DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bir Garip Döngü

Sesli Dinle

Hukuk, adalet işleyişinin yanı sıra ahlak anlayışının da sorgulanmasına neden olunduğu bir haftayı gündem adı altında izlemenin sıkılmışlığını yaşayanlar listesinde yer alıyorum.

Bir Garip Döngü
29.08.2022
5.918
A+
A-

Selam olsun siz satır dostlarıma. Dilerim satırlarıma göz atarken veya seslendirdiğim hali dinlerken alaycı olmayan tebessümlerinize başrol olurum. Dizi oyuncusundan, film oyuncusuna, şarkıcısından, türkücüsüne sahne alan güncel çoğu kimseyi tanımıyor, ismini bilmiyor olmak bana göre normal.

Canım ülkemin güzel insanları gündemciklerle meşgul olma önceliğinden vazgeçemeyecek. Nasıl vazgeçilsin ki? Gündemler genel hatlarıyla konu başlangıcından sonuna kadar anlamsız, kazanımsız komedilerle dolduruluyor. İşin ilginci bunu yapanlar işin ehilleri yani komedyenler değil.

Kullanması kolay, gerçek anlamda hak etmesi zor “Sanatçı” tanımının bir hayli uzağında olduğunu sandığım bir kimse sanırım şarkıcı denilebilir bir sözü ile onlarca hatanın başlangıcı oldu.

Haddi aşan mı desek, kasıt mı arasak, art niyet mi desek bilemeyeceğim bir şekilde söylenmiş bir cümlelik söz.

Biraz düşündüğümüzde temelde tüketim anlamına gelen popüler olma veya popülariteyi arttırma gayretiyle yapılan ne çok şey var diyebiliriz. Özellikle içinde bulunduğumuz bence çelişik, genel ifade ile gelişen dünyada kim olursanız olun, ne yaparsanız yapın edinimlerinizi muhafaza etmek, edinmekten çok daha zor.

Hani derler ya “zirveye çıkmak değil, zirvede kalabilmek önemli” diye. Aynen o misal bir sorun işte. Bu arada zirveye nasıl çıkıldığı konusuna girmeye gerek görmüyorum.

Özellikle “beni sizler var ettiniz, alkışlarla yaşıyorum” diyen söz sahiplerinin donanımlarının onda birine sahip olamayan günümüz sahne meşguliyetçileri için bu hali canlı tutabilmek bir ölüm kalım savaşı. Bundan birkaç yıl önce ismini duysanız yok artık diyeceğiniz yılların sanatçısı sektörünün biraz dışında kaldığında istirahatgahına çekilerek anılarıyla mutlu olarak tecrübe ve birikimlerini yeni nesile aktarmak, ailesiyle vakit geçirmek yerine ünlü bir yapımcının önünde dizlerinin üzerine oturarak yapımcıya yalvararak bana bir rol ver, unutulmak istemiyorum, alkışlanmayı özledim, sahneleri, ekranları özledim diyerek yalvarmıştı. Benim gibi bu duruma tanık olanlar, halen hatırladıkça biraz acılı, biraz tebessümlü şok duygusunu tekraren yaşıyor.

Yolda görsem tanımam diyebileceğim bir şarkıcının sözleri ülkemizdeki kemikleşmiş cehaleti, toplumsal ihtiyacımız olan saygı ve anlayış ahlakının yoksunluğunu, farklı görüş ve taraflara nefret içgüdüsünü ortaya sermiş, ona karşı verilen tepkiler de aynı olguların yanısıra üzerine birçok eksikliğin dile getirilmesine kaynak olmuş durumda.

Hukuk, adalet işleyişinin yanı sıra ahlak anlayışının da sorgulanmasına neden olunduğu bir haftayı gündem adı altında izlemenin sıkılmışlığını yaşayanlar listesinde yer alıyorum.

İşin ilginci devleti yönetmeye talip olanlar ya da öyleymiş gibi olanlar eleştirilerinde bu kişinin kılık kıyafetinden yola çıkmayı tercih etmişler veya günah keçisi danışmanlar öyle yönlendirmişler. Malum siyasilerin sosyal hesaplarını danışmanlar yönetiyor.

Ahlak kavramını kılık, kıyafet veya bedenlerde hapis etmenin bedelini özelinden, resmisine tüm iş dünyasında ve işlerde yaşıyor, görüyoruz. Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet gibi tüm hak dinlerin toplumsal yaşam kuralları içerisinde belirttiği kılık kıyafet kriterlerinin hiçe sayıldığı, moda adı altındaki tek tip giyim şekli mağazaların aracılığıyla toplumdaki kadın ve erkeklere dikte ediliyor.

Sahne alanların, özel gün veya etkinliklere has giyimlerin çok daha ötesindeki gösterişi sokaklara taşan günlük yaşamda tercih edilen kılık kıyafet oluşu temelinden yıkılan ahlak anlayışıyla zıt olsa gerek. Yakın tarihlerde sohbetin bu konuya gelmesiyle konuştuğum bir eğitimci düşüncelerime karşı çıkarak itiraz etti.

Özgürlük, tercih, zevk, moda, saygı gibi bir yığın kavram ile bana itiraz eden bu kişiye özgürlüğün karşındaki insanı rahatsız etmeme, olumsuz örnek olmama, onun alanını ve özgürlüğünü taciz etmeme anlamı da taşıdığını anlatmam zor oldu. Son günlerde gündelik yaşamdaki kılık kıyafetlerde sınır tanımayan tarzın hızla ilerlediğini ve sınırsızlığını arttırdığını anlatabilmek ise sanırım mümkün olmadı.

Önümde oturan tanımadığım bir kimsenin zorunlu olarak baktığım birkaç saniye içerisinde, gözüme ilişen baldırının bitimindeki kıl dönmesi ve çıban için doktor tavsiye etmeli miyim diye düşündükten hemen sonra aklıma “Yeniden Başlamak” filmi geldi. Başarıları son bulmuş çöküşteki bir menajer ile bir şarkıcının başarıya koştuğu senaryoda takriben 58’inci dakikada menajerin ergen kızı ile söz yazarı, şarkıcı bayan sohbet ediyor. Sohbet sırasında sarf edilen kıyafet yorumu cümlede basit, boş bir insan gibi görünmenin yanlışlığından bahsediliyor.

Hasılı kimi insanlar alışkanlıkları, içgüdüleri ile ilgi çekmeyi seviyor olabilir. Fakat bunun topluma etkisini bireysel olarak idrak edemeyenler için yasal olarak idrak ettirmek gerekli midir takdiri ve tercihi size bırakıyorum. İnanıyorum ki yakında belimizde sarılı basit tek parçaya dönüşecek kıyafet tarzı evirilerek başa saracak.

Bununla birlikte; her ne kadar sarf edilen sözü ve tercih edilen kıyafetleri şahsi olarak benimsemesem de, gündemde en üst sırada yer alan fiil, yürürlükteki hukuk kurallarına göre bir tutukluluk sebebi değildir diye düşünüyorum.

Zira bu fiil için tutuklama kararı verilmesi, Ceza Muhakemesi Kanununa (CMK) açıkça aykırıdır ve tutukluluk bir cezalandırma yöntemi değil, soruşturma ve yargılamanın sağlıklı yürütülmesine yönelik başvurulan bir tedbirdir.

CMK’nun 100’üncü maddesinde kategorik olarak hangi suçlarda tutukluluk kararı verilebileceği sayılmıştır. Gündemdeki suç isnadı bu gruba girmemektedir. Bunun dışında; ancak “kişinin kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların olması, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme girişiminde bulunması” halinde tutuklama kararı verilebilir. Bu şartlar gerçekleşmiyorsa tutuksuz yargılama devam eder, mahkeme sonunda ceza konusunda nihai karar verilir. Olayın akabinde tutuklanmamış olmak, isnad edilen suç nedeniyle ceza verilmeyeceği anlamına gelmez.

Gündemi meşgul eden olayda delillerin kaybolma ihtimalini ve ilgili kişinin kaçma şüphesinin varlığını siz değerli dostlarımın takdirine bırakıyor ve bu arada 2014 yapımı olan bahsi geçen filmi de izlemeyenlere öneriyorum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.