DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Mesai ve Miras Denklemi

Sesli Dinle

Tarihteki taht kavgaları, toprak kavgaları gibi sayısız savaşın daha minimal versiyonu; ölenin sayesinde ardındaki sevdiklerine hediyesi olacak.

Mesai ve Miras Denklemi
07.11.2022
5.928
A+
A-

Toplum içerisinde düşünce, yaşayış, farkındalık gibi sayısız özellikleriyle, sorumluluk hassasiyetiyle yaşamını sürdüren siz satır dostlarıma selam olsun.

Siz okurlarımın, satır dostlarım ve zaman zaman sırdaşlarım olan kimselerin aksi bir fıtratta olması zaten mümkün değil.

Bu haftanın gündemi son günlerde etkisini arttıran siyasi telaş ve ticari yoğunluk içerisindeki kimseler oldu. Hayatın içerisinde bir birey olarak görüyor, izliyor, içinde bulunduğum iş ve sosyal ortamlarda dinliyorum. Bunca veriyi yalnız kaldığımda sade ve sakin bir zihin ile analiz etmeye gayret ediyorum.

Her bireyin bir hedefi, ideali, hırsı var, yaşam planları ve programları var. Bu son derece güzel bir şey… Fakat bu hedeflere doğru ilerleme mesaisi de son derece önemli.

İster özel sektörde ister kamu kurumlarında makamını korumak veya makam elde etmek için yapılan mesailerdeki hırsı akıllıca bulmuyorum. Benim için ticari anlamda benzeri hırslar ile yapılan mesailer de aynı kefede.

İnsanoğlu azim ile hırs, onur ile gurur arasındaki farkları kaçırabiliyor. Hal böyle olunca da makam için olmadık söylemler, eylemler, üstlerine karşı şirinciklikler, altlarına zulümler yüzlere başka gıyaplarda başka eylemler sarıyor yaşam bütünlüğünü.

Ticari olarak da durum farklı değil, daha fazla kazanmak daha fazla kar etmek, daha fazla ciro yapmak gibi hedefler, maliyet kazanımları adıyla üretimin kalitesini veya üreticiden yapılan alımlarda hakkaniyet çizgisini görmezden gelmeler, satış karlılığı hedefiyle alıcıya yüklenen aşırı maliyetler gibi sayısız hali tetikliyor.

Adeta bir sarmal, birbirine bağlı zincir halkaları misali kağıt üzerinde yükselen rakamlar veya büyüyen makam koltukları ve imkanlar aslında aynı yerde sarmaktan öte bir hal değil. Neticede her bireyin benzer özellikleri sebebiyle yaşam geneline baktığımızda sonuç normal seyrin daha altında oluyor.

Örneğin bu hafta sohbet ettiğim bir kimseye haz alarak bindiğim kişisel aracımın benim için halen 5 bin TL olduğunu söylediğimde kişi şaşırmıştı. Aracıma bakarak 40- 50 bin arası diyerek değer tespiti de yaptı. Ben de daha önce benzer içerikli sohbetten alıntılayarak peki 50 bin üzerine ne kadar eklersem bir araç alabilirim dediğimde karşımdaki kişi uzun süre duraksadı. Cevap vermesini beklemeden devam ettim, “aracım 5 bin TL iken üzerine ufak bir ekleme yaparak daha yüksek model, daha donanımlı araç alabiliyordum. Şimdi mümkün olmadığına göre aracımın 50 bin TL olması benim için kar mı zarar mı?” dediğimde aldığım cevap haklısın aslında oldu…

Yakın tarihlerde 1.000 TL olan konut kiraları şimdilerde çift haneli binliklere dönmüş durumda. Hükümetin kira zam oranını sınırlaması pratikte karşılıksız bir gerçeklikte kaldı. Peki evlerde ne değişti de bu rakamlara değer oldu. Aynı hal satışlar için de geçerli. Hadi satış maliyetlerinin az önce arz ettiğim hal ile artmasını kabul edelim. Ancak örneğin maliyeti 100 TL olan bir şeyin satışının 100 bin TL olması makul mü?

Yani cezai yaptırımları, sıkı denetimleri olmayan bir yığın yaşam gerçekliği içerisinde kriterler kişilerin ahlakına, kültürüne, hakkaniyet ve adalet kabulüne, vicdanına kalıyor. Hal böyle olunca da her birey kendince haklı, kendince doğru, kendince hak sahibi olduğunu düşünerek, inanarak pratikteki yaşam gerçekliğimiz şekilleniyor.

Para için, çıkar için, makam ve menfaat için yaşanan birlikteliklere, yapılan evliliklere ne ad verilirdi? Tanımı siz dostlarıma bırakıyorum. Benim açımdan bakıldığında olgu genelinde değerlendirildiğinde hal cevabı sizde saklı bu tanımdan başka bir şey değil.

Hırslar ile yaptığımız her mesai aslında daha fazla kirlenmemiz, ardımıza ise daha fazla zorlu, kirli bir miras bırakmamız anlamına gelmiyor mu?

Tüm hedeflerimize, hayallerimize ulaştığımızı var sayalım. Araçlarımız, evlerimiz, iş yerlerimiz, makamlarımız, mülklerimiz, matematiğin yetmediği paramız olsun.

Yaşantımızda bir yığın gelişimle birlikte bir yığın kayıp olmuyor mu?

Örneğin araçla gittiğimiz bir uzun yolculukta sayısız köye, kasabaya, beldeye değmiyor muyuz? Yollarda rastlanılan doğal ürünlerin satıldığı ürün gibi temiz insanlardan alış veriş yapmıyor muyuz? Güneşin doğuşunu, batışını, yeşillikleri gibi sayılabilecek onlarca eşsiz güzellikleri görmüyor muyuz?

Peki ya uçak seyahatlerimiz nasıl? Kar ettiğimiz zaman diliminde hayatın içerisinde ki sayısız nimetleri kaçırmıyor muyuz?

Diğer bir açıdan bakıldığında onca edinimlerimiz ne zamana kadar bizde ve bizle olacak? Yaratılışta belirlenen mutlak vaktin doluşuna kadar. Sonra? Bizler tanımlamaları farklı o küçük kutucuklara yani kabre girdiğimizde ardımızda kalacak olan mülklerin tamamının adı bir kelime ile belirtilecek. “MİRAS”… Evet, bir kere geldiğimiz dünyada geçirdiğimiz süre boyunca can hıraş mücadelelerimiz, çalışmalarımız, kazanımlarımız tek bir kelimeyle sevdiklerimize veya tercihimiz olsa da olmasa da yasal hak sahiplerine devir olacak.

Tabii bu devirler sayısız kavgalara, küskünlüklere, savaşlara sebep de olabiliyor. Tarihteki taht kavgaları, toprak kavgaları gibi sayısız savaşın daha minimal versiyonu; ölenin sayesinde ardındaki sevdiklerine hediyesi olacak.

Evlatlar, kardeşler, eşler, anne veya babalar, ortaklar derken sayısı bir hayli fazla olabilen bir minik savaşın mimarı, kaosun kaynağı olacağız belki de.

İşte o yüzden hedeflerimize, ideallerimize, hayallerimize daha geniş anlamlar yükleyerek, daha onurluca eylemler ile yaşamak gerek diye düşünüyorum. Hem kendimize hem ardımıza haksızlık etmemek için.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.