DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

HASAN MEVSUF

Sesli Dinle

Öğretmenler günün kutlu olsun Hasan Hocam, Babalar günün kutlu olsun Didar’ın babası. Çanakkale Zaferin Kutlu olsun Komutanım.

24.03.2021
15.749
A+
A-

Yazılarımız haftanın belli günleri yayınlandığı için bazı önemli günlere tam zamanında denk gelemiyoruz malum. Bazı günleri ise pas geçtiğimiz düşünülüyor. “Senin gibi tarih meraklısı birisi nasıl olurda 18 Mart’ı es geçer?” Demişti kıymetli bir okuyucumuz. “Önemli günlerle, yayın akışımız bazen uyuşmuyor, haftaya yayınlanacak yazımızı tavsiye ederim.” Demiştim. Bu haftaki konumuz ise yine adı unutulmuş kahramanlardan birisi. Adı unutulmuş kahramanları yazma sebebimiz ise; daha önce yaşayanları ve yaşananları, bizden sonraki kuşaklara da aktarabilmek ve tanıtabilmektir. Yani geçmişle gelecek arasında bir köprü oluşturabilmeyi arzu ediyoruz.

Bu günkü kahramanı tanıtmadan önce bir tanımlama yapalım.

Tabya; kelime anlamı olarak, savunulmak üzere silahlandırılmış bölge, alan demektedir. Rumeli ve Anadolu yakasında olmak üzere Çanakkale Boğazı’nın birçok yerinde tabyalar bulunuyordu.

Bu tabyalardan bazıları;

HAMİDİYE TABYASI

1892 Yılında Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırılan, Çimenlik ve Dardanos Tabyaları arasındadır. 10 adet cephanelik ve bunların arasında yarım dairesel pozisyonda konumlandırılmış toplar vardı.

MECİDİYE TABYASI

Hamidiye tabyalarının 300 metre kadar İlerisindedir. Sultan Abdülmecid tarafından kale olarak inşa ettirilmiş ve Sultan II. Abdülhamid tarafından tabyaya dönüştürülmüştür. Tabyada 8 adet cephane, 6 top yeri vardır. Seyit Onbaşı’nın görev yaptığı ve 16 Türk askerinin şehit olduğu tabya da burasıdır. Bu tabya 1969 yılında Mecidiye Şehitliği olarak değiştirilmiştir ve şehitlikteki anıtta; Ispartalı Ali Çavuş, İvrindili İsmail oğlu Mehmet, Mustafa oğlu Süleyman ve 13 arkadaşı burada yatar yazmaktadır.

ERTUĞRUL TABYASI

Seddülbahir köyünün batısında bulunan ve Çanakkale Boğazı’nın girişini koruyan tabyalardan birisi olan Ertuğrul Tabyası, Gözcü Baba Tepe’si üzerinde denize dönük olarak inşa edilmiştir. II. Abdülhamid döneminde yaptırılmıştır. İnşa Kitabesi, muharebeler sırasında sökülmüş olup bugün kayıptır. Tabya 3 cephane ve aralarında bulunan 2 adet top platformundan oluşmuştur. 2 adet uzun namlulu Krupp marka top ile donatılmıştır. Çanakkale Deniz Savaşı’nda bu tabyada görevli Türk topçu birliği yaptığı atışlarla İngiliz Agamemnon zırhlısına 7 isabet sağlamıştır. Toplardan sadece birisine ait parçalar, bugün tabyadaki yerinde bulunmaktır. Karargâh binasının bugünkü Yahya Çavuş Şehitliği’nin bulunduğu bölgede olduğu düşünülmektedir. Tabya, 19-25 Şubat 1915 tarihlerinde yoğun bombardımana tutularak 18 Mart 1915 Deniz Muharebesi öncesi etkisiz hale getirilmiştir. Yahya Çavuş ve arkadaşlarının bulunduğu tabyadır.

MESUDİYE TABYASI

Baykuş Tepe olarak bilinen yerdedir. Deniz Binbaşı Hasan Bey komutasında 3 subay, 81 erbaş ve erden oluşan bu tabyadan atılan toplar Irresistible kruvazörü ve Ocean gemisinin tamamen devre dışı kalmalarını sağlamıştır.

Ve gelelim asıl anlatmak istediğimiz kahramanların başrol olduğu tabyaya;

DARDANOS (HASAN MEVSUF) TABYASI

Çanakkale-İzmir yolunun 9. Kilometresinde, Antik Truva kenti kalıntılarının olduğu Dardanos’tadır. Çanakkale Savaşları’nda burayı savunan Tabya Komutanı Kilitbahirli Üsteğmen Hasan Hulusi ve gözetleme subayı Trablusgarplı Teğmen Mehmed Mevsuf ve beraberlerindeki erler burada şehit düştükleri için bu tabyaya Hasan-Mevsuf Tabyası adı verilmiştir. Agamemnon zırhlısına isabet eden 12 toptan üçü ile Queen Elizabeth zırhlısına isabet eden topların da üç tanesi bu tabyadan atılmıştır.

Bu tabyaların bilgilerine Turizm ve Kültür Bakanlığı sitesinden kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Asıl tarihin tozlu sayfalarında kalan bilginin gelin beraber tozlarını flashback yaparak temizleyelim.

Bazı rivayetlere göre milattan önce 500 yılında, bazı rivayetlere göre 1000 ya da 1200 yıllarında gerçekleştiğine inanılan Truva Savaş’ında Akaların kralının adı Agamemnon’du. O Agamemnon bütün gücünü kuvvetini toplayarak şimdiki Çanakkale’de yerleşmiş olan Truva’ya savaş açmıştı. 1915 yılında ise sanki tarihe atıf yaparcasına, sanki kesin galip olacakmışlarcasına yine Çanakkale’ye saldırıda bulunan gemilerinin birisinin adına Agamemnon adını vermişti itilaf devletleri. Unuttukları bir şey vardı, şimdiki Çanakkale’nin savunucuları, geçmişteki Truvalılara hiç benzemiyordu. Şimdiki müdafilerin ataları Hz. Peygamber müjdesi almıştı.

Tekrar dönelim 1915’e. Mart başlarında düşman kuvvetleri topyekûn taarruz halindeydi. Hesabı tutulana göre günde tam 4000 adet top mermisi patlıyordu vatan evlatlarının üstünde. Dakikada 3 top mermisinden, yirmi saniyede bir toptan bahsediyoruz. Çatapattan bahsetmiyoruz, mevzu bahis gök gürültüsü çıkaran topların ta kendileridir. 19 saniyede fırsat bulursa vatan evladı boş geçmiyordu. 19 saniyede bir Agamemnon’a patlatıyordu aslanlar bir İrrisistible’a. Seyit Onbaşı’nın Ocean Zırhlısını 245 kiloluk mermi ile denizin dibine gömmesi için 19 saniyesi vardı. Yahya Çavuşun tarih yazmasına yetmişti 19 saniye.

O hengâme, o patlama deryası, o gürültü yağmuru arasında Dardanos Tabyası komutanı Üsteğmen Hasan Hulusi tabyayı yönetirken, Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Paşa’dan bir telgraf alır. Telgrafta kızının doğduğunu, eşinin yanına gidip kızını görmesini ve isim koyup gelmesi emrini verir. Hasan Hulusi hemen şöyle bir cevap gönderir. “Vatan Mukaddes, karşımızda deniz üstünde deniz kadar düşman varken hiçbir yere ayrılamam. Eşim de uygun görürse kızımızın adı Didar olsun.” Der. Mesajı iletir iletmez telgrafhaneye bir bomba düşer. Hasan Hulusi ile Mehmet Mevsuf ve yanlarında 3 er o an hakkın rahmetine kavuşur. Albay Cevat Paşa mesajı alır almaz bağlantının kesildiğini öğrenince kendisi tabyaya gider. Bakar ki patlayan bomba toprakları da savurmuş ortalığı yerle bir etmiş, şehitlerin üstüne örtü olmuş. Hemen o kısacık anda Şehitlerin yerine hemen yeni bir takım gelir çünkü savaş devam etmektedir.

Bu Dardanos Tabyasının ismini savaş bittikten sonra Albay Cevat Paşa, Hasan Mevsuf olarak değiştirilmesini ister. Çünkü Hasan Hulusi, sivil hayatta öğretmendir sonra askere gelir. Teğmen olduktan sonra, okulda ders verdiği öğrencileri tevafuken yanlarına asker olarak gelir. Sivilde ders anlattığı talebelere, birde orada nasıl savunulacağını öğretir. İşte bu öğretmen ve yanlarındaki öğrencileri 4000 patlayan topun altında, yüzen kalelere meydan okuyarak düşmanı oradan geçirmezler. Çanakkale’nin geçilmemesinde herkesin emeği varken bu öğretmen ve öğrencilerinin daha çok emeği vardır.

Bir yanda çocuğunun olduğuna sevinmeye fırsatı olmamış, kızının kokusunu dahi içine çekememiş 29 yaşında gencecik Kilitbahirli Üsteğmen Hasan Hulusi. Diğer yanda Trablusgarplı 21 yaşında vatan toprağı dışında hiç kimsesi olmayan Mehmet Mevsuf.

Ne diyeyim;

Hangi şehidimizi anmaya yetecek zaman,

Ya da helallik istemeye olacak yüzümüz.

Hercümerç halimiz düşman yine biaman,

Çıkmazken sesimiz, yaşarmazken gözümüz.

Ne diyelim;

Öğretmenler günün kutlu olsun Hasan Hocam, Babalar günün kutlu olsun Didar’ın babası. Çanakkale Zaferin Kutlu olsun Komutanım.

Selametle.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.