DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Ordinaryüs Toplum

Sesli Dinle

Kısacık ömrümüzde ne çok acılar yaşıyor ne çok veballer alıyoruz, mazlumların, sabilerin yaşam hakkını dahi gasp ederek.

Ordinaryüs Toplum
23.10.2023
4.034
A+
A-

Vakti zamanında ifade etmiştim, tekrar edeyim. Birçok kişi Yaratıcı’ya sitem eder, eksik olduğunu düşündüğü lütufları sebebiyle. Kimi göz renginden, kimi boyundan. Ancak aklının eksik olduğu düşüncesiyle sitem edeni duymadım. Yaratıcı’nın en adaletli ve en lütufkâr olduğu şey kullarına verdiği akıl olsa gerek. Hal böyle olunca maşallah top yekûn ordinaryüs donanımıyla yaşıyoruz ve birilerinin bu yaşam içinde ızdırap çekmesine sebep oluyoruz.

Malumunuz bir olayın birçok sebebi, sonucu vardır. Olayların tarihçesi de vardır. Geçtiğimiz haftalarda çalan telefonumla birlikte son dakika haberini almıştım. Adeta ayaklarında terlikle, ellerini kollarını sallayarak İsrail’e giren Hamas taraftarları İsrail askerlerini rehin alıyordu, sivil insanları öldürüyordu. Telefondaki dostum İsrail sanıldığı kadar büyük ve güçlü değilmiş dedi.

İşte o sırada aklıma gelmişti, yıllar önce çalıştığım televizyon kanalındaki önemli bir ismin “ben bilmiyorum, cahilim diyebildiğinde kazanmaya, öğrenmeye başlayacaksın” sözü.

Tabi şu anki yürek yaralayan sürecin başlangıcı bu olay değil elbet. Vakti zamanında merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüşmemizde onun ağzından duymuştum tarih kulağa hoş gelen manzumelerdir ifadesini. Yani doğruluğu göreceli ve tartışılabilir tarihi bilgilerle dönebildiğimiz kadar geriye dönerek bakmak gerek.

Özetle merhum Aytunç Altındal’ın kitaplarında bahsettiği haliyle Yahudi olan Hitler’in vaat edilmiş topraklara ulaşmak için başlattığı mücadele ile başlıyor kimilerine göre bu hikâye. Her nasıl olursa olsun Filistin halkının değerinin çok üzerindeki rakamlarla fırsat sayarak sattığı topraklar bugün ücretini ödeyerek, üzerine ücret ödenmemiş yerlerinde çeşitli şekillerde kullanılan güçle gasp edilerek alınması üzerine bir de okuyana göre yorumlanan dini öğretiler, günümüzün yaşananlarının temelini oluşturuyor.

Yahudisi, Hristiyanı ve Müslümanı ile dini öğretileri anlamaya en yatkın taraflar tüm dünyada olduğu gibi savaş alanında dahi yaşananları kınıyor.

Sınırı terlikle geçebilen gece sabaha kadar binlerce roket saldırısı düzenleyebilen tarafın başlattığı savaş ile eşit olmayan güç kullanarak kendisini savunduğunu iddia eden taraf arasındaki karmaşaya harita üzerinde yer gösteremeyecek, tarih bilgisi dahi olmayan, hiçbir olaya tanık olmamış ordinaryüsler talimat vermeye başladı, kimisi Filistin’e kimisi İsrail’e hak vererek…

Bu süreçte hiç olmadığım kadar hayran oldum Recep Tayyip Erdoğan’a, Hakan Fidan’a, İbrahim Kalın’a, Yaşar Güler’e. Bazı dostlar kızmasın ama Ankara’nın göbeğinde bombaların patladığı, tüm komşu ülkelerin ateş içinde kaldığı, temas ettiğimize veya temas şeklimize pişman olduğumuz sıfır sorun, derin strateji mimarı iyi ki yetkili makamda değil dedim.

Kimi ordinaryüslere göre bizlik birşey yok, kimilerine göre ise “Mehmetçik Filistin’e” naralarına kapılmadı yetkin siyasetçilerimiz. Sokak röportajlarında üzülerek izledim “Hemen Filistin’e gidelim, din kardeşlerimizin yanında olalım, ben de savaşa hazırım, Mehmetçik yola çıkmalı” diyenleri. Muhabirlerin sizi gönderelim dediğinde ise o komik ötesi kıvırmalarını gördüm.

Filistin ile sınırımız yok, ilgimiz yok diyen kişiler de aynı kategorideydi benim için. Covid salgını yayılmaya başladığında takribi 28 gün sonra ülkemizde vakalar kabul edilebilir şekilde görülmüştü. Yani dünyanın öbür ucuyla aramızdaki etkileşim süresi bu kadar kısa.

Devlet ilk gün itibariyle ciddi boyutta diplomasi trafiğine başladı. Önce lobi oluşturulmaya çalışıldı, ardından hassas bir duruş ile olaya temas edildi. Süreç en doğru, en akılcı şekilde başlatıldı ve şu ana kadar da öyle sürüyor. Bunu ben demiyorum konunun uzmanları, yetkilileri diyor.

Kıbrıs harekâtında merhum Necmettin Erbakan’ın, Abdullah Öcalan konusunda dönemin Genel Kurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun, kimi zaman kimi konularda Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı gibi MHP lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin stratejik açıklaması da ayrı bir önem taşıyor. Sayın Bahçeli bir söz söylediyse bunun ciddi önemi ve derinliği vardır. Açıklamasından; savaşa dahil olalım sonucunu çıkaranlardan değilim.

Hasılı devlet konuya ne duyarsız kalmıştır ne de öngörüsüz, hazırlıksız olarak savaşın içinde olmamıştır. Devlet hem ülke bekasını ve milletinin menfaatini gözetmiş hem de ilerleyen günlerde göreceğimiz büyük planın küçük parçası olan günümüz yaşananlarına müdahale etmiştir, hiçbir vatan evladının burnu dahi kanamadan.

Daha öncede ifade etmiştim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası hakkında söylenen bir rivayeti. Paşa mirasında belirttiği bir tarihe kadar Halifelik makamının askıya alınmasını, o tarih itibariyle Müslüman devletlerin din adamlarından oluşacak bir heyetle Türkiye vatandaşı ve âlimi olan adaylar arasından seçilecek kişinin Halife olmasını, Halifenin devlet işlerinden ve yönetiminden bağımsız ve ayrı olmasını tavsiye etmiş. Bu doğru ise çok mantıklı.

Bugün dinler arasında en çok sorun, en büyük ikinci orana sahip İslam inancı tarafları arasında ve o coğrafyalarda yaşanıyor. Ölenle, öldürenin tekbir getirerek çatıştığı onlarca savaşa tanık oluyoruz. Oysaki fetva verme yetkisinin, kabul veya ret etme yetkisinin var olduğu bir makam olsa. Halife yanlış dediğinde aynı inanca sahip diğer tarafların susmak zorunda kaldığı bir irade olsa sanırım çok konuda çözüm sağlanabilir. Tabi burada Halifenin ve onun ülkesinin güçlü olması da son derece önemli aksi halde içinde bulunduğumuz cahiliye dönemi ve söz konusu olan çıkarlar sebebiyle kimse dikkate almaz.

Kısacık ömrümüzde ne çok acılar yaşıyor ne çok veballer alıyoruz, mazlumların, sabilerin yaşam hakkını dahi gasp ederek.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.