Masalın Kahramanı
Bir emek var burada ve ben bu emeği kendi adıma çok önemsiyorum.
Bu sabah hava berrak;
Bu sabah her şey billurdan gibi.
Gök masmavi bu sabah,
Güzel şeyler düşünelim diye.
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar,
Bulutlara hayretinden.
Işıldıyor kanat seslerinde kuşların
İlk uçtukları günün altın sevinci.
Karlı dağlardır sefere çıkmış,
Vadideki suyun şırıltısında.
Ben gülüm, ben karanfil, ben de yasemin diyor,
Renk renk kokularla çiçekler,
Sahiplerinden memnun evlerin bahçelerinde.
Boy boy insan gölgeleri kımıldar
Güneşi içmiş kaldırımlarda.
Belli adım atışlarından,
İçlerinden geçen şey.
Bütün erkekler delikanlı,
Bütün kadınlar genç kız,
Fakirinde refah,
Hastasında sağlık.
Sorulsa çocuk bahçesi derim,
Karşı bayırdaki mezarlık.
Bu sabah hava berrak,
Bu sabah her şey billurdan gibi. Cahit Sıtkı Tarancı
14 Nisan itibariyle burada yazmaya başlayalı tam bir seneyi tamamlamış oluyorum. Bu yazıyla beraber de tam 41 yazıyla sizinle benden size paylaşımlar yapmışım. Bazen bunlar size mektuptu, hikâyeydi, denemeydi, serzenişti yani tamamında hepsi gerçekti. Etrafımdaki insanlar soruyorlar haftalık ne yazıyorsun diye. Düşünmüyorum, gerçekten o an oturduğumda ne anlatmak istiyorsam ya da yazı yazma anıma kadar beni en son ne etkilemişse onu yazıyorum diyerek cevap veriyorum. Uzunluğunu, içeriğini konusunu sınırlamadan planlamadan gerçekten en spontanesinden yazıyorum. Bana da o yüzden iyi geliyor belki de. Kendimi size karşı öyle sorumlu hissediyorum ki 11 haftalık mecburi verdiğim ara haricinde haftalık planımda en risksiz zaman aralığına ya da gününe yazmayı koyuyorum. Bu benim sorumluluk duygumu besliyor, kendimde gelişme gördüğümde kendimi takdir etme imkânı veriyor. Bir emek var burada ve ben bu emeği kendi adıma çok önemsiyorum.
İnsanın kendi imkânlarını kendi yarattığına inanıyorum. Sadece ben istiyorum deyip köşeye çekilmekle olmuyor hiçbir şey. Özellikle bu zamanlarda. Hayal kurmak bedava ama bunların gerçekleşmesi bedavadan olmuyor. Emek, zaman, akıl yürütme istiyor. Günden güne gelişimi gördükçe ve hayaline yaklaştıkça ben büyük haz alıyorum. Masal dinlemek güzel ama kendi masalının kahramanı olmak paha biçilemez.
Orhan Veli’nin La Fontaine’in Masallarından bir kesite bakalım:
‘Güç bir şey değil sayın efendimiz,
Dedi köpek, böyle benim gibi semirmeniz.
Vazgeçin bırakın bu ormanları.
Nedir bu ormanlardan çektiğiniz;
Seril sefil, perişan, aç biilaç?
Açlıktan nerdeyse öleceksiniz,
Hepiniz fülüsuahmere muhtaç.
Adeta arslan ağzında, yiyecekleriniz.
Gelin benimle, hemen değişsin kaderiniz.”
Kurt sordu: – “Peki işim ne olacak? ”
– “Hiç! Dedi köpek sadece adam kovalamak.
Vazifeniz yabancılara şiddet,
Evdekilere hürmet göstermekten ibaret.
Ama karşılığında neler neler!
Sizindir artık evin sayısız yemekleri.’
Yazılarımı okuyan, bana eşlik eden, yüz yüze gelmediğim sizler, benim için özel ve değerlisiniz. Tüm bu sorumluluk emek sizin için. “insanlar eskisi kadar okumuyor” diyorsak da merak edip göz ucuyla bakmak için bile sayfayı açsanız çok kıymetli. Bizimle kalabilmeniz veya ilginizi çekebilmek önemsediğim bir değer. Bu düşünceyle bende çeşitli okumalar yapıyorum, dinlemeler ve izlemeler. Kendimi, bakış açımı, konu bilgimi sürekli güncelleyip çeşitlendirmeye çalışıyorum ki hem bana hem size bir katkısı olsun. Kendime yatırım tabi bunların hepsi en geniş pencereden bakarsak. Daha önce dediğim gibi benim, öğrendiklerim benden size.
Kim ne der diye düşünmeden, utanmadan, sıkılmadan yazmaya devam. Dünya Bilim ve Sanat Akademisine seçilmiş beyin cerrahı Prof. Dr. Türker Kılıç şöyle demişti bir yayında, çocuklarıma, öğrencilerime ve kendime her gün ‘Bugün bilmediğim ne öğrendim?’ diye soruyorum ve bu sorunun cevabını verebiliyorsam o günü verimli hissedebiliyorum diyor. Benimde uzun zamandır düsturum budur. Her günüm bir önceki günden farklı olmalı.
Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa.
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.
Sen bugünden yarına
Birazcık umut sakla… Metin Altıok