DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Hafıza Güncellemesi

Sesli Dinle

Bittikten 6 ay sonra hatırlamayacağımız bir ifşalama ile zaten ortada olan, halk tabiriyle “Sağır sultanın duyduğu, Körlerin gördüğü” birçok olay saçılıyor ortalığa. Bu sırada insanlar saf tutmakla meşgul.

Hafıza Güncellemesi
21.06.2021
7.128
A+
A-

Merhabalar sevgili dostlar. Eski siyasetçilerin veya varislerinin oluşturduğu yeni partilerin yoğun programlarını izliyorum. Bazen düşünüyorum; “Keşke babam bir siyasetçi olsaymış da bana miras bir parti bıraksaymış.” Diyorum.

Parti genel merkezim olan bir binam olsaydı. Üç, beş sevdalımda olurdu. Telefon açtığımda muhataplarım tabi ki “Sayın Genel Başkanım”. Deseydi. Trafikte yasallığı şaibeli çakar lambalı aracımla gezebilseydim. Belki arada selama duran üniformalı memurlara da denk gelirdim, egom palazlanırdı.

Ya da yakınlarımın kurucusu olduğu Muhafazakar camiada “Hay hay efendim.” Dese miydim? Milliyetçi camiada “Emrinizdeyim” desem de olurdu sanki. En olmadı sol görüş içerisinde “devrimci” sloganlar haykırıp yer alsa mıydım?

Tam kafamda deli sorular diyecektim ki, babama bir Fatiha okuyarak yâd ettim. “Okuduğunuz sürece harçlığınız benden.” Diyen babam bizlere milli, manevi, ahlaki değerleri miras bırakmıştı. İlmin önemini anlatmıştı. Zaman zaman baba dostları ile bir araya geldiğimde gördüğüm itibar ve samimiyet anlatılamaz bir haz yaşatıyor.

Geçmiş dönem iktidarlarında kudreti tartışılmaz, Cumhurbaşkanlığı yapmış bir ismin oğlu, babasının danışmanlığını yapmış, halen benzeri görevdeki bir kimseden randevu ister. Alınan randevu ile yapılacak ziyarete gelen kişi için “ Yine ne için geldi, ne isteyecek?” gibi sözlerin söylendiğini duyduğum an aklıma geldi babama bir kez daha teşekkür etmek. Birkaç gün sonra şehit evlatlarının, yetimlerin hislerini muhakeme etmeden kutlayacağımız, paylaşımlarla gündem olacağımız Babalar Günü hediyem böyle olsun merhum babama.

Yazımın başlığı “ Hafızayı Tazelemek”. Karma karışık bir tazeleme yapayım istedim bu hafta.

Gündemi anımsatan bir olayla başlayalım. Gazetecilikte bir döneme damga vuran “ Objektif” programını hatırlar mısınız? Kadir Çelik’ in yapım ve sunumunda ki programı.

Bugünlerde programı internette bulmak isterseniz aramaya “rezalet” kelimesini eklemeniz gerekiyor. Kontrolden çıkan yapımcı ve birçok konuda ortak hareket ettiği kendilerince ifşa olan konuk Eminönü eski Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya arasında, canlı yayında ki kavgalarına, programa katılan diğer konuklar engel olmaya çalışmıştı.

İhaleler, görevi suiistimaller, seks hikâyeleri, garsoniyer diye tabir edilen evler ve daha neler neler…

O program tarafların mesleki yaşantılarına son vermişti, birçok şeylerine son verdiği gibi. Zaten programın yapıldığı kanalın sahibi, bir siyasetçinin, başbakanın, cumhurbaşkanının oğlu olan kişi kanalı suda ki pet şişeye benzetiyordu. “Ne batıyor, ne de çıkıyor” diyerek.

Bittikten 6 ay sonra hatırlamayacağımız bir ifşalama ile zaten ortada olan, halk tabiriyle “Sağır sultanın duyduğu, Körlerin gördüğü” birçok olay saçılıyor ortalığa. Bu sırada insanlar saf tutmakla meşgul.

Vatandaş olarak trafikte görmüyor muyuz tepesinde çakarların olduğu sözde sivil plakalı birçok aracı. Kamu kurumlarıyla işimiz olduğunda hepimizin önceliği değil mi işimiz olan yerde bir tanıdık bulma gayreti.

Neye şaşırıyoruz anlamıyorum, bende buna şaşırıyorum.

Ak Parti Genel Başkanı sıfatını taşıyan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ ı ziyarete gider iki yakını. Biri manevi oğlu gibidir, diğeri ise yıllardır tanıdığı bir isim. Baş başa gerçekleşen ziyarette, ziyaretçiler uygun görülen bir Genel Müdürlük, görevine talip olduklarını ifade ederler. Erdoğan ise sohbetinde açılan üniversitelerden bahsederek girer konuya ve “ Uzmanlık edinin, Lisans yetmez, Yüksek Lisans, Doktora yapın.” Diye bence son derece önemli öğütler vererek uğurlar konuklarını.

Aldıkları öğüdü idrak edemeyen konukların cevaplarını ise söylemeyeyim. Ünlü olduğu kadar bence anlamsız diploma konusuna girmiş olmayayım. Bu konuda görüştüğüm kişi makamda gerçekleşen, üç kişi arasında ki konuşmaya nasıl vakıf olduğumu anlamakta zorlanmıştı, hatta makamın dinlendiğinden şüphelenmişti.

Cumhurbaşkanının Özel Kalem Müdürü, radyoculuk yıllarından tanıdığım Sayın Hasan Doğan, İlahiyat Fakültesini bitirdikten sonra, Hukuk Fakültesini de okumuş ve bitirmişti. Üstüne Yüksek Lisans, Doktora yaparak Doçent unvanı dahi almıştı. Hassasiyeti idrak etmek, görmek çok kolaydı aslında.

Birçok paylaşıma konu olan kanunsuzluklar, adam kayırmacalar, olaylar ve kişiler kıskacında tıkandığımız hikâyeler yeni değil. Bunların ifşası ise çözüm hiç değil. Olgu’yu anlamak gerek.

Tecrübeleri ile birçok gerçeği gören isimlere bakmak lazım. Örneğin Alaattin Çakıcı, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine yerleşiyor” söylentilerine twitter hesabından yaptığı açıklamada Dünya da ve Türkiye’de çok şeyin değiştiğini ifade etti.

Yakında tahliyesi beklenen Kürşat Yılmaz’ dan da benzeri olgun duruş gördüğümüzde şaşırmamak gerek. Bu isimler üzerinden program yapmak hem o kişilerin tecrübelerini anlamamak hem de hayal kurmak olur.

Süleyman Soylu’nun konuk olduğu programı iyi izlemeyenler espri kıskacında takılı kaldılar. Oysaki Soylu konuşmasında Ak Parti Teşkilat Başkanı olduğu dönemlerden başlayarak sürdürmüştü anlatımlarını. Ardından cümleleri yarım kalmıştı.

Pudra Şekeri olarak akıllara kazınan parti merkezince üst düzey bir siyasetçinin yanında görevlendirildiği söylenen kişinin, kokain partisindeki görüntülerine karşın açıklama yapan Soylu “ Görevim gereği birçok konuya, sırra vakıfım” gibi bir cümle kullanmıştı, o olay ve konuyla ilişkilendiremediğim.

Ak Parti iktidardan hızla uzaklaşıyor, Ak Parti sayesinde görevde olan, ticarette büyüyen, siyasette yer alan kişilerin heybe korkusundan sahip çıkma gayretine rağmen.

Otomotiv sektöründeki kişilerin imrendiği bir hal var. Bazı isimlerin söylem ve davranışlarındaki keskin dönüşleri sırasında savrulmamaları, yol tutuşları sektörün hayranlık duymasına neden oluyor. İktidar ve iktidarın sahipleri değişse de bu isimler bir vesile değişmiyor.

“Adalet herkese lazım.” Sözü, amacı yeterince ifade edemiyor gibi “ Dün yediğin hurmalar, yarın seni tırmalar” sözü daha açıklayıcı olmaz mı?.

Bence en büyük vurgununun mağduru olduğum ki herkes bu cümleyi söylemekte haklı olacaktır, bir nitelikli dolandırıcı ile uzlaşmak amacıyla konuşmaktaydım. Hani bir dizide ki karakterlerden olan Muro’ nun ünlü bir sözü vardı. “ Lanet olsun içimde ki insan sevgisine” sözünü duymuşsunuzdur. Dolandırıcıya yeni bir şehirde, düzgün bir hayat kurman için elimden geleni yapacağım dediğimde bana “Geçmiş her zaman peşimden geldi ve gelecekte” cümlesini kurmuştu.

Güzel güzel anlatıyorum diye beni mübarek insanlar sınıfına koymayın sakın, benim de bugünlere gelmeme, anlatımlarımı görebilmeme sebep olan tecrübe isimli bir yığın hatalarım, yanlışlarım var. Fakat çok şükür bir yazımda da ifade ettiğim gibi “Hainlik, ayıp ve aç gözlülük” yok mazimde.

Sizlerden ricam “Daralan Çember” başlıklı yazıma bir göz atmanız olacak ve merak ediyorum, şimdi bu yazıları okuduğunuzda sizin hafızanızda toplumsal, kişisel olarak neler canlandı?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.