DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Dijital Meczup

Sesli Dinle

Dijital Toplum ve Dijital Toplum Bilimi gibi disiplinler olur mu? Hadi dijital edep fazla oryantalist olur diyelim de “Dijital Toplum Mühendisi” gibi bir meslek çok afili olurdu.

Dijital Meczup
19.05.2021
5.046
A+
A-

Yirmi yıldan fazla oluyor, birisinin tavsiyesi ile yabancı dili iyi olan bir bölüm tercih etmiştim üniversitede. Dün gibi hatırlarım ailemin kayıt ücreti ve diğer masraflar için verdiği para hayli hayli yetiyor hatta üç dört ayda gezmemi tozmamı bile karşılıyordu. Fakülte kaydını bitirdikten sonra hazırlığa kayıt olmaya gittik yeni tanıştığımız arkadaşlarla. Her yerde sıra var kampüste araç yok servis yetmiyor yürüyerek gidiyoruz. Kaydımızı yaptırdık işlemler bittikten sonra görevli; “Koridorun sonunda kitaplarınızı alın, kitap alındı evraklarınızı getirdikten sonra sınıf kayıt işlemlerinizi bitireceğiz.”  Diyerek yüzümüze bakmadan arka tarafta bir yeri işaret etti.

Kitapları alıp bitirelim şu işi diye koridorun sonuna gitmiştik. Görevli kitapları hazırlayıp bir fiyat çekti o zamanki asgari ücretin dört katı, bizde masum Anadolu çocukları kitapları kayıt masraflarına dahil sanıyoruz. Arkadaşla ağzımız açık kaldı. Şu an ki asgari ücrete göre kıyaslarsak işin içinden çıkamayız. “Hocam benimki şimdilik dursun parayı denkleştirip geleyim.” Dedim. Günlerden cumaydı kayıtlar pazartesi bitiyordu. O zamanlar bankacılık bu kadar iyi değil, babadan istesek gönderdir de internet bankacılığı filan hak getire, cep telefonu desen herkeste yok. Üç dört ay geze geze okurum derken bizim hesap eksi bakiye verdi. “Bakalım Allah büyük.” Diye yurda döndüm.  Babama kitaplar şu kadar tutuyor demek de içimden gelmedi zaten.

Yeni tanış arkadaşlarla futbol, hava, su konuşurken aklımda parayı nasıl denkleştireceğim sorusu dolanıp duruyor. Pazar günü şehirde büyük bir pazarın kurulacağını öğrenince gidelim gezelim dedik. Baba hesabı daha Ağustos çıkmamış hava 50 derece, değil Pazar gezmesi yapmak nefes almak yorucu geliyor. Şehrin tek pazarı, pazar değil mübarek panayır. Mahşeri kalabalık her yerde bağırtı, sıcak derken ortalık yapış yapış. O an fark ettim ki pazarda gezenler de pazarcılar da susuzluktan kırılıyor çünkü şehir şebekesinde sıkıntı vardı, sular planlı veriliyordu. O an kafamda şimşekler çaktı. Hemen en uygun maliyetiyle iki tane termos temin ettim. Pazarın girişindeki kasaptan da buz aldım. Şehir meydanında çeşmeden termosları da doldurup akşama kadar “Su soğuk su, buz gibi soğuk su.” Diye bağıra bağıra su satarak kitap masrafını çıkarmıştım. “Su para ile satılır mı?” Diye düşünmemiştim dahi. İhtiyaç vardı, tespit ettim ve sattım.

O olay tamamen doğaçlama olmuştu, yatırımcı ya da müteşebbis olmadığım için günü kurtarmıştım. Birkaç sene sonra pazarlama dersi hocamız benim bölümüm dışında web orjinli dersler aldığımı duyunca, “İnternetten satış geleceğin işi olacak. Yapabiliyorsan böyle şeylerle uğraş.” Demişti. İnternetten satış mı olurmuş? Diyerek inovatif düşünememiştim. Aslında kendime yüklenmiyorum. Çevremizde bunun gibi hikayeler çok fazla. Bazı şeylerin kabuk değiştirdiğini o zaman anlayamıyormuşuz. İçecek suya para vermek gibi satışın artık internetten olması gibi ki bunlar büyük değişim denizinde bir kum tanesi sayılır. Nelerin daha da değişeceğini merak eder olduk. “Ayak uydurabilir miyiz?” Diye soramıyorum nedense. Bu hissiyatımız meraktan öteye geçmiyor. Geçen hafta NFT örneği ile dijital sanat ve kripto sanat konusunun etrafında dolanmıştık. “Reel sanattan, dijital sanata geçiş olabilir mi?” Sorusunun cevabını bulmuş olduk.

Dijital Sanat, Dijital Para, Dijital Eğitim, Siber Güvenlik, Siber Suçlar, Siber Ordular artık çok sık duyduğumuz şeyler ve bunlar artık yenilik değiller. Yukarıda dediğim gibi olaylar o kadar çok çabuk gelişiyor ki kaç gündür kafamı kemiren soruyu buraya bırakmak istiyorum. Dijital Ahlak, Dijital Toplum, Dijital Edep gibi şeylerle de karşılaşır mıyız? Dijital Ahlak derken adabı muaşeret kurallarını internette arama yapmaktan bahsetmiyorum, dijital dünyanın içindeki ahlaktan bahsediyorum. İyice bireyselleşiyoruz eğitimi bile evden yapıyoruz. Tek zoraki sosyalleştiğimiz etkinlik okula gitmekti. Onun da ortadan kalkması ile arttırılmış gerçekli gözlüklerimizle sanal bir dünyaya giriş yapsak mesela. Kripto paraların reel olmayan varlıkları gibi o dijital dünyada bir ahlaktan söz edebilecek miyiz? Ya da ahlak kelimesini içi boşaltılmış olur da dijital bir ahlaksızlık mı olur?

Bu haftaki yazı biraz felsefik oldu farkındayım ama sanatın dijitali dahi olur mu demeden milyar dolarlık pazara ulaştı. Dijital Toplum ve Dijital Toplum Bilimi gibi disiplinler olur mu? Hadi dijital edep fazla oryantalist olur diyelim de “Dijital Toplum Mühendisi” gibi bir meslek çok afili olurdu.

Acaba beş on yıl sonra sınırları, protokolleri ve işleyişi iyice belirlenmiş olan bir dijital dünyanın içinde, arttırılmış gerçeklikli gözlüklerimizle sanal gezintimizi ya da alışverişimizi yaparken, dijital bir AVM’nin önünde elinde broşürleri olan karakterin birisi çıkıp da kendisini “Ben dijital peygamberim.” Diye tanıtır mı? O zaman o karaktere dijital meczup der güler geçer miyiz? Ne dersiniz?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.