DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Vah O Bahçe Sahiplerine

Sesli Dinle

Mülkiyet kavramının sistematikleşip yerleştiği avcı toplayıcı dönemden bugüne bu mesele çok can aldı. Hâlâ da almaya devam ediyor.

Vah O Bahçe Sahiplerine
18.11.2022
7.894
A+
A-

Kur’an, nüzul (iniş) sırasına göre okunduğunda ikinci sırada Kalem Suresi karşımıza çıkar. Bu sure “Bahçe Sahipleri” kıssasını anlatarak zenginlik-yoksulluk ve dolayısıyla mülkiyet meselesine dikkat çekiyor.

Kıssa, malı mülkü yerinde olan bahçe sahiplerinin sabah erkenden bahçelerine giderken birbirlerine “haydi erkenden gidip ürünleri toplayalım, yoksulun birisi görüp de istemeden hepsini alalım” demesiyle başlıyor ve tarlaya gittiklerinde ise bütün mahsullerinin büyük bir afetle yok olduğunu anlamaları ve bunun sonucunda içlerinden bazılarının yaptığı hatayı fark ederek Allah’tan af dilemesi ile son buluyor. Kıssanın başında Kur’an mesajını net veriyor;
“Onları bahçe sahipleri gibi sınayacağız. Hani o bahçe sahipleri ürünlerini sabah erken toplamak için sözleşmişlerdi. Oysa Allah’ı hiç hesaba katmıyorlardı. Derken onlar uyurken öyle bir afet geldi ki bahçeye kıran girdi, sabaha her şey sararıp soldu.”

Kuran’ın ilk kıssasının zenginlik yoksulluk ve mülkiyet meselesi ile ilgili olması, peygamberin bir yetim olması, ilk Müslümanların ağırlıklı olarak yoksullar ve kölelerden oluşması, dönemin zenginlerinin ve iktidar sahiplerinin Müslümanların ilk düşmanları olması, Mekke’nin ileri gelen muktedirlerinden Ebu Cehil’in peygambere zulüm etmesi tesadüf değil elbette. Hepsi bir bütün olarak bir mesajı haykırıyor. İnsanlık tarihinde en kanlı savaşlara neden olan, kardeşlerin birbirini öldürmesine, eşlerin birbirini terk etmesine, en sıkı dostlukların aralarının açılmasına sebep olan “mülkiyet” meselesine dikkat çekerek, Kuran’daki birçok yerde geçen Mülk Allah’ındır mesajını haykırıyor. Malla mülkle övünenlerin aczi yetini haykırıyor. Bu haykırış da rast gele bir haykırış değil elbette. Zenginlik, mülkiyet, iktidar ve hegemonya meselesinin hâlâ can yaktığı gerçeğini yaşarken üstelik…

Resmi tarih kitaplarında anlatılan sebepler ne olursa olsun yeryüzündeki savaşlarının hepsinin temelinde mülkiyet vardı. Haçlıların doğuya yalnızca Hristiyanlığı yaymak için gittiğini, Osmanlı’nın batıya yalnızca Müslümanlığı yaymak için gittiğini, Birinci Dünya Savaşı’nın sebebinin yalnızca Sırplı bir suikastçıdan ibaret olduğunu, Amerika’nın Irak’a yalnızca demokrasi götürmek için gittiğini kim iddia edebilir?

Mülkiyet kavramının sistematikleşip yerleştiği avcı toplayıcı dönemden bugüne bu mesele çok can aldı. Hâlâ da almaya devam ediyor. Bizim ihtiyacımız olan şey Kuran’ı da, İncili de, Tevrat’ı da, insanlık tarihini de, politikayı da bu çerçeveden okuyup, bu konuyu daha az can yakıcı hale getirmek…

Kuran’ın ilk kıssasının Bahçe Sahipleri olması gibi ilk emrinin oku olması da bu sebepten şaşırtıcı değil elbette. Şüphesiz Kuran, “Oku” emrinden yalnızca basılı bir kitabın okunmasını kastetmiyordu. İnsandan; doğayı, kendisini, çevresini, geçmişini, gökyüzünü, güneşi, geceyi ve akla gelecek her bir şeyi okumasını emrediyordu. Ve daha sonra birçok ayette geçen “akıl etmez misiniz” sorusunu da bu okumaların neticesinde bizlere yöneltiyordu. Zira bu kadar okuma yapan bir insan akıl eder ve düşünür…

Bahçe sahiplerini düşünür, onların mallarını sakladığı yoksulları düşünür, bahçenin kendisini düşünür, sonra hepsinin varlık sebebini düşünür ve akıl eder…

Kabul edeceği, itiraz edeceği noktaları, mücadele alanını, teslimiyet alanını, varlık sebebini düşünür…

Bahçenin kime ait olduğunu, bahçeye çökenin kimler olduğunu, bahçesizleri düşünür…

Ve “bu bahçe benim” diyenlerin akıbetini düşünür…

İşte o zaman “vah o bahçe sahiplerine” der.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.