DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Sahte Sultanın Rüyası

Sesli Dinle

“Kanunlar rakiplere karşı kullanılacak araç değildir” deniliyordu dosyanın bir yerinde.

Sahte Sultanın Rüyası
27.09.2021
6.642
A+
A-

Şuan bu satırlara göz atan ve sesime kulak veren tüm dostlara selam olsun.

Bir dostum, elinde kocaman bir klasör ile yanıma geldi, göz atar mısın diye rica etti. Dostlarımızı kırmaktan imtina ettiğimiz malumunuz, büyük kırmızı puntolarla “GİZLİ” yazan ve “Düzenleme” başlıklı klasörü açtım, başladım okumaya.

Okuduğum kısımlardan aklımda kalanları aktarayım sizlere.

Siyasi partiler, 3 kez seçime girmeye hak kazanamamışsa kapatılır yazıyordu ilk satırda. Ardından siyasi parti yöneticileri sadece 3 dönem görev alabilir, aday olabilir diyordu. Siyasi partilere yapılacak devlet yardımları kaldırılmış, sadece bağış kabul hesapları ile maddi kazanç kabul edilir, maddesi gözüme çarpmıştı.

Siyasi partiler veya yöneticileri farklı parti ile ortak seçime giremez, seçim sonrası farklı siyasi partilere geçiş yapılamaz denmekteydi. Sadece bağımsız kalma imkânı vardı.

Kamu görevlileri, dernek, vakıf, federasyon, oda, birlik, kulüp ve benzeri tüm kuruluşların yöneticileri, seçim dönemlerinden 5 yıl önce, görevlerinden istifa etmemişse aday olamaz denilmekteydi. Seçimlerde aday olan kimseler, seçim sonrasında kamu kurumlarında veya iştiraklerinde görev alamaz hükmü de vardı.

Milletvekilliği ve belediye başkanlıkları için adayların en az üniversite mezunu olmaları, aday oldukları şehirde geriye dönük olarak en az 5 yıl ikamet etmiş olmaları veya o şehrin kütüğüne kayıtlı olmaları şartı getirilmişti.

İl ve meclis üyelikleri içinde hatta ilçe belediye meclis üyelikleri içinde aynı şartlar geçerliydi. Sadece büyükşehirlerde siyasi parti MYK’ sı tarafından belirlenen az sayıda ki isim kontenjan olarak aday olabilecekti.

Seçim süresince bölgelerde sadece irtibat ofisleri açılmasına, ofisler ve parti binaları etrafında sınırlı sayıda afiş, pankart benzeri reklam yapılmasına izin verilmekteydi. Özel veya resmi reklam panolarında siyasi parti veya adayların reklam yapması yasaktı.

Araç konvoyları da yasaklar arasındaydı. Trafiği engellemek, halkın ulaşım ihtiyacına engel olmak suçtu, adaylıktan azledilme cezası vardı. Eğitim kurumları, ibadethaneler gibi alanlarda seçim çalışması yapmakta yasaklanmıştı. Papazlarda, hahamlarda, imamlarda tüm din adamları siyasi çalışma yasaklılarıydı.

“Kanunlar rakiplere karşı kullanılacak araç değildir” deniliyordu dosyanın bir yerinde.

Seçim süresince adayların veya partilerin maddi bağış toplaması serbest bırakılmış, ancak o hesapları nasıl kullandıklarını faturalandırmaları şartı getirilmişti.

Bir önceki seçimde seçilmiş ve tekrar aday olmuş kimsenin kurumun herhangi bir imkânını kullanması yasağına ek olarak ömür boyu hapis cezası getirilmişti. Aynı şekilde herhangi bir kamu görevlisinin herhangi bir siyasi parti ofislerinde görev alması, fiilen sürekli bulunması, aday olmaksızın aktif seçim çalışması yapması da meslekten atılma ve hapis cezası alması demekti.

Seçilen adayların ve birinci derece yakınlarının mal varlıklarını beyan etmeleri, görev sonrası da aynı beyanın zorunlu olması şartıyla arada oluşabilecek makul olmayan veya açıklanamayacak farkın suç şüphesi ile araştırılması şartı da ilgimi çekmişti.

Seçilen adayların görev yaptıkları süre boyunca yaptıkları eylemler, işlemler sebebiyle oluşabilecek kamusal zararlardan görev sonrası 15 yıl boyunca sorumlu oldukları ve rücu hakkının olması da yabana atılacak bir madde değildi.

Seçilen kişi aktif hiçbir ticari faaliyeti de olmamalıydı.

Emekli Bakan, Milletvekili, Belediye Başkanı gibi haklar kaldırılmış, kişilerin görevlerinden bir önceki bulundukları statü ile emeklilik hakları sağlanmıştı.

Buna benzer daha birçok madde vardı “Gizli” ibareli, “Düzenleme” başlıklı klasörde. Dosya kapsamı siyasi partiler ve yöneticileri, adayları ile de sınırlı değildi. Seçimle göreve gelinen dernekler, vakıflar, kooperatifler, odalar, birlikler, kulüpler içinde süre ve sorumluluklar geçerliydi.

İlkokul, ortaokul mezunu olan veya hiç ilgisinin bulunmadığı yerlerden aday gösterilen insanlar olmayacak mı yani diye düşündüm.

Ardından aklıma geldi siyasi adaylara danışmanlık yaptığım veya aday olduğum seçim dönemlerinde “Nezaketen olmaz, icabında zorla gireceksin ortama, kendini seçici, belirleyici olan başkanlara göstereceksin, araç konvoylarıyla trafiği kitleyeceksin, afişlerle her yeri, her direği kaplayacaksın, insanlar nereye baksa seni görecek,   anons araçlarıyla gece gündüz turlar atarak insanların seni duymalarını zorla da olsa sağlayacaksın ki güçlü görünesin, ne kadar çok rahatsız olunup sana sövülürse, o kadar oy alırsın.” Diyen siyasi dehalar haksız mıydı yani?.

Seçilemeyeceğini bilmene rağmen bir partiden aday olup, seçim sonrasında afili bir görev kapma imkânı da mundar olmuş gibiydi.

Aday olarak para toplayıp, seçimi kazanamama halinde döndüğün görevde sponsorlara mesai vermekte mümkün görünmüyordu.

Klasörü getiren tok sesli arkadaşım “Artık net olarak belli olacak kim vatan, millet sevdalısı, kim dava ehli, kim kesesinin peşinde, kim çıkar hesabında. Kimler sivil toplum gönüllüsü, kimler toplumu kullanarak itibar edinme heveslisi.” Dediğinde, hak vermemek mümkün değil diyebildim sadece.

Fakat bir gerçek vardı. Kanun koyucular, koruyucular ve uygulayıcılar öncelikli olarak kanunlarda ki açık noktaları arardı. TCMK değiştiğinde yanına uğradığım  hukukçu dostum yeni kanuna gömülmüştü, ne yapıyorsun dediğimde “Açıkları arıyorum” cevabını aldığıma şaşırmamıştım.

Böyle bir düzenlemeye kimse onay vermez ki, yürürlüğe girmez ki dediğimde bir titreme hissettim.

Meğer Ankara’nın gündüz kısa kollu, akşam montlu gezdiğimiz bu günlerinde, yatak odamın camını açık bırakmışım ve Ankara ayazı benimle eğleniyormuş. Bekârlık sultanlıktı hani, sultanın üstünü örtende, camını kapatanda olmamış. Titreyerek çıktım yatağımdan, yüzünü göremediğim tok sesli arkadaşım da, o dosyada bir rüyaymış. Sizi bilmem ama adettir ben hayra yordum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.