DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Erozyona Uğramak…

Sesli Dinle

Bu sorulara başta belirttiğim erozyona uğramış olma halimizi de ekleyerek evvela Mevla ülkemizin istihbarat güçlerine, kolluk kuvvetlerine, adli makamlara, sorumluluk ahlak ve duygusuyla mesai yapan tüm devlet memur ve yetkililerine, aynı hassasiyette ki siyasetçilere ve tabi ki devleti var eden Türk milletine güç versin.

Erozyona Uğramak…
14.11.2022
4.222
A+
A-

Siz satır dostlarıma saygı ve hürmet ile selam ederim. Hızla akıp giden yaşam serüvenimiz de anın tadını çıkarmak bir yana dursun anı kazasız, belasız atlatabilmek tasasıyla heba olan tekrarı olmayan ömürler farkında olanların yürek sızısı olsa gerek.

Bir erozyon tufanı içinde yaşıyor ya da daha doğrusu yaşamaya çalışıyor insanoğlu. Aile, akrabalık, komşuluk, arkadaşlık, sırdaşlık, dostluk gibi sayılabilecek onca değerler ve kavram derin ve ağır erozyonun kurbanları arasında yerini aldı diyenlerin sayısı bir hayli fazla olsa gerek.

Tanığı olmadığım darbe yıllarında yaşamın ve yaşama mücadelesinin ne kadar zor olduğunu düşünüyorum. Buna sebep ise tanığı olduğum yıllar ve yaşanan gerçeklikler.

Büyüklerimden aldığım tavsiye 3 konuda arkadaşlarınla, dostlarınla, sevdiklerinle tartışma hatta mümkünse hiç konuşma olmuştu. Bu üç konu ise din, siyaset ve spor olarak sıralanmıştı. Hiç anlam verememiştim tavsiyeye, bu üç konuda üzerinde konuşulması, tartışılması, düşünülmesi gereken konulardı benim için.

Düşünceme göre din, inanç soru ve cevaplarla, araştırmayla öğrenilebilecek konulardandı. Gelişebilmek adına gerekli olan öğrenme hali konuşmadan, tartışmadan, sormadan nasıl olacaktı?

Siyaset ise son derece sade bir konu olarak yer almaktaydı aklımda. Neticede siyasiler ittifaklar yapabiliyor, taraf değiştirebiliyor, hatta kendi yolunu çizip kendi siyasi çizgisinden gidebiliyordu.

1961 yılında İsmet İnönü liderliğinde ki CHP, Ragıp Gümüşpala liderliğindeki Adalet Partisi ile kurduğu koalisyonla Türkiye’nin ilk koalisyon hükümeti olmuştu. Adalet Partisi, Ragıp Gümüşpala’nın vefatının ardından geçirilen sancılı süreçle Ak Parti Isparta vekili Süreyya Sadi Bilgiç’ in babası olan Saadettin Bilgiç Genel Başkan olmuştu. Tabi Süleyman Demirel bu dönemin kadroda yer alan isimlerindendi.

Daha sonra ki koalisyon yine CHP, YTP, CMKP ile hükümet olmuştu. Hasılı 1961 yılında başlayan koalisyon hükümetleri CHP, CMKP, AP, MSP, DSP, DYP, ANAP gibi farklı görüşteki partilerin ittifak ve koalisyonlarıyla hayat bulmuştu. Birbirine taban tabana zıt olarak adlandırılan siyasi isimler ittifakla aynı hükümette yer almıştı.

Farklı zıt görüşlere, siyasi düşüncelere sahip bu isimlerin ortak paydada buluşabilme erdemini teşkilatları veya tarafları çokta başarabilmiş sayılmaz. Neticede yaşanan onca olay, onca darbe, onca idam, onca yargılama somut olarak ortada.

Her toplumun kendine has özellikleri kültür yapısı var. Sanırım bizim kültürümüz ise biraz adrenalin tutkulu, tabi Türk zekâsı gerçekliği de ayrı bir hal. Tanık olduğum çeşitli vesilelerle içinde bulunduğum siyasi yapılarda ve seçim dönemlerinde uygulamakta azınlıkta olduğum seçim stratejisi çokta popüler değil. Seçmenlere biraz isnat, biraz hakaret, biraz kargaşa, biraz heyecan içerikli söylemler daha rağbet gören stratejilerden.

Fakat bu durumun bir sonucu var. Geçmişten günümüze sayısız örneğinde gördüğümüz, bildiğimiz gibi sınırlı süreli seçim dönemlerinde, kampanyalarda farklı görüşteki tarafların yani alt teşkilat yapılarının veya seçmenlerin adrenalin tutkusu, hırsa dönüşen eylemleri arada sayısız kişinin canına, sağlığına, itibarına, yaşantısının sonuna kadar derin iz bırakan acılara veya sevenlerinin acılarına sebep oluyor.

Hiç anlamadığım spor dünyasında da durum çok farklı değil. Kulüp başkanları, antrenörler, oyuncular her sezon veya her an değişiklik yapabiliyor. Tekliflere her daim açık olan bu kimselerin taraftarları ise her etkinlikte veya denk gelinen, karşılaşılan her ortamda birbirlerine vatan savunurcasına saldırabiliyor.

Demem o ki liderlerin, yöneticilerin derin ve engin hoşgörüleri, kabulleri, ortak paydalarda buluşabilme vasıfları taraflarında da olsa keşke. Ya da seçmenler, vatandaşlar, siyasi teşkilatların yöneticileri, kulüp taraftarları… Neyse.

Önümüzde hızla yaklaşan bir genel seçim süreci var. Kim ne derse desin son yıllarda ülkemize yerleşen çok sayıda kayıt dışı insan olması gerçekliği bunun yanında ülkemize yerleşen ve vatandaşlık alan çok sayıda mülteci, sığınmacı gerçekliği ile birlikte ciddi güvenlik sorunlarının yaşanabileceği bir dönem olması endişesi çok kimse tarafından ifade edilir halde.

Mevcut hırs ve tutkularımızın üzerine birde bu bilinmezlikleri, karmaşayı eklediğimizde bizi nasıl bir seçim bekliyor diye soranları görüyor, duyuyoruz.

Bu sorulara başta belirttiğim erozyona uğramış olma halimizi de ekleyerek evvela Mevla ülkemizin istihbarat güçlerine, kolluk kuvvetlerine, adli makamlara, sorumluluk ahlak ve duygusuyla mesai yapan tüm devlet memur ve yetkililerine, aynı hassasiyette ki siyasetçilere ve tabi ki devleti var eden Türk milletine güç versin. Bizler farklı düşüncelerimizle, inançlarımızla, tercihlerimizle zengin büyük bir aileyiz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.