DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Fantastik Bir Kurgu; Momo

Sesli Dinle

Hala, “Bu kitabı neden okumalıyım?” Diye soran siz, sevgili okuyucularım; çocuk yüreğiyle Momo’nun dertlendiği bizim ise ayrımında olmadığımız pek çok şey var. Bunları okuyarak Momo’nun yükünü hafifletmek, Momo’nun nezdinde kendi yüklerinizden de azat olmak dilerseniz muhakkak uğrayın bu satırlara.

Fantastik Bir Kurgu; Momo
24.06.2021
5.971
A+
A-

MİCHAEL ENDE

“Hayır, Momo” diye karşılık verdi. Hora Usta. “Bu saatler sadece benim eğlencem. Bunlar, her insanın göğsünde taşıdığı şeyin basit birer taklidi yalnızca. Zira nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör bir insan için gökkuşağının renkleri, sağır bir insan için kuş sesleri, nasıl boşunaysa, bütün bir yürekle algılanmayan zaman da boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki düzgün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.”

Kuzey Yarım Küre’nin en uzun gününü yaşadığı 21 Haziran’da Momo’yu anlatmak düştü satırların şansına. Bir baht yılın en uzun gününde zamanın kıymetini anmak, bir bahtsızlık aynı zamanda yılın en uzun gününde modern insanın umutsuz hastalığını anlatmak.

Momo, Michael Ende’nin mürekkebinden damlamış bir fantastik kurgu.  Kıyı bir kenar mahallesine sekiz ila on iki yaşları arasında bir çocuğun gelişiyle başlıyor roman. Eski tiyatro yıkıntılarının altında, kendine derme çatma bir ev yapan bu çocuk, kısa zamanda mahallenin göz bebeği oluveriyor. Çünkü Momo’nun yanına gelen herkes anlatıyor, heybelerinde ne varsa döküyorlar dil kıyısından Momo’nun sahiline. En suskun insan bile onun yanında bülbül kesiliyor adeta.

Ölü gibi sönük benizli, ellerinde siyah evrak çantaları, ağızlarında daima sigara bulunan ve etrafına daima soğuk bir hava yayan, insan görünümlü duman adamların, mahallede sık sık görülmesiyle her şey yavaş yavaş değişiyor. Zaman Tasarrufu Bankası adına çalıştıklarını söyleyen duman adamlar, insanların en kıymetli şeylerini, zamanı çalıyor ve onları daha mutsuz, daha soğuk, daha donuk bir hayata mahkûm ediyorlar.

Kitabın bir yerinde bu durum tasdiklenircesine, “Ama gerçek başka türlüydü. Gerçi zaman tasarrufu yapanlar eski tiyatronun oralarda oturanlardan daha iyi giyiniyorlardı. Daha çok para kazanıp, daha çok harcıyorlardı. Fakat yüzleri asıktı. Yorgun ve keyifsizdiler, gözleri dostça bakmıyordu.” Diyor sevgili yazar.

Caddenin, sokağın, mahallenin, dünyanın içinde olduğu bu değişimin farkında olan birkaç kişiden biri ise yüreğinin hacmine bakmadan, duman adamlarla mücadele içerisine giren Momo’dur. Yalnız tek taraflı bir husumet değil Momo’nunki. Duman adamlar da Momo ve onun nezdinden bütün çocuklardan nefret etmektedirler. Çünkü çocuklar, zaman tasarrufu nedir bilmemekte ve bunun için duman adamlara yanaşmamaktadırlar.

Kaybolan neşe, konuşmayan insanlar, tekleşen renkler, oynanmayan oyunlar ve keskin bir mutsuzlukla baş başa kalan Momo’nun, içine sürüklendiği dünyayı eski haline getirme uğraşını anlatıyor kitap. Ancak sevgili yazarın Momo karakteri üzerinden yazdığı bu fantastik kurguda, 21. Yüzyılın modern çağında, modern(!) insanı anlatmaktan başka bir şey yapmıyor aslında. Hayatın en kıymetli parçası olan zamanı, bir demir yahut kâğıt parçasına değişen modern insanı. Sevginin anlamını bilmeyen, gökdelenler arasında, milyarlarca insanın içinde yalnızlığı soluyan insanı.

Bakıp göremeyen, işitip ancak duyamayan, hissetmeyen, içselleştirmeyen, duygudaşlık yapamayan insanı. Yalnızca daha fazla para için bütün insani hasletleri yok saymayı, ötelemeyi tercih eden, duman renginde ölü hayatı yaşayan modern insanı.

Momo, bir fantastik kurgu ancak daha önce bu tarz bir kitaplarla tanış olmamış okuyucular için keyifli bir başlangıç kitabı olabilir. Konu ya da kurgu her ne kadar çocuksu gelse de, içinde yetişkin olan bizlerin görmeyi unuttuğu yahut görüp sıradanlaştırdığı için artık farkında olmadığı pek çok güzel şeylerin keşfini de yeniden sağlayacaktır muhakkak.

Hala, “Bu kitabı neden okumalıyım?” Diye soran siz, sevgili okuyucularım; çocuk yüreğiyle Momo’nun dertlendiği bizim ise ayrımında olmadığımız pek çok şey var. Bunları okuyarak Momo’nun yükünü hafifletmek, Momo’nun nezdinde kendi yüklerinizden de azat olmak dilerseniz muhakkak uğrayın bu satırlara.

Çünkü Momo kendi hikâyesini anlatırken, bizim hikâyelerimize de ayna tutup, düşünmemizi sağlıyor.

Misal, zamansızlığın pençesinde soluklaşan insanları kurtarmaya giden Momo’nun, en yakın arkadaşı neden bir tavşan değil de bir kaplumbağa?

Momo hem arkadaşlarını hem de tüm insanları kurtarabildi mi?

Bilmek, öğrenmek, anmak ve anlamak dileyen tüm kitap dostlarına tavsiye olsun.

“Beklemeli yavrum, tıpkı bir tohumun toprak altında uyuması gibi. Başını dünyadan çıkarmadan önce bir güneş dönencesi süresi beklemesi gibi…”

YORUMLAR

  1. Songül dedi ki:

    Kitabı ilk elime aldığımda ismini çok duyduğum okuyucuların etkisi ile niyetlenmiştim. Okumak o zaman nasip olmamıştı. Umarım en yakın zamanda okumak nasip olur. Sevgili köşe yazarımız yine önyargılarımı yıkıp merakımı celp ettirdiniz. Kaleminize sağlık 🖋️🖋️