DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Cop Kimin Elinde?

Sesli Dinle

Şükürler olsun ki Türkiye’de “ne yazsam ki acaba?” sıkıntısı çekmeyecek kadar gündem zenginiyiz.

Cop Kimin Elinde?
25.03.2022
5.778
A+
A-

Geçtiğimiz günlerde MevzuHaber Genel Yayın Yönetmeni Fatih Özben ile Adana’da buluşmuş, ilk yüz yüze sohbetin tadını çıkararak etraflıca konuşmuştuk. Tecrübeli kalem gören her masum taşralı gibi ben de ona yazıya nasıl hazırlandığını sormuştum. O da bana “hafta içinde yaşadıklarımı, gördüklerimi zihnime not ediyorum, tecrübe ile harmanlıyor, kafamda şekillendiriyorum, en son masaya oturduğumda hepsi dökülüyor” demişti. Bu da masada geçirdiği zamandan tasarruf sağlıyordu ki ben masada çoğu zaman 4-5 saatten fazla kalmaktan muzdaripken bu yöntem gayet cazip geldi. Bu hafta yaşadıklarımı, gördüklerimi duyduklarımı zihnime not edip öyle oturdum masaya ama inceden de pişman oldum. Zihnime doluşan şeyleri aşağıda okuduğunuzda bana hak vereceksinizdir.

COP 

Hafta sonu Furkan Vakfı üyelerinin yürüyüşüne polisin sert müdahalesi ve burada çıkan bir kare fotoğraf çok konuşuldu. Konuşuldu ama meselenin yine özü atlanarak yüzeysel ve şekilci bir yaklaşımla konuşuldu bana kalırsa. O fotoğraf karesinde başörtülü bir polisin yine başörtülü bir kadına copla müdahalesi söz konusuydu. Sosyal medyada bu fotoğraf 28 Şubat dönenimde başı açık bir polisin başı örtülü bir kadını copladığı fotoğrafla paylaşılarak mukayese edildi. Yine toplum olarak esas odaklanılması gereken o kadar çok şey varken kadın polisin ve kadın eylemcinin kafasındaki örtüye odaklanmayı başardık. Bölünme noktamızı yine başı örtülü/başı açık noktasına indirgedik. Coplanan ve coplayanın kafasındaki örtü mü sahiden mesele? İki fotoğrafı kıyaslayıp Türkiye’de çok şey değişti mesajı vermeye çalışanları da hayretle izliyorum. Ben tam aksini düşünüyorum. Türkiye’de hiç ama hiçbir şey değişmedi. En azından devlet refleksi hiç değişmedi. O yüzden copu tutan ister başörtülü olsun, ister başı açık olsun, ister sakallı olsun, ister bıyıklarını çenesine kadar indirsin polis polistir. Elinde cop arkasında siyasi iktidar ve sermaye vardır. Copu bu iki kesim hariç her kesime vurur. Copu yiyen ister başörtülü olsun, ister başı açık olsun, ister sakallı olsun, ister bıyıklarını çenesine kadar indirsin eylemci eylemcidir. Yanında coplandığı arkadaşından gayri kimsesi yoktur. O yüzden copu tutan polis meselenin en önemsiz yanı, hele ki o polisin başındaki örtü meselenin çok daha önemsiz yanı.

MONTRÖ

Hatırlayacaksınız; geçen sene Nisan ayında 104 Emekli Amiral, Montrö’nün tartışmaya açılmasına bir bildiri ile karşı çıkmış ve Türk boğazlarının önemini vurgulamışlardı. Yargılanmaları devam ediyor. Trajikomik olan ise; o gün Amirallere ateş püskürenlerin bugün Rusya-Ukrayna savaşında boğazlarımızın önemini ballandıra ballandıra anlatmaları. Hatta yüzleri kızarmadan Montrö’den bahsetmeleri. Bu iki yüzlülükle nasıl mücadele edilir inanın bilmiyorum. Ama Amirallerin kendi uzmanlık alanı olan denizler ve boğazlarla ilgili –üstelik haklı- beyanda bulunmalarını yargılamak da ayrıca tarihe not düşülecektir, bunu biliyorum.

DİP

Her hafta Zaytung tadında demeçler vererek yüzümüzü güldüren Bakan Nurettin Nebati bu haftayı da boş geçmedi. Türk Lirası ve Türk ekonomisi için endişe duyan biz sıradan vatandaşların gönlüne su serpti:  “Türk lirası en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok, vatandaş rahat olsun”.

Tam bu açıklama ile içim rahatlamış, yüzüme tatlı bir gülümseme yerleşmişken, “Bakan Nebati görevden alınacak” söylentilerini duyunca tadım kaçtı. Ne diyeyim umarım asılsız bir söylentidir.

KUYRUK

Taksi sorununa tarife zammıyla, İstanbul’un trafik sorununa benzin zammıyla, enerji sorununa doğalgaz zammıyla çözüm bulunmasından cesaret alan Et ve Süt Kurumu et kuyruğuna da “zamlı çözüm” bularak kıvrak zekâsını konuşturdu. Yüzde 48’lik fiyat artışının kuyruklara yansıması yüzde kaç olacak onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Zihnime not ettiklerimin bir kısmı bunlardı sevgili MevzuHaber okurları. Şükürler olsun ki Türkiye’de “ne yazsam ki acaba?” sıkıntısı çekmeyecek kadar gündem zenginiyiz. Almanya bizi kıskanıyor mu bilmem ama Kuzey Avrupalı meslektaşlarımızın bizi çok kıskandığına bahse girerim.

Sağlıcakla kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.