DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Cumhuriyet Dönemi Yeniden Yükleniyor

Sesli Dinle

“Bu durum iyiye gitmiyor” sözünü yüksek sesle söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Cumhuriyet Dönemi Yeniden Yükleniyor
06.06.2022
4.194
A+
A-

Selam olsun siz satır dostlarıma. Biz gazeteciler işleyeceğimiz konu hakkında mümkün olduğunca çok yönlü olarak araştırmalar yaparak, konunun ehilleri ile görüşerek toparladığımız bilgileri derleyerek yayınlamakla mükellef insanlarız. İşlediğimiz konuların önemi ve topluma katkısı değerleri, kişilere ve gözetilen arz-talep dengelerine bağlı kalabilmektedir.

Doğru bildiği yolda ilerleyen kimi gazeteciler de tarafgirlik ilişkisine girmemekte, direnen mesaileri ile duruşlarını korumaktadır.

Gel gelelim konumuza.

“Bir kimse bir şeyi ne kadar karışık ifade ediyorsa esasen konu hakkında o kadar az bilgi sahibidir.” şeklinde bir söz vardır. Ben bu söze katılmakla birlikte küçük bir ekleme yapmak istiyorum. Anlatımın karmaşıklaştırılması, konuyu veya gündemi saptırma kastı da taşıyabiliyor. Bu durumu özellikle siyasilerin farklı konularda yaptıkları açıklamalarda zaman zaman görebiliyoruz.

Yazılarımın içeriğinde, bana göre ayrıntı olarak değerlendirilebilecek akademik üslup, teknik veri gibi bilgi arayan okurlarımdan özür dilerim. Ben sayısız akademik çalışmayı inceleyerek, konuya hakim, yetkin ve akademik isimlerle görüşerek harmanladığım tespiti sizlerden biri olarak sade bir dil ile aktarmaya çalışacağım.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Cumhuriyetin ilanı ile bir takım yasaklamalar uygulamış.

Yasakların başında dil gelmekte, ülkenin tamamında Türkçe okunması, yazılması ve konuşulması zorunlu kılınmış. Etnik gruplara ait diller yasaklanmış. Bu durum halen kimileri için şikâyet konuları arasında yer alır.

Neden böyle bir ihtiyaç hasıl olmuş merak ettim.

Cumhuriyete geçiş yaptığımız yıllarda sınırlarımız içerisine bir göz attım. Sayısız etnik grup olduğu gerçekliğini gördüm. Ardından günümüze kadar gelinen süreçte Türkiye’de var olan etnik veya yabancı kimlikler hakkında bilgi edinmeye gayret ettim. Sonuç ne mi oldu? Buyurun birlikte karar verelim.

Afrikalı, Arap, Arnavut, Boşnak, Bulgar, Çeçen, Çerkes, Çingene, Ermeni, Farsi, Gürcü, Tatar, Kürt, Laz, Pomak, Rus, Sırp, Süryani, Yunan, Zaza, Rum, Gacallar, Estonlar, Molokanlar, Polonezler Hırvat, Çek, Felemenk, Domlar, Hemşinliler, Karapapaklar, Laklar, Sadzlar, Şapsığlar, Pakistanlılar, Abhazlar‎, Kırgızlar‎, Rumenler‎ ve daha birçok farklı etnik kimlik varlığı somut olarak kayıtlara geçmiş.

1965 yılında yapılan genel nüfus sayımındaki konuşulan diller tespitinde liste çok daha uzuyor. Bu ve benzeri içerikli en kapsamlı araştırmanın ise Amerika menşeili bir misyoner kuruluş tarafından yapılmış olması da ayrı bir muamma.

Bir de inanç farklılıkları var. Ateistler, Bahâîler, Hristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler, Zerdüştler akla gelen başlıca örnekler olsun.

Yani devlet politikaları olmasa idi; bir Çerkes, Arnavut bir bakkaldan ekmek alamaz, Ermeni manava giden bir Zaza eli boş dönebilir, Rum kasap ise Yahudi müşterisini dinleyemezdi.

Tabii insan denilen varlık bir bütün olarak ele alınmalı. Irk, inanç, kültür, örf gibi karakterlere nüks eden alışkanlıkları, öğretileri de unutmamak gerek.

Bizlere normal gelen başkalarına anormal gelebiliyor, aynı şeyin tersi de mümkün tabii.

Çok az kişinin içeriğine vakıf olduğu Atatürk’ün vasiyeti olarak anılan belgelerin gizliliği uzatıldıkça uzatılmakta. İçeriğinde son derece önemli tespit ve tavsiyelerin olduğu söylenen bu vasiyeti merak edenler arasında yer alıyorum.

Ancak bir gerçek var ki Cumhuriyetin kuruluşu döneminde uygulamaya konulan kararların birçoğu zaman içerisinde doğruluğunu göstermekte.

Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar geçen sürede tam anlamıyla ortak paydalarda buluşulabildiğimiz, kültür, yaşayış, inanç ve dil sorunlarını çözebildiğimiz söylenebilir mi? Takdiri sizlere bırakıyorum.

Şu an ise adı ne olursa olsun, ne sebeple olursa olsun ülkemize yoğun olarak akın eden yabancılar malum. Bambaşka kültürlere sahip bu insanların ülkemizde yerleşik hayata geçmesiyle birlikte önümüzdeki süreçte sayısız sorunlar yaşanacağına inanan insan sayısı bir hayli fazla.

Sözde savaştan kaçan bu insanlar bugün kendilerine kapı açan kucak açan başta Cumhurbaşkanı olmak üzere devletin her kademesindeki isimlere hakaret edebiliyor, sokakta vatandaşlarımıza saldırabiliyor, hırsızlık, taciz ve tecavüz olayları hızla artıyor. Bunun ötesinde özellikle devlet büyükleri hangi saat nerede bilgisine en hızlı şekilde ulaşabiliyor ve dış bağlantılarına bu bilgileri hızla aktarabiliyorlar.

Sayıca üstünlükleri her geçen gün artıyor ve birçok alanda muaf tutulmaları suiistimalleri arttırıyor. Sınır dışı edilenler, eşlik eden ilgili personelden önce tekrar evlerine gelebiliyor.

Bu durum Cumhuriyet döneminde azınlıkların çıkardığı isyanları akıllara getiriyor.

Tüm bunlar ise vatandaş tarafından görülüyor, duyuluyor, biliniyor. Genel af uygulamaları iktidarların sonunu getiren başlıca yanlışlar arasında yer almaktayken bu sorun çok daha önemli bir tepkinin temelini oluşturuyor. “Bu durum iyiye gitmiyor” sözünü yüksek sesle söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.