DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Zihin Gücü

Sesli Dinle

Değişmek, alışkanlıklarımızın ve çevremizin bize sunduğu koşullardan daha büyük olmak demektir. Çünkü onlardan daha büyük bir çapa sahip değilsek onların kapalı çerçeveleri içinde, onların sınırları içerisinde yaşamaya kendimizi zorunlu hissederiz veya farkında bile olmadan hissettiriliriz. Sınırları aşmak kavramı belki de buradan gelen ya da bu şekilde düşünmemizi isteyen bir kavramdır.

Zihin Gücü
03.11.2021
3.218
A+
A-

Her sabah uyanınca yatakta en az 15 dakika geçirin şükür sebeplerinizi dillendirip gözden geçirin, o günün planını yapın diyorlar. Ve bunları yaparken de bugün geri kalan hayatımın ilk günü diye düşünmemizi söylüyorlar.

Ben bir süre gerçekten zihnimi bu konu ile ilgili eğitmeye odaklandım, hep şükür edecek şeylerimi sıralamaya çalıştım ve halada çalışıyorum. Fakat bu olayın birde şu kısmı var ki genel olarak herkes için yeni gün, gözümüzü açtığımız andan itibaren geçmişten gelen ya da geçmişte yaşadığımız düşüncelerle doludur ya da biz yine onları düşünerek güne başlıyoruz.

Zihnimizde çoğu sahneyi yeniden oynatıyoruz. Geçmiş hikayelerimizden kurtulamadığımız için yenilerini hayal bile edemiyoruz. O yüzden de günlük olarak aklımızdan geçen düşüncelerin çoğu bir önceki gün düşündüklerimizle aynıdır. Bir döngü olarak her gün bunu yaşıyoruz ve bu bir süre sonra sıkıcı ve monoton hayatımızı, asıl monoton yapan şey olarak karşımıza çıkıyor.  Bu sebeplerden kaynaklı değişimin bu kadar zor görünmesine şaşırmamalıyız. Geçmişle meşgulken geleceğimizi nasıl değiştirebiliriz ki? Çünkü ezbere bildiğimiz geçmişimizden bile kurtulmayı beceremiyoruz. Hiç bilmediğimiz gelecek bizi korkutmaz mı? Geçmiş düşüncelerimizin ağırlığı ya da gölgesi altında olmayan yeni bir gelecek oluşturmak ya da en azından hayallinden bile korkmamak için, hepimizin içine düştüğü döngüyü sonlandırmalıyız.

Değişmek, alışkanlıklarımızın ve çevremizin bize sunduğu koşullardan daha büyük olmak demektir. Çünkü onlardan daha büyük bir çapa sahip değilsek onların kapalı çerçeveleri içinde, onların sınırları içerisinde yaşamaya kendimizi zorunlu hissederiz veya farkında bile olmadan hissettiriliriz. Sınırları aşmak kavramı belki de buradan gelen ya da bu şekilde düşünmemizi isteyen bir kavramdır.

Özellikle pandemi sürecinde internetten kurslara, eğitimlere katılmak bir rutin haline gelmiş gibi. İnsanlara belki de kendilerini işe yarar hissettiren bir durum ki bence teknoloji ve şartların el verdiği sürece de bunları değerli buluyorum. Daha öncede gelişen ve değişen durumlara göre kendimizi sürekli güncellemenin uyum ve hayata karşı bakışımızda nasıl etken olduğunu da yazmıştım.

Ben de böyle bir kişisel gelişim eğitimine katılmayı düşündüm. Bu eğitimi veren kişi yabancı bir uzman. Daha öncede kısa bazı videolarını izlemiştim. Hayat hikayesinden etkilenmiştim. Hatırladığım kadarıyla yazmak istiyorum. 7 yaşında çok feci bir bisiklet kazası geçiriyor ve felç kalıyor. Çok fazla ameliyat geçiriyor çünkü omurgası parçalanıyor. Onu düzeltmek içinde bazı ameliyatlar geçiriyor fakat diyorlar ki en son bu çocuk en fazla bu şekilde hayatına devam edebilir, daha fazla yapılabilecek bir ameliyat ya da çözüm yok. O zamandan sonra bu kişi yatağa bağımlı bir şekilde yaşamaya başlıyor fakat 2 sene gibi bir süre zarfından sonra böyle bir hayat yaşamak istemediğine karar veriyor ve kendi kendini tedavi ediyor. Bunu mümkün kılan şeyde tam olarak kalpten bunu istemiş olması. Daha önce bir yazımda da bu durumdan bahsetmiştim. Kalbimizde de beynimizdeki gibi bizi harekete geçiren ve uyaran nöronlar var ve bu meditasyonlarda ki kalpten iste olduğunu hayal ederek nefes al ver denmesinin sebeplerinin kaynağı olarak da bunlar gösterilmektedir.

İşte bu eğitimler için başlangıç mailleri atıyorlar ve bazı şeyleri eğitimden önce kendimizin düşünmemizi istiyorlar. Şimdi bu soruları bende sizinle paylaşmak istiyorum ki sizde kendinizi sorgulama kendi içinize dönme için bir alan oluşturmuş olun.

  • Kendinizi ne zaman aşık hissediyorsunuz?
  • Kendinizi ne zaman sağlıklı hissediyorsunuz?
  • Kendinizi ne zaman mutlu hissediyorsunuz?

Sonra bu soruların birde diğer versiyonlarını sormuşlar:

  • Aşk duygusunu yaşamak için biriyle birlikte olmanız mı gerekiyor?
  • Mutluluğu hissetmek için mutlu olacağımız neye ihtiyacınız var?
  • Sağlıklı olduğunuzu hissetmek için fiziksel olarak sağlıklı bir bedene mi ihtiyacınız var?

Bu soruları ilk okuduğum andan itibaren ikinci soru kalıbı şeklini düşünmeden edemiyorum. Bu kısımlar yine hep üzerine konuştuğumuz yazdığımız anlamaya çalıştığımız kısımlar ama hayatımıza ne kadar ve nasıl uyguluyoruz tam bir cevabı ya da uygulaması yok. Çünkü mutlu olmak için aşık olmak için bir nedene bağladığımız her şey bizi kocaman bir hayal kırıklığına götürmek içinde bir zemin.

Şimdi benden sizde bu soruları yeni versiyonlarıyla kedinize sormanızı hatta sayısını istediğiniz kadar artırmanızı istiyorum. Bakalım sizin neden sonuç ilişkilerinizde nelerle karşılaşacaksınız.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.