DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Üç Zararşör

Sesli Dinle

Belkide farkında olamadığımız bir gerçek. En değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın beslenme şekillerinin etkileri, yansımaları …

20.07.2020
34.716
A+
A-

Hemen konuya gireyim. Benim bir kitaplığım var naçizane mükellef bir kahvaltı sofrasına benzetirim, bir de köşe başı rafım var. Hani derler ya başucu tam da o işte. Orada da dönderip dönderip okuduğum kitaplar var. Bütün kitaplar kıymetli şüphesiz fakat bu başucu kitaplarının benim gözümde yeri farklı. Mesela; Rûhu’l Beyan, Marifetname,  İnce Memed, Prens, Yüzüklerin Efendisi, Otostopçunun Galaksi Rehberi ve Vakıf Serisi. Bunlar dışında çocukluğumda okuduğum ve kitap dünyamda çok ayrı bir yere koyduğum kitaplar da var; Denizler Altında Yirmi Bin Fersah ve Üç Silahşor. Esprisi sürekli döner, dört kişiler madem neden Üç Silahşor olarak bilinirler.  D’Artangan Üç Silahşor’e katılır dört kişi olurlar sonra olaylar gelişir. Neyse konudan sapmadan devam edeyim.  Madem böyle başucu kitaplarım var, birikimimiz var başlığı atarken de bunları kullanalım ki albenisi olsun. Üniversitede pazarlama dersinden aklımda kalan “Ambalaj, gizli reklamdır.” bilgisini yazın dünyasına uyarlarsam olur sana,  “Başlık, gizli reklam.” Sayın okuyucu, şu an yazıya olan ilginizin en üst noktada olduğunu düşünüyorum. Bu noktadayken devam edeyim.

Meşhurlaşmaya başladığını düşündüğüm dolambaçlı girizgâhımdan sonra bu üç zararşörü takdim edeyim; Sildenafil, Tadalafil, Vardenafil. İlk okuyunca Orta Dünyada Elf isimlerine benziyor ama alakası yok. Bunlar kimyasal ürünler. Bu üç kimyasal, koca kimya dünyasında üç kum tanesini oluşturur ama konumuz şimdilik bu üç kardeş. Kimyasal formüllerini ve yazılışlarını bilmem fakat üçünün de üretiliş amacının aynı olmasından dolayı bunlara kardeş dersem yanlış bir genelleme yapmayacağımı düşünürüm. Viagra diye meşhur olmuş bir hap var işte Sildenafil bu hapın ana maddesi. Diğer ikisinin üretiliş amacı da Sildenafil ile aynı. İllaki farkları vardır da kimyager gözü ile bakmıyorum şu an.

Bizim bu haftaki yazımızda bunları seçme nedenimiz ise bu üç maddenin gıda endüstrisinde kullanılıyor olması.   Ne alaka gıda ile diyebiliyor olduğunuzu duyar gibiyim. Hemen izaha başlayayım. Tarım ve Orman Bakanlığı 2020 yılında dört defa Taklit ve Tağşiş Listesi yayınladı. Taklit’ in anlamı malum, Tağşiş ise bir şeye bir şeyi karıştırmak anlamına geliyor kökeni Arapça. Bakanlığın en son haziran ayında yayınladığı tağşiş listesi şu an bakanlığın sayfasında yok. Yayınlanıp kaldırıyor diye tahmin ediyorum.  Ani haberi yapılırsa haberimiz oluyor. Arşivlerseniz ya da arşivleyen sitelerden ulaşmak isterseniz listelere ulaşabiliyorsunuz. Yayınlanan ürünlerin bazıları, geçen senenin ürünleri de oluyor. Yani liste yayınlanana kadar markalar sattıklarını satıyor. Gerçi buna da şükür ki beş on seneye kadar böyle bir liste dahi oluşturulmuyordu. Haziran ayında altmış dokuz markaya ait yüz otuz altı ürün listesi yayınlandı ve bir yılda bine yakın ürün bu şekilde yayınlanıyor. Yani ifşa ediliyor. Marka sahiplerine ise para ve hapis cezası veriliyor. Cezalar ne kadar caydırıcı orası tartışılır zira hala aynı şekilde listeler yayınlanıyor ki pek etkisi olmuyor.

Bu Sildenafil ve kardeşleri daha çok yiyecek ve içecek ürünlerinde kullanılıyor yani oral yoldan alınıyor. Büyük markalarda böyle bir sorun yok yani sorun olmadığını düşünüyoruz. Büyük markalara yasalar işliyor mu orası ayrı bir konu. Benim asıl düşündüğüm bu Sildenafil 1998 yılında bulunmuş. O zamandan bu zamana kadar, tağşiş listesi yayınlanmıyorken, hangi markalar altında ve ne kadar tüketildi ve nerelerde kullanıldı? Bu kimyasallara ihtiyacı olmadan ve hatta bilmeden kullanan kişilerde nasıl bir etkilere neden oldu? Yan etkisinden bahsetmiyorum, ülkemizde taciz tecavüz olaylarında bu yenen şeylerin etkisi ne? Çocukken bilmeden de olsa bu maddelere maruz kalanlar büyüdüklerinde nelere bulaştılar? Ne oldular? Ya da çocukken bir şeye maruz bırakıldılar mı? Yahu bu Sildenafil gıda ürünlerinde niye kullanılır? Bağımlılık yapmıyorken en basit yan etkisi iştah açmakken neden insanlara yedirilmeye çalışılıyor? Yedirilmeye içirilmeye çalışıldı? Tağşiş listesinde; dana sucuğa, kanatlı hayvan eti karıştırmayı anlarım. Kabul etmem ama anlarım. “Maliyet” der, bir şeyler der kendimce meşrulaştırırım da dana sucuğa domuz eti karıştırılmasını ve gıda ürününe kimyasal karıştırılmasını ne anlarım ne de içselleştirebilirim. Bir tek sebebi vardır diye düşünürüm, kasten yapılıyor olması.

Konuyu genişleteyim, Hiperaktivite teşhisi konan çocukların sayısı bir önceki seneye göre katlanarak artıyor. Anksiyete bozukluğu, depresyon, paranoya gibi psikolojik hastalıkların artmasının yediklerimizle alakası olabilir mi? Genetiği değiştirilmiş ürünler, hibrit tohumlardan alınan ürünler karakterimizi etkileyebilir mi? Yediklerimiz ve içtiklerimizle beraber maruz bırakıldığımız görsel ve sosyal dünya kültürümüzü nasıl yozlaştırır? Önceden komplo teorileri dediğimiz konular artık gerçekleşmeye başladı gibi hormonlu tavuklar yiyerek daha erken yaşta ergenliğe giren çocuklar duyuyoruz artık.

Peygamber Efendimiz Hadisi Şerifinde buyururlar. “İki şey fıtrat değiştirir, biri anne sütü biri domuz eti.” Dana sucuğa domuz eti karıştırılmışsa, çikolataya kimyasal eklenmişse saf olmamak gerektiğini düşünürüm. Son olarak her fırsatta dile getirdiğim bir konuyu bu haftaki yazım ile bağlayayım.  Peygamber Efendimize Ashabından bir zat gelir. “Ey Allah’ın Resulü yaptığım ibadetten haz alamıyorum” der. “Yediklerine dikkat et.” Der. Peygamber Efendimiz. Yediklerimiz içtiklerimiz ibadetimize dahi sirayet ediyorsa ahlakımıza sirayet etmeyeceğini kim garanti edebilir.

YORUMLAR

  1. Süleyman karaç dedi ki:

    Çok önemli bir konuyu. Güzel bir anlatımla gündeme alman müthiş 👏🏻👍