DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bir Ziyaretten Kalanlar

Sesli Dinle

“Kurtarıcı kılığında, zayıfların ve masumların güçsüzlüğünden yararlanmak”

28.06.2021
6.956
A+
A-

Merhabalar güzel insanlar. Normalleşme sürecine hazırlandığımız şu günlerde, etkilerinden veya yan etkilerinden bir haber olmamıza rağmen tavsiye ve telkinlerle heyecanlanarak koşup gittiğimiz, aşımızı olduk diyerek paylaşımlarımıza manşet yaptığımız, “Hangi versiyonunu yaptırsak?” diyerek kararsızlık yaşadığımız Covid illeti aşısı heyecanını yaşamayanlardanım.

Türkiye dışında olduğum dönemde başlayan salgın hakkında en erken, en geniş bilgiye sahip olanlardan olma ayrıcalığını yaşadım. Tüm dünya devletlerinde olduğu gibi ülkemizde de birçok nedenle yapılan açıklamaları, söylenenlerden çok daha fazlası varmış gibi değerlendirerek yaşantıma şekil vermeye gayret ettim.

Kimi dostlarıma göre haham, kim dostlarıma göre hoca kimi dostlarıma göre ise bir kardinal hassasiyetinde inziva yoğunluğuyla geçirdim günlerimi. Hiçbir dünyevi mesai, bir kişinin yaşam hakkına zarar verme olasılığının dahi üzerinde değildi. Böyle bir vebali vicdanım kaldıramazdı.

Siyasi partilerin kurultaylarına gitmediğim gibi hiçbir kalabalık ortama da girmedim. Tavsiye edilen tedbirleri fazlasıyla uyguladım. Şükür Covid illetti ile henüz temasım olmadı. İnşallah da bu süreç böyle devam eder.

“Çayı Demli İhtiyar” başlıklı yazımda da belirttiğim üzere bazı dostları ziyaret etmek istinaslarımdı. Normalleşme dönemi sebebiyle büyüğümü ziyaret etmek istedim, Çayı demliymiş davet edildim.

Aşı konusunda ki düşüncelerimde yalnız olmadığımı gördüm. Yazılarımı yakından takip eden büyüğüm ile karma karışık sohbetimizden kesitleri bu hafta satırlarıma dökmek istiyorum.

Özel olarak ele alarak köşeme taşımak istediğim fakat gündemler sebebiyle henüz sırası gelmeyen sosyal medya dünyasından başladık konuşmaya. Adaleti, huzuru, yardımı, ilgiyi, siyaseti, ticareti akla gelen ne varsa yaşam adına sosyal medyadan bekler ve kazanır olduk maalesef. Kurumların ve sorumluluk vasfında ki yöneticilerinin vazifelerini üstlenen makam oldu tıklanma sonuçları.

Tabi bu arada sorgulama yapılmadan tepki verilen paylaşımlar ise bin bir hatalı bilginin, yalanın, süslü tabirle algı kontrolünün de membağı oldu.

Bir de dernek, vakıf, parti cenneti ülkemizde eskilere, eskiyemeyenlere ek olarak eski kadrolu yeni siyasi oluşumlarda ayrı bir konu. Bu konuyu daha önce birkaç kez dile getirmiştim. İktidar ile yakın temaslı kişilerle kol kola çıkılan yolda iktidara alternatif olma iddiası idrak etmekte zorlandığım konulardan oldu.

Amaç, hedef memleket, millet iktidarına talip olmak değil, şahsi yaşantılarında kendi dünyalarında iktidar zevkini ve imkân bolluğunu yaşamak arzusu gibi görünen sade konu diyerek muhakeme ettiğim bir hal.

Son günlerde ise yapılan kimi paylaşımlar ve haberler, Türkiye’de Türk olmanın zorluğunu iddia ediyor sanki. Yurt dışından gelen kişilere, sınavsız yüksek eğitim hakkı vermekle başlayan, ticari varlıkların devri ile süren bir yığın haberlere karşın yapılan yorumların alevleri yükseliyor, saman alevi parlaklığıyla.

Bu durumu inançla özdeşleştirerek; tepkileri İslam kardeşliğine yapılan tepki gibi değerlendiren, kimin ne kadar Müslüman olduğunu bilenlere ise söyleyecek söz bulamıyorum. İddialara kulak verecek olursak Suudi Krallığı ve Bağlı Emirlik Ülke yöneticilerinin soy kütükleri itibariyle Yahudi olduğunu ifade edenler olduğu da malum, o zaman nerede kaldı İslam kardeşliği?

Şehir hastanelerinin yabancı işletmelere devri konusunu da konuştuk çayımızı yudumlarken. O konuda ayrı bir gündem değerini kazandı. Yani gündem çok, sohbet uzun oldu.

Fakat ben bu hafta gündeme farklı bir bakış açısından yorum katmak istiyorum anlatılanlara binaen. İzlediğim bir dizi filmde “Kurtarıcı kılığında, zayıfların ve masumların güçsüzlüğünden yararlanmak” diye bir cümle aklımda kaldı.

Teori bu ya, bizim bilge ihtiyar Sedat Peker konusuna da yer verdi sohbetinde. “Bence, belki de …” kelimeleriyle başladı anlatmaya. Benim yazılarımda zaman zaman yer verdiğim konuları da gözden kaçırmadığını ifade ve teyit etti.

Sayın Soylu’nun yurt dışı basına yansıyan, birkaç kez dillenen istifa olaylarından başladı bilge ihtiyar. Peker’ in ilk videolarında bahsettiği İstifa haberi sonrası telefonlarını kapatıp ulaşılamama halinden, sonrasında sosyal medyada yüzbinlerce twitten bahsederek bir ayrıntıya dikkat çekti.

Berat Albayrak’ın istifası sonrası görevden alınacağı düşünülen Soylu, görevine devam etti. Ancak Soylu’nun propaganda çalışmalarına karşın da yürütülen çalışmalar vardı. Soylu birçok kez açıklamalarında negatif tepkilerin temelini atıyordu. Peker’ in Sayın Erdoğan’a yakınlığı, gönül bağı ortada. Peker’in yaptığı açıklamalar kendisine tevdi edilen görevle başlamış gibi sanki. Ancak karşılıklı hamlelerin sertleşmesiyle kendi videosunda “Şuan bende neden yaptığımı bilmiyorum. Cümlesinde ki ikrarıyla somut, kontrolü yitiren Peker tokmağın ayarını kaçırdı. Bu nedenledir ki Peker’ in şuan umduğu, beklediği desteği alması birçok nedenle çok zor. Bu zorluğu gören Peker ise geçmişte ki dostluklarını ifşalıyor. Fakat belki de bu ihtimalin aksine halen tevdi edilen görevine devam ederek önümüzde ki süreçteki tasfiyelerin yolunu açıyor.

Pandemi sebebiyle gecikmeye uğrayan erken seçim stratejisi adına bir mücadele başlığı gerekli. Ha bu arada Peker videosunda “Reisin etrafını sarmışlar, doğruları bilmiyor, söylemiyorlar.” Cümlesi ise akla aykırı. Sayın Erdoğan siyasi mesaisine parti gençlik kollarında başlamış, İlçe, İl kadrolarından günümüze kadar gelmiştir. Yani onun bilgisi dışında hiçbir yerde hiçbir hareket olamaz. Ancak onun müdahaleye gerek gördüğü veya görmediği konular vardır, o başka.” Diyerek sürdürdü tezini.

İzlediğim dizide ki söz aklımda ki yerini tazelemişti. Daha birçok konuyu anlatan bilge ihtiyar son çayımızı yudumlarken birkaç tavsiyede bulundu. Tavsiyelerini sizlerle paylaşmak isterim ancak tavsiyelerinin içeriklerini ilerleyen dönemde nasipse detaylarıyla satırlara nakşedeyim.

Birinci tavsiye “Haccacı Zalim olarak bilinen şahsı Arap kaynaklarından araştır, mantığını ve icraatlarını anlamaya çalış.” Sözü oldu.

İkinci tavsiye ise Aytunç Altındal’ ın “ Bilinmeyen Hitler” ve Cihan Dura’ nın “ Sömürgeleşen Türkiye” başlıklı kitaplarını okumam oldu.

Ziyaretimi sonlandırırken son bir sorum oldu ev sahibine. “Soylu görevden azledilir mi?” Soruma; “Fakiri dövmeyeceksin, gömleğini yırtacaksın.” Atasözünü duymadın mı hiç? Cevabını aldım ve uğurlandım.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.