Ayağa Kalktı
Son dönemlerde, haberlerde duyduğumuz cinayetler, hırsızlıklar, arsızlıklar almış başını gitmiş. Gün geçmiyor ki mide bulandırıcı bir olay daha duymayalım.
Denir ki insanoğlu topraktan sudan yaratılmış ve denir ki bütün yaratılmışları imtihan etmiş Allah. Bütün melekleri, cinleri, iblisi imtihan etmiş. Peygamberleri imtihan etmiş. İblisi âdemoğlu ile imtihan eden Allah(C.C) Âdemoğlu’nu da iblisle imtihan ediyor. Bizim iblis dışında en büyük imtihanımız ise bence bu dönemde yaşamış olmak. Kaldı ki son zamanlarda; “Acaba imtihan mı ediliyoruz? Yoksa imtihan olmayalım diye söylenen uygulamaları yerine getirmediğimiz için kendimizi o imtihana zorla mı sürüklüyoruz?” Derin düşüncelerinden çıkamıyorum.
Son dönemlerde, haberlerde duyduğumuz cinayetler, hırsızlıklar, arsızlıklar almış başını gitmiş. Gün geçmiyor ki mide bulandırıcı bir olay daha duymayalım. Hastalık, covid, aşı vesaire ile gündemimiz meşgulken insanoğlunun aklın selametinden uzaklaşarak hareket ettiğine şahit oluyoruz. Olayları teker teker yazmayacağım ama kurban ve maktul çocuklar için yazdığım şiir ile bu haftaki yazıyı bitiriyorum.
Süleyman Hilmi Tunahan Hz.’lerinin duası gibi. “Biz imtihan ehli değiliz, bizi imtihan etme Ya Rab.”
Koştururken sokakta küçük çocuğun
Anne eli gibi yanağını okşayan rüzgâr esmesin,
Sevindiremediği başka çocukların hicabına esmesin artık.
Hatta minik yürekleri sabah serinliğinde
Isıtan Güneş de doğmasın bundan sonra,
Soğuk günlerde ısıtamadığı çocukların icabına doğmasın artık.
Ve geceleri parlamasın yıldızlar,
Düşmesin şavkı bir çocuğun mutluluk dolu gözüne Şimal’in Zühre’nin Ay’ın
Tebessüm etmeyi unutan yavruların hatırına parlamasın Kehkeşan
Ve hatta Yağmasın yağmur
Susuzluktan kurusun topraklar,
Ne bileyim!
Gökkuşağı dahi silinsin hafızalardan ve mutluluğa dair akılda kalan ne varsa
Mutlu olmayı hiç tadamamış dünya kadar çocuk varken dünyada.
Kurusun hatta ve hatta nefretle kurusun denizler,
Kumsalını görememiş, koştururken ayak izi bırakamamış, kumdan kale yapamamış çocukların hakkı için
Çekilsin dünyadaki sular, hatta susuzlukla imtihan edilsin insan
Suda boğulan evlatların acısına olunsun için müşterek
Solsun, çocukların tırmanamadığı, dalından meyvelerini yiyemediği ağaçlar
Sararsın minik ayakların basamadığı çimenler,
Ve dahi solsun dokunulmayan yeşillikler,
Ve artık Allah’ın akdi vukuu bulsun da hallaç pamuğu gibi atılsın dağlar
Kurusun göz pınarları insanoğlunun o korku gününde, ağlayamasın
Son batmadan önce güneş yaksın ne var ne yoksa yağı eritir gibi
Kendi elleri ile kendi suratını cırmalarken dehşetle insanoğlu.
Ümeti El Ümmeti’den nasibini alamasın çocukların dehşetini duymayan kulaklar
Ve dahi üflesin artık Sûr’un memuru
Bu kadar çocuğa zulüm, bu kadar çocuğa acı zaten kıyamet! Zaten Cehennem!
Sahi, yoksa zaten ayağa kalktı da üflemek için melek
Ondan mı bize bu kadar kıyamet? Ondan mı dünya bize cehennem?