DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Acil İhtiyaç

“Bir kere düşersen suç yerin, iki kere düşersen suç senin” denir, bizler millet olarak daha kaç kez düşmemiz lazım anlamak için.

Acil İhtiyaç
09.03.2023
1.924
A+
A-

Ülkemiz bilindiği ama umursanmadığı üzere deprem ülkesi. Bu gerçeği uzunca yıllardır yaşıyor biliyoruz, bu gerçekliği anlamak içim çok büyük akademik unvanlara gerek yok.

Madem bu kadarını biliyoruz neden hep aynı yıkımları ve ölümleri yaşıyoruz?

Tarihte Erzincan depreminden tutun Marmara depremine oradan Van depremine varana kadar irili ufaklı yüzlerce hatta binlerce deprem geçmişi olan bir ülke durumundayız, deprem geçmişi olup, deprem hafızası sahibi neden olamıyoruz? Asrın felaketi olarak adlandırılan bu afette bahsettiğim deprem hafızası sahibi olsaydık zamanında, belki de bu kadar can ve mal kaybımız olmayacaktı. Evet, Allah devlete zeval vermesin yeniden inşaa süreci çok hızlı bir şekilde başladı fakat bu son derece mühim inşaa süreci aynı ihmallerle aynı yanlışlarla yapılırsa bir sonraki depremde hayatını kaybedecek olanlara ölecekleri yerleri yapıyor olmaz mıyız?

Üniversitelerimizin inşaat mühendisliği ve mimarlık bölümlerinde sağlam bir yapı için yeterli eğitimleri verdiklerine dair bilgiler mevcut. Mimar ve mühendis kadromuzun akademik eğitim sürecinde bir sorun yok demek ki, apartmanlarımızı tekrar yükseltiriz şehirlerimizi tekrar planlar kurarız fakat yine bir depremin canlarımızı ve mallarımızı elimizden almayacağının garantisini nasıl sağlayacağız? Farkındayım güzel kardeşim verdiğim nefesi geri alma garantimin olmadığının.

Peki, sen farkında mısın, bizim inşaa etmemiz gereken en temel gerekliliğin ahlak ve liyakat olduğunun? Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçları beklemek aptallığın kanıtıdır der Einstein.

Müteahhitlerin veya inşaat şirketlerinin daha fazla kazanma hırsına ek olarak onların üzerlerinden bağış adı altında menfaat sağlamak isteyen ilgili kurumların personelinin nelere mal olduğunu, nelere sebep olduğumuzu anlamalıyız. Bunun ben söylemiyorum, tanımam bilmem İskenderun da bir müteahhit sürekli telefonla aranarak teşekkür ediliyor tebrik ediliyor, yaptığı hiçbir bina da göçük yok, göçük olmadığı gibi üstüne hasar dahi yok. Aynı müteahhit konuşmasında mesleği, ilgili kurumların bağış adı altında para taleplerine yetişemediği için bıraktığını dile getiriyor. Böyle düzgün iş yapan insanları yıldıran canından bezdirenler nerede ve ne iş yapıyorlar şimdi veya sağ kaldılar mı acaba?

Bizim bir an önce inşaa etmemiz gereken zorunluluk ahlaktır, liyakat ı işler hale getirmemiz gerekiyor çok acil olarak. Akrabalarınızı yeğenlerinizi sevdiklerinizi söylediğiniz gibi çok seviyorsanız lütfen kendi kazançlarınız ile besleyin büyütün ne yapmak istiyorsanız onu yapın ama devletin milletin canına ve malına gerekli özeni göstermeyenleri iki gözünüzden biri olsa tutmayın yanınızda. “Bir kere düşersen suç yerin, iki kere düşersen suç senin” denir, bizler millet olarak daha kaç kez düşmemiz lazım anlamak için. Dilerim, bu felaketten hem devlet hem millet olarak gereken dersleri çıkarmış olup her yönü ile daha sağlam bir ülke bırakabiliriz çocuklarımıza…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.