DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Günaydın Gündem Kardeş

Sesli Dinle

Kardeşim “milletine, devletine, ailesine, inancına aidiyeti olmayanın sana acımasını, bağlı kalmasını beklemek ahmaklıktır ve Müslüman ahmak olamaz” diyerek konuyu kapatmıştı.

Günaydın Gündem Kardeş
25.03.2024
2.716
A+
A-

Selam olsun siz okurlarıma. Uzunca zaman önceydi bizim fark edişimiz, memleketimin gündemine yeni girer olmuş. Sağlık olsun diyeceğim de konu sağlıksız.

Öğretim görevlisi olarak görev yapan dostlarım anlatmıştı dertli dertli. Mesleki Yeterlilik Eğitimi şeklinde yurt dışından gelen kimselere eğitimler verdiklerini bu eğitimler sonunda resmi bir sertifika verildiğini ve bu kimselerin Avrupa ülkelerine gidişinin sağlandığını.

Eğitimlerin içeriğini sorduğumda “dil sorunu var anlatamıyoruz, anlamıyoruz nasıl olmasını bekliyorsun” diyerek cevabı vermişlerdi.

Bu dostlarla eğitim kalitesi ve yeni kuşak öğrencilerin eğitime olan duyarlılıkları hakkında da sohbetler etmiştim. Bu sohbetlerde öğrenmiştim yabancı öğrencilerin Türkiye’deki üniversitelere ücretsiz kayıt olabildiklerini. Yani ülkemizdeki mevcut sığınmacı, mülteci, göçmen olarak bulunan kimselerden bahsetmiyorlardı. Adını duymadığımız, coğrafi konumunu dahi bilmediğimiz ülkelerden gelen öğrencilerden bahsediliyordu. Bu öğrencilerin burada ortama adapte olmak yerine kendi bildikleri tarzla yaşadıklarını ifade ediyordu hocalar. Sayılarının baskın olması sebebiyle bayan öğretim görevlileri yaşadıkları endişeleri de anlatıyor, anlatımlarında korkuları gözlerinden okunabiliyordu.

Özel üniversitelerde de durum farklı değil denilmişti. Sohbet canım ülkemde azınlıkta kalan ülkem çocuklarından ülkem öğretim üyelerinin durumuna evrilmişti. Bir Öğretim Görevlisi dostum “Zaten en fazla haksızlık, üst, ast ilişkilerinde mobbing ve zulüm, akademik camiada yaşanır” sözleriyle girdi konuya. Bu yetmezmiş gibi bir de yabancı misafir öğretim üyesi veya öğretim üyesi olarak görevlendirilen kimselerden yaka silkiyordu bizim yerli zalım hocalar. Ülkelerinde, sömürgesi oldukları ülkelerin dillerini öğrenmek zorunda kalan bu kimseler ülkemizde yabancı dil avantajıyla hoca olarak kolaylıkla görev alıyorlarmış. Ancak bu kimseler görevleri süresince her şekilde Türk astlarına türlü mobbingleri yapmaktan çekinmiyorlarmış. Akademisyenlerin büyük emeklerle mesai harcadıkları doktora, doçentlik gibi çalışmalarında danışman veya jüri üyesi olarak görev alan bu kimseler, öğrenci akademisyenin tezini sunarak ünvanını almasına engel ya da bu hakkın gecikmesine neden oluyorlarmış.

Akademisyenler aldıkları akademik ünvanlarının karşılığı olan kadrolara da atanamıyormuş doluluk sebebiyle. Ne dertli bir konuymuş demiştim.

Bu sohbetlerin olduğu dönemlere yakın zamanda emniyetten dostlarla oturmuş sohbet ediyor, bilgi paylaşıyor eskilerin kahvehaneleri şimdilerin sosyal paylaşım ağları ciddiyetinde hükümet kuruyorduk.

Gelecek adına korkutan mülteci meselelerini de konuşmadan olmazdı tabi. Zafer Partisi’nin yeni kurulduğu Prof. Ümit Özdağ’ın daha yeni yeni kendisini parçalar olduğu zamanlardı. Bir paylaşımdan aklımda kalan sözü dostlarıma seslendirmiştim “Bu zenci kardeşlerimiz de uzun zamandır ülkemizdeler, hiçbir olayda adları geçmez, kaldırımda saatlerini satar, sessiz ve uyumlu şekilde yaşarlar” dedim, demez olaydım. Omzundaki yıldızlarından değil de dostluğumuzdan dokunulmaz olan dostum tek nefeste 3 kuple Anadolu Türkçesi seslendirerek girdi konuya.

Bazı yerli ve yabancı internet sitelerini açarak göstermişti kimilerine göre din kardeşimiz, kimilerine göre mazlum esmer tenli kimselerin yediği haltları. Erkek ya da kadın ağlarına düşen kimselerle yaşanan kayıt edilerek paylaşılan amatör videoları. Yaş, cinsiyet fark etmeksizin akla hayale gelmeyecek iğrençlikleri.

Meslek branşı gereği konu hakkında çokça bilgi sahibi olan dostun anlatımlarının şokunu atamadan diğer arkadaşımız söze girdi. O da branşı gereği biliyordu narkotik konularını, uzun uzun anlattı bu arkadaşların torbacılık meziyetlerini.

Yani bizler arabamızı evimizi yenilemeye, bol para kazanmaya, dolara, altına, borsaya konsantre olmuşken, hedefimize işimizdeki makamımızı arttırmayı, siyaseten büyümeyi koymuşken farkında olmadan ihmal ettiğimiz evlatlarımız aile üyelerimiz yabancı kimselerin kurbanı olabiliyorlar. Kızlarımız ve erkeklerimiz türlü şekilde bu kimselerin ağına düşerek fiziki ve duygusal sağlıklarını kaybediyorlar. Adı duyulmamış hastalıklar, genetik nakil ile hayatımıza giriyor.

Tabi biz uzaylı görmüş masum Anadolu köylüsü edasıyla şok olmuştuk. İyi insanlar da var dedim “herkes yerinde iyi olsun” cevabını alarak sustum. Söze giren dostumuz hem manevi bilgisi ve hassiyetleriyle hem de milliyetçi duruşuyla tanınırdı. Kardeşim “milletine, devletine, ailesine, inancına aidiyeti olmayanın sana acımasını, bağlı kalmasını beklemek ahmaklıktır ve Müslüman ahmak olamaz” diyerek konuyu kapatmıştı.

Aradan uzun zaman geçti Ümit Özdağ kendisini parçalamaya devam ediyor, sokakları, mahalleleri geçtik şehirler, kurumlar artan mağduriyetleriyle kıvranıyor. Adli ve kolluk görevlilerimiz bezmiş durumda. Eğitim, sağlık gibi kurumlarımız üniversitelerle sınırlı kalmamak kaydıyla keşmekeş içinde. Ancak öğrenci, öğretmen, akademisyen, mühendis, sporcu, sağlıkçı gibi onlarca şekilde ve bir de binbir yolla kaçak girişlerle ülkemiz yabancı akınına maruz kalmaya devam ediyor.

Bu hafta gündem olan üniversite bu hikâyelerin yaşandığı yüzlerce adresten sadece birisi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.