DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bozulamayan Dostluklar

Sesli Dinle

Hiç konuşmadan anlardı sözlerimi. “Gölge kim?” Diye sorduğunuzu düşünüyorum. Haftaya koskoca bir gün anlatırım Gölge’nin kimliğini ve hayatımdaki yerini. Bir paragraf ile kalmak yakışmaz benim güzel öğretmenime.

Bozulamayan Dostluklar
28.01.2021
10.300
A+
A-

1984 yaz ayı, okulların kapanmasına yakın zamanlar. İçimde eve koşup saatlerce bisiklete binme telaşı var. İlker çoktan evdedir. Ben geç çıkıyorum okuldan. Yolu bilsem, inip koşmak istiyorum servisten. Yani o kadar ki sabırsızım. Önlüğümün yakası cebimde, kan ter içinde girebildiğimi hatırlıyorum eve. Annem kopan yaka ilmeğine kızıyor. Umurumda mı? “Üstünü giy.” Diyor. Cevap hazır “hava sıcak, önlüğümü çıkardım ya!”. Yeni öğrenmiştim 2 tekerlekli bisikleti sürmeyi. O yüzden aslında telaşım. İlker daha evvel öğrendi, benden tecrübeli ama olsun benim de bisikletim yeni. Bissan BMX, kırmızı, parıl parıl . Zar zor attım kendimi apartmanın deposuna ki bir de ne göreyim? Lastik inmiş, bisiklet jant üstünde. Ağladım ağlayacağım, bisikletin lastiğinin patladığını bile ilk kez öğrendim, o derece zor bir durumdayım yani. “Baban hafta sonu yaptıracak.” Sözünü duyduğumda sinirden ağlayamadım bile.

O gün hava kararana kadar içten içe ağlayarak seyrettim İlker’i. Her turunda “İlker” diyecek oldum, diyemedim. Hiç hadi gel demedi o da. Ben benim bisikletimi binmesi için çok vermiştim yeni diye ama o gün benim Bissan yoktu İlker hiç “gel” demedi.

Hatırlayabildiğim ilk kırgınlığımdı o küçük yüreğimde, bildiğim tek dostuma. Sonra hepimize olduğu gibi, ardı arkası gelmedi. Koca adam olurken azalsa da halen dostlarım var korkmayın. Sadece kırgınlıklar bitmedi. Yaş aldıkça sevgiyi, dostluğu, affetmeyi, sabretmeyi öğreniyor insan. Şimdi hiç kopmayan dostlarım var mesela. Hiç kırmıyorlar da beni. Kırmazlar da kopmazlar da biliyorum. “Olur olur” dediğinizi duyar gibiyim. Demeyin, bozulmaz biliyorum. Neden mi? Öğretmenim iyi benim.

Sadede gelmek gerekirse köpeklerim öğretmenimdi benim. Bir köpeğin ne kadar affedici olabileceğini öğrenmek isterseniz açıklayıcı tek kelime var derim, “sonsuz”. Sizin kızmalarınız, cezalandırmalarınız, unutup ihmal etmeleriniz ne kadar çok olursa olsun o sizi hep affeder mesela. Her eve dönüşünüzde heyecanlanır, her evden çıkışınızda sizinle gelmek ister. Hiç düşündünüz mü? Köpeklere kötü davranan, döven, söven o kötü insanları bile sevecek, affedecek kadar kocamandır yürekleri. Bize olsa son hızla uzaklaşacağımız kötülükleri dahi affedebilir tüm köpekler.

Düşünün ki bir ormanda kardeşiniz ile yürüyüş yapıyorsunuz. Kardeş ya bu, dosttan da öte. Yürürken ıssız ormanda bir ayı çıkıyor önünüze. Hepimiz bir yana kaçarız farkında olmadan. İşte yetişkin hiçbir köpek kaçmaz o anda. Aslında zeki hayvanlardır köpekler. Gücünün yetmeyeceğini bilir ayıya. Tek başına olsa kokusunu alınca bile kaçacakken siz yanında olduğunuzda kaçmaz asla. Birdenbire bir güç mü gelir köpeğe? Asla! Sizden mi cesaret alır? Çoğumuz kaçtı bile! Ona ölümü göze aldıran tek bir amacı vardır o an, size kaçacak zamanı yaratmak. Mutlaka duymuşsunuzdur küçük ırk bir köpeğin bir insanı kurtarmak için büyük bir köpeğe saldırışını. Bunu yapabilen, anneler hariç, tek canlıdır köpekler. Size ölümüne sadık olmayı öğretirler. “Ayıdan ben de korurdum kardeşimi.” Dediğinizi duyuyorum. Mutlaka o derece cesurlar vardır aramızda, sözüm meclisten dışarı o yüzden. Gene de “Ateistlik uçak sarsılana kadardır.” sözünü düşünmeden edemiyorum.

Bir köpeğin tek isteği sizinle birlikte olmaktır. Zaman zaman sorunlar bile bu sebeple çıkar. Yalnız kalınca havlamalar, sizi gördüğü an çılgınca sallanan o kuyruk ve heyecanla kaçırılan birkaç damla idrar. İnsan sürekli bir arada kalınca arkadaşından bile uzaklaşmak ister oysa ki. Sizin kıyafetinize, saçınıza bakmaz mesela. Sosyal statünüz de önemli değildir. Fakir olsanız, az yemek verseniz de sadece sizinle olmak ister. Duş almanız, temiz olmanız bile umurunda değildir. Gene de sokulur dibinize dibinize. Her şartta sevmeyi öğretir.

Ben hep kişilerin isimlerini unuturum. 7 Banka, 63 ilde çalışıp, binlerce banka müşterisinden sonra meslek hastalığı kabul edelim bu durumu. Adını hatırlayamadıklarım kırılmasın. Köpekler ne isminizi, ne sizi unutur. Ne yıllar unutturur sizi, ne dolaştığı şehirler.

Hiç unutmam; işten üzgün döndüğüm günlerde, annemin fark edemediği üzüntümü, Gölge anlar sessizce sokulurdu yanıma. Her zaman yaptığı onca çılgınlığın aksine, dingin duruşu ile sorun çıkartmadan destek olmaya çalışırdı. Benimle mutlu, benimle heyecanlı, benimle üzgün olurdu her zaman. Hiç konuşmadan anlardı sözlerimi. “Gölge kim?” Diye sorduğunuzu düşünüyorum. Haftaya koskoca bir gün anlatırım Gölge’nin kimliğini ve hayatımdaki yerini. Bir paragraf ile kalmak yakışmaz benim güzel öğretmenime.

İlker’e gelince yıllar geçse de hala benimle. Tabi onca yıllık dostluk, bir bisikletle bitmeyecekti herhalde. Hala bisikletini bir tur vermese de…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.