DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Umut Edebilmek Gerek

Sesli Dinle

Ah bir kere düştükleri yerden güçlenerek kalkmanın tadını alsalar, o noktadan sonra yolun nasıl daha da güzelleştiğini anlayacaklar. Ama bazen boşa geçen zamanı geri getiremiyor insan.

Umut Edebilmek Gerek
07.12.2022
2.192
A+
A-

“İnsan bir anlamı olduğuna ikna olduğu zaman dayanılmaz acılara katlanabilir.” diyor Jung. Büyüdükçe daha çok anlamlanıyordur belki hayat ya da biz gerçek anlamın ne ve nerede olduğunu öğreniyoruzdur. Peki, dayandığımız acılar buna ne kadar değen acılar ya da o acılara hayatın önümüze çıkardığı çakıl taşları olarak bakıp ayağımızla sağa sola itip yolumuzdan çekip yürümeye devam mı ediyoruz?

Fernando Pessoa ne güzel de söylemiş. “Yolda ayağıma takılan çakıl taşlarını biriktiriyorum, ileride onlardan bir kale yapmak için.” Ne kadar güçlü bir cümle. Ayağına taş değmesin diye büyütülen çocuklar belki de o yüzden en ufak bir sarsıntıda tutundukları dallardan kopup yere düşüyorlar. Bulundukları durumlara kök salamıyorlar. Çünkü önlerine çıkan çakıl taşlarını anlamlandıramıyorlar. Hayatla olan bağları çok hızlı kopuyor.

Galiba umut etmeyi öğretemiyoruz çocuklara. Çok güzel hayal kurabiliyorlar ama bir kere olumsuz kötü bir şey olduğunda tekrar bir umuda tutunup ayaklanıp daha güçlü devam edemiyorlar. Pamuklara sarılan çocuklara toprak çok sert geliyor.

Ah bir kere düştükleri yerden güçlenerek kalkmanın tadını alsalar, o noktadan sonra yolun nasıl daha da güzelleştiğini anlayacaklar. Ama bazen boşa geçen zamanı geri getiremiyor insan.

Dinlediğim ya da okuduğum insanlar olgunluklarını hep daha çok sevdiklerini söylüyorlar. Bunun sebebi hayatın anlamının ne olduğunu keşfettiklerinden mi yoksa edindikleri tecrübelerden ve çektikleri acılardan daha da güçlenerek çıktıklarından mı bilmiyorum. İkisi de insana iyi gelen şeyler. Diğer bir yandan da kendimizi iyileştirmeyi öğreniyoruz veya iyisiyle kötüsüyle kendimizi kabul edebiliyoruz. Gerçeklerimizi kaç kat perde arkasına saklamaya gerek duymuyoruz büyüyünce. Şeffaflık hafifletiyor. Bu değişim ve dönüşümü gördükçe de daha çok umutlanıyoruz geleceğe dair. Turgut Uyar’ın “Umuttur” şiirinde dediği gibi:

“Sev beni, alış bana

Kimse ürkütemez bağlandığımız güzelliğin utkusunu

Sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev

Şimdilik bırak musluğun sızmasını damın akmasını

Bir tırnak gibi büyü domuz bir tırnak gibi

Zorlayarak her bir yanı

Çünkü biraz sonra umut başlar her günkü, başlar

 

Aslında bir alıştırmadır umut

Öbürlerinin azıcık nefes diye bağışladığı

-baharı beklemeye benzer-

Hain ve olmayanadır çünkü

Umutsuzluğu taşır yanında

Oysa nasıl olsa gelecektir bahar denen tarih

Önüne durulmaz mantığıyla doğanın

Yeşilden olma birim

Sudan gelme itmeyle

 

Umut yoktur

Kimse yoktur umut etmemeyi önleyecek

Çünkü umut kaçınılmaz gelecektir

Bütün gümbürtüsüyle

Umut kaçınılmaz gerçektir çünkü

Biri Asya’da biterken sözgelişi, Şili’de öbürkü başlar”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.