DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Geliyor Gelmekte Olan

Sesli Dinle

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de davası bol siyaset dünyasında milliyetçiliğin, İslamcılığın, devrimciliğin ve daha birçok versiyonun esasen aynı masa etrafında ki ortak menfaatlere açılan kapı olduğunu görebilsek. Güven ve sevgilerimizi sorgulasak, doğrulasak?

Geliyor Gelmekte Olan
19.07.2021
4.148
A+
A-

Selam olsun güzel insanlara. Konudan konuya atlayacağım, bir nevi haykırışı satırlara nakşetmeye çalışacağım yazıma hoş geldiniz.

Özel banka genel müdürlerinin BDDK’ya yaptığı ziyaretleri yazmak isteyeli aylar oluyor, nasip bu zamanaymış. Bu ziyaretleri izledikçe heyecanlanmıştım, hükümetin anlattığı muhteşem ekonomik gelişmeler gerçek umuduyla. Konuyu araştırdığımda Fatih Bulut’ un “Umut ışıklarım bir bir söndüler.” Parçasını dinlemiş gibi oldum. Her yıl başlarında özel bankalar, açmak veya kapatmak istedikleri şubeleri hakkında ön bildirim yapmalı ve izin almalıymış. Bu ziyaretlerde kapatılacak şubelerin bildirimleri amacıyla yapılmaktaymış. Özetle birçok bankanın şubeleri kapandı, küçülmeler yaşandı ve pandemi kısıtlamalarının kalkmasıyla birlikte banka sektöründe işten çıkarmalar da hızlandı.

Siz dostlar bir olgu etrafında istikrarlı duruşumu çok iyi bilirsiniz. İşsizlik, zamlar gibi birçok etkenle ekonomik durumun her geçen gün kötüleşmesi siyasi iktidarın kan kaybını hızlandırıyor. Tabi siyasi iktidarı ayakta tutan 3 temel unsur buna karşı bir direniş içerisinde.

Mevcut hal ile kendi dünyalarında ki iktidarı kaybetmek istemeyen muhalefet cephesi, kazançlı işlerle bire bin koyan iş dünyası ve geldikleri makamın şokunu halen atamamış, oturdukları koltukları dolduramamış bürokratlar.

Uzman değilim fakat daha önce ısrarla ifade ve iddia etmiştim, halen ediyorum. 2021 yılı genel seçimler yapılmadan bitmez.

Şuan erken seçim çok akıl işi gibi görünmese de aslen tam zamanı gibi. Paramparça bir muhalefet dünyası mevcut. CHP içerisinde inanılması güç parçalanmalar ortada. Milliyetçi ve muhafazakâr taraflarda da aynı durum ortada. İktidar yakınlarından oluşan veya iktidardan kopan isimlerin oluşturduğu siyasi yapılarda malum. Yani yıllardır aşina olduğumuz “Ya peki kime oy vereceğiz?” Psikolojisi halen hayatta.

Yaz aylarında piyasaya girecek turizm gelirleri, tatil sonrası vatandaşın rehaveti, baskılanmış ekonomik kriz, seçim için güzel ortamın temellerini oluşturuyor gibi.

Hiçbir devlet kurumuyla ilgisi olmayan, siyaset dünyasından uzak Z kuşağının ve yapıları tamamlanmamış malum muhalif yapının önemini de unutmamak gerek.

Turizm sezonunun bitmesiyle birlikte gündeme gelebilecek yeni versiyon virüs ve kısıtlamalar, evde kalarak sosyal medya ve televizyon karşısında ki vatandaşların hipnoz halinde olacakları durumlarını da düşünülmeli mi? Doğrusu bunu pek bilemiyorum.

İktidar olan AK Parti, %11 oy oranına sahip MHP ile yapılan ittifakta, hesaplamalarda %5 oy getirisi olacağı öngörmüş ve buna razı olmuştu. Bugün güncel anketlere bakıldığında ittifakta revizyona gidileceği kesin gibi.

Burada tek sorun bezgin, bitkin, yılgın halk. Geçmiş bir seçim arifesinde fikrini aldığım değerli bir büyüğüm; “Ekonomi düzelir piyasada hareket olursa her şey unutulur, iktidar değişmez.” Demişti. Haklı çıkmıştı. Seçim üstü yaşanan sanal hareketlilik geçici bir haz vermişti.

Ağustos ayı içerisinde, pandemi, sığınmacı, mülteci gibi sebeplerle ekonomik arz, talep dengesi bizden farklı olan matbaa sahibi ülkeler, içinde Türkiye’nin de olacağı yardım bütçesini ödemiş olacak. Yani Türkiye’ ye ciddi bir para girişi sağlanmış olacak. Hazır piyasa canlanmışken, seçime Eylül- Ekim gibi gitsek nasıl olur sizce?

Hazır yapılan atamalar ile memnuniyeti artmış ve iktidara yakın, yol tutuşları güçlü, viraj alma konusunda yetenekli onlarca bürokrat da varken… Hazır devlete olan milyonlarca borçları silinmiş, üzerine yeni işler verilmiş iş dünyasının sönmeyen yıldızları varken…

“Seçim ne zaman olur?” Tabiki net değil, 2022 yılında olur diyen dostlarda var. Ancak siyasi ideolojilerimizin, olası adaylardan sevdiğimiz isimlerin ötesinde hakkaniyet ile düşünerek oy vermeye gayret etmeli diye düşünüyorum. Seçim süresince kapılarını seçmenlere açan, seçmenlerin kapılarına gelen, milli, manevi, siyasi söylemlerle bizleri duygulandıran siyasi adaylara, bir adım geriden bakmaya çalışarak sandığın başına gidebilmeliyiz. Bindikleri o gösterişli araçların, etraflarında ki personellerin, verilen hediyelerin parasının bizim cebimizden değil, evlatlarımızın geleceğinden alındığını düşünerek oy kullanabilsek diyorum.

Makamlarını korumak adına seferber edilmiş kamu kurumlarının imkanlarının, çocuklarımızın geleceğinden alınan haklar olduğunu düşünsek. Günü kurtardığımızı sanarak, anlık kazançları kar kabul ederek çocuklarımızın sağlık, eğitim, iş, yaşam haklarını gasp ettiğimizi anlayarak konuya bakabilsek ya da.

Hayatlarını siyaset ile sürdüren parti ilçe başkanlarından, genel başkanlarına kadar tüm siyasi kişileri ve onlar sayesinde makam sahibi olan bürokratları eleştirmek yerine, onlara bu imkânı veren seçicileri yani kendimizi eleştirerek düşünsek nasıl olur? Büyük düşünsek mesela? Elimizde ki gücü, bunun sorumluluğunu idrak edebilsek.

Hatırlasak, unutmasak, tarafsız ya da taraflılıkta akılcı olsak. Elektrikli arabaları, bulunan enerji kaynaklarını, yerli, milli heyecanlarını, şehitleri, verilen sözleri ve daha birçok gerçeği hatırlasak. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de davası bol siyaset dünyasında milliyetçiliğin, İslamcılığın, devrimciliğin ve daha birçok versiyonun esasen aynı masa etrafında ki ortak menfaatlere açılan kapı olduğunu görebilsek. Güven ve sevgilerimizi sorgulasak, doğrulasak?

Vakti zamanında bir belediye başkanı ile uzun yolda uzun uzun sohbet etme imkânım olmuştu. Sohbetin bir kısmında; “Sayın Başkan biz vatandaşlar 5 yılda bir kez elimize geçen fırsatın heyecanıyla, fırsatın hakkını veremiyoruz fakat sonrasında sizler 5 yıl boyunca bizlerin heyecanının tadını çıkarıyorsunuz.” Dediğimde araçta bulunan başkan ve danışmanı kahkahaya boğulurken, koruma şoförü ise bıyık altından gülüyordu. Beni tanıyanların bileceği gibi bu diyalog sırasında kullandığım kelimeler sebebiyle Sayın Başkan; “Durumu net özetledin.” Diyerek haklı olduğumu ifade etti.

Yıllar içerisinde hemen hemen her konuda gördüğüm bir gerçek var. Her şey bir piramit yapısında. Geniş olan alt katlarında sayısal çoğunluk veya farklılıklar bolken, yukarı çıktıkça daralan yapı ile bu sayılar azalıyor. En üstlerde ise her şeyin, herkesin aynı olduğu görülüyor. Bu tarifimi kendi zihin dünyanızda, tecrübelerinizle harmanladığınızda sanırım hak vereceksinizdir.

Hoşgörünüze sığınarak bir fıkra ile yazımı sonlandırayım.

Hoşlandığı bir hanımefendiyle yemeğe çıkan bir kişi, yemek süresince yaşananlara şaşırır. Hanımefendi menüde ki yiyecek ve içeceklerin birçoğunu sipariş eder, afiyetle yer. Şaşkınlığını “Sen babanın evinde de bu kadar yiyor musun?” Sözleriyle dile getiren kişiye, o zarif olduğu kadar zeki olduğu da aşikâr hanımefendinin cevabı; “Hayır, fakat babam yemekten sonra beni öpmeyi planlamıyor.” Olur.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.