DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Kaybolan Gölgeler Bölüm 2

Sesli Dinle

Gölgemle yanlışlar bile mantıklı görünüyordu o yıllar. Şimdi şimdi, daha yeni, abarttığımı görebiliyorum.

Kaybolan Gölgeler Bölüm 2
11.02.2021
5.598
A+
A-

Gölge Hera ve diğer yavrulardan çok daha fazla büyümüştü. 6 aylık olmasına rağmen büyük bir Alman Çoban köpeği boyutlarındaydı. Başı ve vücudu parlak siyah tüylerle kaplı, ayak patileri koyu kızıl renkteydi. Bir tek koyu kahverengi gözleri kalmıştı o eski tosun yavrudan geriye. Yaramaz paçamı çekiştiren yavru gitmiş yerine sakin bir dev gelmişti.

İlk gece tüm ailemle kaynaştı. Son derece sosyal yapısı ile kendinden korkan insanlara bile nasıl yaklaşacağını iyi biliyordu. Annem köpeklere dokunamaz mesela. İnançları gereği ellemek istemese de çok sever. Daha ilk sabahta Gölgeyi yerde yatarken, annemi de elinde bahçe fırçası ile onu tararken buldum. Dön hadi diğer tarafı da kaşıyayım dedikçe yerini değiştirdi. Hiç çalışma yapmadan geldiği ilk günden itibaren annem bahçeye çıktığında diğer köşeye giderdi. Hiçbir şey karşılıksız değil tabi, annem de tüm uyarılarıma rağmen her gün ona mamasından bile daha çok yiyecek verirdi. Küçük kardeşimi tüm köpekler ayrı severlerdi. Sakin yapısının onları rahatlattığını düşünmüşümdür hep. Gölge onu da bir farklı sevdi. Üstünden aşağı inmez, bir şekilde kendisini gezdirmeye ikna ederdi her seferinde.

Birkaç gün birbirimize uyum sağladıktan sonra hemen hemen her gün eğitim yapmaya başladık. Sabah çok erken kalkıp Gölge ile çalışıyor sonra hızlı bir hazırlık ile bankadaki görevime başlıyordum. Haftada 2-3 gün Gölgeyi de yanıma alıyor yolda onu arkadaşımın çiftliğine ya da itfaiyedeki köpek eğitim merkezine bırakıyordum. Böylece öğlen aralarında da Gölgeyi görebiliyordum ve onunla çalışma imkânım da oluyordu.

Günler, aylar geçtikçe daha da çok bağlandım Gölgeme. Fiziksel olarak üstün görüntüsünün yanında, eğitim zekâsı da çok hızlı ilerliyordu. Olduğu yerde bir insanın boyundan fazla zıplayabilen bir köpeği eğitmek çok zordur. Fazla enerji ve esneklik gerektirir. Gölgede her şey çok kolay ilerliyordu. Bir ya da en fazla iki kere yaptığımız tekrar ile hemen yeni komut ve yönlendirmeyi yakalıyordu. Bakışlarından “hadi yeni bir şey yapalım, hadi benden bir şey iste.” dediğini anlayabiliyordum. Diğer köpeklerle birlikte çalışırken, Gölgenin onları düzeltmeye çalıştığını bile gördüm birçok kez. “Bekle” komutu verilen bir köpeği, duruşunu bozduğu an gidip aynı yere oturttuğunu gördüğümüzde şaşkınlıktan üç dört saniye kala kalmıştık öylece.

Gölgenin de şaşkınlıkları yok muydu? Vardı tabi. Hala inanılmaz oburdu mesela. Yerdeki yiyecekleri almamayı hiçbir zaman öğretemedim örneğin. Görmesi ile yutması arasındaki süre o kadar kısaydı ki, ben uyardığımda çoktan yutulmuş oluyordu. Sonra her sabah sayesinde pırıl pırıl takım elbisemde 2 pati izi ile Bankada işe gidiyordum. Fark edersem şanslıyım. Yolda silebilirim ama fark etmediysem muhtemelen içerideki gülüşmelerden sonra ıslak mendil ararken bulurdum kendimi. Saat 5’te kalkıp iki saat eğitim yaptıktan sonra işe gideceğimi bilir gibi tam hazırlanıp çıkarken yapardı hamlesini her seferinde. Elimde tasmayla çıktıysam sorun yok ama tasma yoksa o patiler kesin bir yerime değerdi. Bir de bahçede yalnız kaldığında geçen yabancıları korkutmaları vardı. Eğer gelen çocuk ya da kadınsa sorun yok, en baştan kendini gösterir yaklaşırlarsa sevdirebilirdi bile kendisini. Ancak olur da üniformalı ya da biraz yıkık dökük bir kıyafet ile geçiyorsanız önünden, işte o zaman vay halinize. Önce kulübesi ve bahçe telleri arasına saklanırdı, tam önüne gelene kadar hiç ses çıkarmadan beklerdi. Tam da önüne geldiğiniz an ise bir kurt sesi ve ataklığı ile üzerinize gelirdi. Yan bahçeye atlayan seyyar satıcılar, mektuplarını atıp kaçan Postacılar… Hepsinden bu vesile ile tekrar özür dileriz.

Akşam olup eve döndüğüm an benim de, Gölgenin de günün en sevdiğimiz anıydı. O koca devin sevinmesini, heyecandan ne yapacağını şaşırdığı zamanları görmenizi isterdim. Takım elbisem ertesi güne giyilemeyecek hale gelene kadar kucaklaştıktan sonra bir iki dakikada üzerimi değiştirip dışarıda alırdım soluğu. Tüm mahalleli de tanımıştı Gölgeyi. Her birine selam vererek, çocuklara ve isteyenlere Gölgeyi sevdirerek yakınımızdaki büyükçe parkta olurduk. Eğitimler, oyunlar derken dinlenmesi bile ayrı keyifti. Bankta oturur, uzaktan sessizce Batıkent’i seyrederdik. Kar ya da yağmur, hiçbir hava koşulu umurumuzda olmazdı o günlerde. Her gecemiz dışardaydı. Hafta sonları kış ise Kızılcahamam’da, yaz ise İzmit Yuvacık’taydık Gölge ile. Varsa diğer köpekler için eğitim, yoksa bizim için huzur ve eğlence.

Sabahları Gölgeyi bırakıp çıkmak daha zor olmaya başlamıştı. Her gün; “Gölgeyi bırakıp gitmek zorunda olmadığım bir işim olsa keşke.” Diye dua eder olmuştum. Bankada bana tahsis edilen binek araç yerine, satış personelinin kullandığı küçük ticari aracı alıyordum artık. Böylece neredeyse her gün Gölge de benimle birlikte gelebilir olmuştu. Bankada bile tanınıyordu Gölge. Zaman zaman getirirdim dış bahçeye. Tadı kaçmıştı farkındayım. “Bankada köpeğin ne işi var?” Dediğinizi duyar gibi oldum. Gölgemle yanlışlar bile mantıklı görünüyordu o yıllar. Şimdi şimdi, daha yeni, abarttığımı görebiliyorum. Araç kullanımı, köpekler derken Üst yöneticilerim de huzursuzlanmaya başlamışlardı. Onca yıl bankada verilen emek, mücadeleler, kariyer… hiçbiri umurumda değildi. Her gün keşke derdim içimden, keşke hep yanımda olabilse.

Haftaya diğer bölümde Gölgem ile son hikayemiz size anlatmak isterim. Gölgeleriniz hiç kaybolmasın…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.