DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Satırların Sahibi Duygular

Sesli Dinle

Şu an ezginin günlüğü “Aşk zamanı” çalıyor usul usul. Parmaklarım klavyenin üzerinde düşünmeden geziniyor sadece içimden gelenler dökülsün istiyorum bu satırlara.

Satırların Sahibi Duygular
17.11.2021
4.604
A+
A-

Aslında bu yazıyı yazmak planlarım arasında yoktu, öyle içimden geldi birden bire. Bu haftaki yazımı yazmam için daha iki gün vermiştim kendime. Yarın çok önemli bir sunumum var ve gerginim, içim kıpır kıpır biraz garip. Korku, heyecan, telaş, zamansızlık hissi hepsini bir arada ve yoğun bir şekilde hissediyorum.

Çalışmak için masanın başına geçtim ama bir türlü dikkatimi toparlayamadım. “O zaman neden yazmıyorum ki?” Dedim. Yazmak bana her daim iyi gelmiştir. Tabi önceleri defterlerime yazar kimseler görmesin okumasın diye çok ortalarda dolaştırmazdım o defterlerimi. Ama şimdi burada yazarken hayatımdaki büyük bir tabu olarak yer tutan şeyleri öyle bir serbest bırakmak istiyorum ki.

Şu an ezginin günlüğü “Aşk zamanı” çalıyor usul usul. Parmaklarım klavyenin üzerinde düşünmeden geziniyor sadece içimden gelenler dökülsün istiyorum bu satırlara. Çünkü eğer düşünürsem, yazdıklarımı okuyarak üzerinden geçerek devamını getirirsem ya da getirmeye çalışırsam doğallığını ve içtenliğini kaybedeceğinden endişe ediyorum. Öyle bir durumda; Dur bunu daha düzgün ifade edeyim, ay burası devrik oldu galiba, bakayım punto sayısı ne kadar oldu gibi telaşlara kapılabiliyorum açıkçası. Ama bugün sadece yazmak istiyorum herhangi bir oto sansür uygulamadan. Çünkü artık daha net farkındayım ki, alışkanlıkları yıkmaya çalışmak o kadar büyük bir adım ki, onu aşınca duruşumuz bile daha dik oluyor bence, omuzlarımızdan koskoca bir yük kalktığı için olsa gerek.

Arkadaşlarım “Sen ne yazıyorsun gazetede?” diyorlar. İçimden ne gelirse ne hissedersem ya da ne görürsem yani insanların, siz okurların faydasına olacağına inandığım her ne olursa onu yazmaya çalışıyorum. Çünkü hepimiz insanız ve ne kadar farklı olursak olalım aynı coğrafyanın insanları olarak yerine göre çekincelerimiz, sorunlarımız benzerlik taşıyabiliyor. Hislerimiz ya da bunları yansıtışlarımız farklı ama bazen senin hissine benzer sorunları okumak bile insana iyi gelebilir. O yüzden bende her zaman içimden geleni yazmaya çalışıyorum

Bazen de şöyle oluyor bende, belki sizde de aynısı oluyordur bilmiyorum. Okurken ya da dinlerken öyle bir şeylerden bahsediliyor ve o kadar güzel anlatılıyor ki, içimde benim dillendirip söyleyemediklerimi ne kadar net bir şekilde ifade etmiş diyerek devamında pür dikkat dinliyorum veya okuyorum. Eskiden kişisel gelişim, biyografi ya da düşünce yazılarını kitaplarını okuyamazdım, içim daralır, oflayıp, poflamaya başlardım ve hep yarım bırakırdım. Ama yaş aldıkça, yaşadıklarımız ve olaylar demlendikçe birde bunların bana bir şeyler kattığını ve heybemde boşa yer tutmadıklarını düşündükçe okuduklarımın ne kadar tanıdık şeylerden bahsettiğine şaşırarak okuyorum ve diyorum ki demek ki zamanında çoğu şeyler fazla yüzeyseldi ya da bende yarattıkları herhangi bir duygu yoktu, o yüzden bende karşılıkları olamıyordu. Mesela biyografi okumak bana o kadar ilham veriyor ki pes etmememi sağlıyor. Çünkü iyi ve güzel şeyler başarmış insanlara olanaklar her zaman altın tepsilerde sunulmamış. Düştüğümü hissettiğim ya da içinde yapamayacağıma dair en ufak bir his oluştuğu an kendimle yüzleşiyorum ve bunları aklıma getiriyorum, haydi kalk, yeniden dene, illaki devamında güzel ve kıymetli bir şeyler olacak diyerek kendimi motive ediyorum.

Buraya yazarken düşünmeden yazmak istiyorum dedim ya, hissettiğim açık ve net olarak şu ki: İnsan derdinden sıkıntısından bahsederken bile bir oto kontrol uygulamak zorunda kalıyor ki karşımızdaki acımızı küçümsemesin, istemediğimiz şeyler duymak zorunda kalmayalım, gıyabımızda nasıl konuşulacağını düşünmeyelim. İnsan iki satır konuşacakken bunları düşünmemeli.

O yüzden dedim ya aklımda bugün yazmak yoktu ama şöyle bir içimden geldi… Peki ya siz nasılsınız?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.