DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Günahkar Hoyratlığı

Sesli Dinle

Biz yayıncılığımızı, gazeteciliğimizi günahkâr hoyratlığında değil, Nebi öğretilerine yakışır ahlakla, sorumlulukla, edeble yapalım…

Günahkar Hoyratlığı
31.01.2022
6.992
A+
A-

Değerli vaktinden ayırarak satırlarımda bana eşlik eden siz güzel insanlara selam olsun.

İnsanoğlunun atası olarak kabul edilen Hz. Adem bir yasağı çiğnemesi sebebiyle cezalandırılmış ve Cennet’ten kovulmuş. Dünyanın yaratılışı ile de Hz. Adem ve eşi Hz. Havva dünyada yaşamaya başlamış. Evlatlarından biri dünya üzerindeki ilk suçlu olma ayrıcalığını taşıyor. Kardeşin kardeşi öldürme olayı, malumunuz…

Yani insanoğlu özünde hata yapmaya, suç işlemeye meyilli olarak yaratılmış canlıdır. Hal böyle olunca Yaratıcı, zaman zaman peygamberler göndererek insanlığa söz, tavsiye, talimat gibi kelamlarını tekraren iletmiş, bir nevi kullarına torpil yapmıştır.

İnsanoğlu ise onca uyarıya, yaşanmışlıklara, bilgiye, tecrübeye rağmen farklı birçok nedenle suç işlemekten kaçınmıyor. Bir dostumun dünya savaşlarını, “Birincisi çok tuttuğu için ikincisi yaşandı” sözleriyle özetlemesi, sanırım örnek olarak verilebilir.

Nefislerimizin yalnız bırakmadığı bizler her daim, her konuda haklı olmak, her zaman kazançlı çıkmak gibi bir reflekse sahibiz. Bu mantıkla kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri karşımızdakine yapmaktan çekinmiyoruz.

Son kutsal kitap olan Kuran-ı Kerim’de Hz. Muhammed Nebi ve Resul olarak anılıyor. Sözlükte Resul; Yaratıcı’nın seçtiği kişi; söz ve kelamlarını ilettiği kimse,  vahiy alan kişi, Nebi; aldığı vahiyi yani bilgiyi yayan, duyuran anlamını taşıyor.

Biz; esas konumuz olan insanoğlunun gerçekliklerine dönelim.

Beni tanıyanların bileceği üzere “Ne işle meşgulsün?” sorusuna “Günah ile” diyerek cevap veriyorum. Malumunuz gıybet, iftira ve dedikodu en büyük günahlardan. Gazeteciliği bu hal ile tanımlayan bir meslek büyüğümden duyduğum ve mizahen hoşuma giden bu tarifle, muhatabımla muhabbete girmiş oluyoruz. Gazeteci Banu Avar’a “güvenilen medya organları hangileridir?” veya “kimi takip etmeli?” diye sorulduğunda verdiği cevap “Hiçbir medya organı tarafsız değildir” oluyor. Genel itibariyle haklı.

Örneğin bir televizyon kanalının yüzlerce farklı kalemde gideri bulunmaktadır. Geliri ise birkaç kalemle sınırlıdır. Her ay milyonlar harcayan bu işletmenin, gelir açısından yetersiz kalacağı kesin olmakla birlikte kazancı olacağı da belirsizdir.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de basın kuruluşları gelirlerinin dışında desteklenerek finanse edilmektedir. Hal böyle olunca “parayı verenin düdüğü çalması”na şaşırmak gülünç olur.

İnternet dünyasında, yayıncılığın maliyet konusunda daha avantajlı olması sebebiyle gerçek anlamda tarafsız, bağımsız, özgür yayın kuruluşları ve yayıncılar da mevcuttur.

Gerçeklerimizden uzak, anlamsız, faydasız onlarca konu; varlığıyla gündemimizi ve zihinlerimizi meşgul ediyor. Bu durum planlı, programlı, kasıtlı mıdır bilemiyorum. Kimilerine göre özel bir strateji. Fakat değerlerimiz adına ciddi kayıp basamaklarını oluşturduğu bir gerçek.

Gözaltına alınması tartışmalara neden olan Sedef Kabaş dik durmak mı istedi, yoksa kasıtlı olarak farklı niyetlerle mi ellerini arkasında bağladı? Bu soruların cevapları kendisinin kalbinde gizli. Ancak Sezen Aksu’nun yıllanmış şarkısına yapılan yorumlar gibi gündemi doyasıya meşgul etti.

Öngörülen, mevsim normallerinde yaşanan yağışlar sebebiyle kitlenen veya kapanan yollar gündemimizde yerini aldı. Belediyeler mi yetersiz veya ihmalkârdı, hükümet mi sorumluydu, kim nerede ne yedi? Derken gerçek gündem kaynadı gitti. Belki vatandaş olarak ihmallerimizin de katkılarıyla yaşanan mağduriyetler konuşulması gerekirken bizler nelerle meşgul olduk.

Tüm bunlar yaşanırken gerçek gündemlerimizden fazlasıyla uzaklaşmıştık. Elektrik kesintileri, sanayide duraksayan üretimler, ekonomi, işsizlik, krizler, faiz, enflasyon, yabancı yatırımcılar, covid gibi sayısız konu gündemde hak ettiği yeri alamadı.

Son günlerde özellikle gece geç saatlerde yayınlanan atama kararları gündem oluyor. Atanan isimler kimi taraflarca sevinçle kimi taraflarca da hüzünle karşılanıyor. Bürokrat atamaları genelde satır aralarında kaybolup gidiyor.

Azlini isteyen son isim Adalet Bakanı Abdülhamit Gül oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi istifası kabul edilmeyen isimlerden olamayan Gül’ün yerine; tanınan, bilinen bir isim Bekir Bozdağ getirildi.

Kimileri bu durumu; Süleyman Soylu ile sorun yaşayan isimlerin kabinede yeri yok şeklinde değerlendirse de, bir zamanlar Cemil Çiçek ve Hüseyin Çelik arasındaki yaşanan gerginlikte “çelik çiçeği keser” gibi yorumlara rağmen aksi yaşanmıştı hasılı bu konuda da net bir şey söylemek mümkün değil. Zira siyasette hiçbir şey sanıldığı, görüldüğü veya söylendiği gibi olmayabiliyor.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın son Katar gezisi dönüşünde Bülent Arınç ile baş başa iki saate yakın görüşmesi, Sayın Arınç’ın göreve getirileceği düşüncelerine neden olmuştu. Hatta görüştüğüm bazı dostlarım Arınç’ın Adalet Bakanlığı’na getirileceğine kesin gözüyle bakmaktaydı.

Ben de bu olasılığı mümkün görmüştüm. Sayın Arınç’ın damadı Ekrem Yeter, Fetö üyeliği sebebiyle yargılandığı mahkemece berat etmişti. Oğlu Ahmet Mücahit Arınç, AK Parti Disiplin kurulunda ve yönetiminde yer alan bir milletvekiliydi.

Önümüzde seçim var. İktidar olmak isteyen taraflar oy hesabı yaparak olası toplu kitlelere ulaşmak istiyor. Darbe teşebbüsü, terör örgütü üyeliği sebebiyle yargılanan ve tutuklanan çok sayıda kişi cezalarını tamamlayarak tahliye oluyor, seçmen vasfını kazanıyor. Onlarında KHK’lılar, EYT’liler, cemiyetler, cemaatler, tarikatlar gibi önemli kitlesel bir seçmen nüfusu var. Seçim üstü hesapları ince tutmak, yumuşak söylemler ile sıcak mesajlar vermek son derece olağan bir gerçeklik.

Biz yayıncılığımızı, gazeteciliğimizi günahkâr hoyratlığında değil, Nebi öğretilerine yakışır ahlakla, sorumlulukla, edeple yapalım…

Görevleri başındaki tüm vatan evlatlarına başarılar dileyerek, görev yapmış olanlara da teşekkür edelim. En başta dediğimiz gibi insanoğlu beşer,  şaşar…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.