A+
A-

Korona gündemi ile gündem mi kaçırıyoruz? Korona gündeminde neler atlıyoruz? Karantina, sağlık, siyaset, iktidar, muhalefet, vatandaş, dünya…
Ayrı ayrı başlıklarda görebilmek istedim, eleştirel tespit ve değerlendirmeler yapan isimlerin yanı sıra çalışmaları takdir eden konunun uzmanlarıyla konuştum ve sonuçları sizlerle başlıklar halinde paylaşacağım.

Amaç ne kimseden taraf olmak nede kimseyi yermek, hele ki böyle bir zamanda yapılacak en büyük hata olur. Devlet bizim, Millet bizim…

Yetki ve sorumluluk birbiriyle doğru orantılı ise buna uygun davranmalıdır. Yetersizlik ile hatalı olmak arasında ki farkı görmeli, en önemlisi de samimi olunmalıdır.
Gelelim tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de önceliği ve gündemi korona virüsünün Sağlık açısından değerlendirmelerine.

Sağlık

Başta Sağlık Sayın Bakanı olmak üzere, sağlıkçılar serzenişteler ve oldukça haklılar. Atılan birçok doğru adıma, planlamaya rağmen teori ile pratik arasında ki çıkmaza sıkışılabiliyor ne yazık ki. “Maalesef organizasyon konusunda ciddi sorunlarımız ve eksikliklerimiz var.” diyor kimi uzmanlar. “Bunların bir kısmı yönetimsel olmakla birlikte, bir kısmı ise vatandaşların kişisel yanlışlarından kaynaklanıyor” diyerek ekliyorlar.

Çeşitli nedenlerle farklı sonuçların çıktığı testler ve sayısal veriler arasında zaman zaman görülen uyumsuzluk ise şuan öncelikli gündem değil.
Koşullar ve nüfus oranı sebebiyle, dünyanın hızla yok oluşa doğru ilerlediği, bu nedenle üçüncü dünya ülkelerinde ki savaş ve karışıklıklarla yaşanan can kayıplarının yeterli olmadığı gibi farklı iddialarla kafalar karışmış durumda. Bunun üzerine birde yaşadığımız salgın sorunu olunca, insanlar arasında bu durumun gündeme kasten getirildiğini birçok farklı komplo teorilerini düşünenler de mevcut. Fakat şuan gerçekliğe ve sonuca faydası olmayacak bu olasılıklar önceliğimiz değil. Önceliğimiz her zaman çözüm.

Salgın artışı izlendiğinde, artış oranlarının bir düzen ve denklemde olmadığı görülmekte, bu konuda sağlık bakanının yaptığı açıklamalarda verdiği örneklemeler ile somut olarak ifade edilmektedir. Durumun iyiye gitmesi sevindirici olsa da, kontrolü ve tedbiri uzun süre bırakamayacağımız, sosyal yaşam tarzımızda değişiklikler olacağı bir gerçek.
Bilim Kurulu dahil virüsle mücadele için kurulmuş, yetkilendirilmiş kurul içerisinde Cerrah olmaması büyük eksikliktir. Oysaki cerrah hekimler önemli tecrübelere sahiptirler. Cerrahlar elektif olabildiği gibi, Acil servislerde ve vakalarda da yer alabiliyor. Acil müdahaleleri için temiz bir alan bırakmak içinde bulunduğumuz koşullarda ve özellikle Pandemi hastanelerinde önemli bir konu.

İngiltere, başta “ Sürü Bağımsızlığı “ stratejisi ile hareket etmek istemiş fakat gelişmeler üzerine bu plandan hızlıca vazgeçmiştir. Bu durum karantinanın önemini ve toplu bulunan ortamların tehlikesini açıkça göstermiştir.
İtalya, İspanya gibi ülkelerin yaşadığı en büyük sorunlar arasında teknik donanımların yetersizliği, özellikle solunum cihazı olarak isimlendirilen cihazların eksikliğinin sebep olduğu ifade ediliyor. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. Türkiye’de devlet hastanelerinde takribi 25 bin civarında solunum makinası olduğu, üniversite, vakıf gibi özel sektörle birlikte bu sayının 45 bin civarında olduğu belirtilmekte. Salgının yayılma hızını kontrol altına alamazsak şuan ki açıklamalardan yola çıkarak Mayıs/Haziran aylarında elimizde ki tıbbi makinaların yetersiz kalacağı ve aynı Avrupa’da ki gibi doktor inisiyatifleri ile tedaviye devam edilmek zorunda kalınacağı gerçekliği oldukça açıktır. Her ne kadar birçok kurum bu konuda hızla üretim yapmaya gayret etse de daha çok zaman olduğu düşünülmekte.

Yerli imkanlarla yapılmaya çalışılan solunum cihazları konusu son derece önemlidir. Bu konuda atılacak her adıma destek verilmesi gerekmektedir. Ancak gerçekliği de göz ardı etmemeliyiz, bu makinaların kullanılabilir olabilmesi için gereken süre, makinaların hazır olması sonunda, seri üretim ve dağıtım süreleri ve şartları gibi konunun bütününe bakıldığında gerekli zamanda aşikar.

Bu çalışmalara katkıda bulunabilmek adına küçük bir tavsiyede bulunmak isterim, şuan Avrupa’da bir kişiye hizmet veren makinayı pratik şekillerde geliştirerek çoklu hale getirmeye yönelik çalışmalara ağırlık verilmektedir. Bizlerinde bunu düşünmesi, bu konuda da ek çalışma sürdürmesi akıllıca olur. Sonuçta İtalya ve Çin, teknolojik ve üretim kapasiteleri ile tanınan ülkeler ve yetersiz kaldıkları ortada, demek ki farklı, alternatif, pratik çözümlemelere ihtiyacımız var bu süreçte.
İş adamlarının solunum cihazı alma gayretleri gösteriyor ki bu konu önemli bir konu.

Öncelik sıralaması, teknik şartlar gibi sebeplerle birçok hastaya test yapılamadığı, yapılanların ise test sonuçları çıkana kadar taahhüt imzalatılarak, evde kendini karantinaya alması tavsiyesi ile gönderildiği biliniyor. Biz bu taahhütlere ve karantinalara nasıl itibar edelim. Burada sorumlu devlet mi, yöneticiler mi, yoksa çuvaldızdan önce iğne mi?
Amacım panik ortamına katkıda bulunmak veya korkutmak değil, sadece doğru bilgilendirme ve akılcı davranmanın önemini ifade etmek. Toplumun moralini korumak adına, tedbir ve korunma zafiyetlerinin gerçekleşmemesi de önemli bir ayrıntı.

Maalesef makine mühendisleri, medikal üretim ve teknoloji firmaları, sağlıkçılar gibi konu bütününe dahil uzmanların anlatımları sonucunda bu salgının ve gerekli tedbirlerin yeterince ciddiye alınmaması, anlaşılmaması halinde uzun zaman etkin şekilde sürebileceği görülmektedir. Bitiş veya düşüş beklenilen dönemlerde sosyal mesafe, hijyen gibi kuralların gevşemesi halinde pik yapabileceği yaşanılanlardan bilinmektedir. Virüsün kendini geliştirmesi ya da yenilemesi, sözü edilen ikinci dalga durumu henüz net olarak bilinmese de, mevcut aşı çalışmalarının sonuca ulaşması, insanlara uygulanabilecek, tedavi aşının bulunması halinde seri üretim ve dağıtım sürelerinin de hesaplanarak dikkat edilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Yapılan resmi açıklamalar ve programlarda bu gerçekleri somut olarak ifade ediyor.

Her ne kadar basına yansıyan adli vakalar ve şiddet olayları sayısı artmış olsa da, psikolojik durumlar ve sonuçları için gündem oluşturmak için sanırım erken?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.