DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Ahmet Buhan, Cevapsız Sorular ve Eskiye Dair

Güzelce eskiyeceğiniz, eskidikçe kıymetleneceğiniz bir ömrünüz olsun.

Ahmet Buhan, Cevapsız Sorular ve Eskiye Dair
13.10.2023
8.480
A+
A-

Eski evleri, eski arabaları hatta eski insanları neden daha çok severiz? Geçenlerde konuk olduğum eski bir konağın neredeyse konak kadar eski koltuk takımında oturmuş geniş ağızlı fincandan kahve yudumlarken aklıma bu soru takıldı. Eskiye olan sempatimizin altında yatan neydi ki? Az bulunması mı? Baktığımızda yaşanmışlık hissini bize hissettirmesi mi? Rutin olandan farklı olduğu için gözümüze ve kalbimize estetik gelmesi mi? Belki hepsi, belki anlamlandıramadığımız, adını koyamadığımız bambaşka bir sebebi var ama gerçek şu ki eski olana bir meylimiz var.

Bu hissi sahaf dükkânlarında da yoğun olarak hissederiz. İyice sararmış saman yapraklı kitaplar arasında dolaşırken, rast gele elimize aldığımız bir kitabın altı çizili cümlelerini gördüğümüzde o kitaba sinen yaşanmışlığa şahit olmanın mutluluğunu tadarız. Yetmez, kitabı alır koklarız. Geçmişten gelen gizemli bir kokuyu ararcasına derin derin içimize çekeriz. Çoğu zaman da o farklı kokuyu alırız. Sahiden de geçmiş kokar. Benim gibi 90’larda çocukluğunu yaşamış akranlarıma Ahmet Buhan’ın matematik kitabını bulup koklatın mesela. Saniyeler içinde beyaz mendilli, mavi önlüklü, kısa şortlu sümüklü günlerine döneceklerdir. O yüzden ne vakit tesadüfen bir yerlerde Ahmet Buhan kitabı görsem koklarım. Bir sırada üç kişi oturduğumuz, çöp başında kalem tıraş edip sınıfı kestiğimiz günleri anımsamak için koklarım.

Konuk olduğum eski konağın yanı başında başka bir eski konak ve bahçesinde 67 Model Chevrolet Impala görünce bu sefer o arabaya -kafamdaki eskiye dair düşünceleri teyit edercesine- hayran hayran baktım. Uzun, heybetli ve turkuazı andıran rengiyle çok ihtişamlı duruyordu. Benim gibi arabalara çok merakı olmayan bir insanı bile uzun uzun kendisine baktırmayı başarıyordu. Orada kendime tekrar sordum; şimdi ben bu arabayı az olduğu için yoksa ona baktığımda geçmişten izler taşıdığı için mi değerli buluyorum? Cevap kafamda tam olarak netleşmeden hoşuma giden başka eski şeyleri düşünmeye başladım…

Geçtiğimiz hafta sonu bir dostumun düğünü için gittiğim Urfa Suruç’a bağlı Çarmelik köyündeki Tarım Müzesi’nde bulunan eski tarım aletlerine ve eski traktörlere de hayran hayran baktığımı anımsadım. O köye gidene kadar onlarca traktör görmüştüm ama hiçbirisine dönüp bakmamıştım. Fakat müzede sergilenen traktörlerin her birisinin üretim tarihlerine varana kadar bakmıştım. Orada da en eski olana en çok ilgiyi göstermiştim. Bu sefer de şu soru kafama takıldı; en eski olan dolayısıyla günümüze en uzak olan oluyordu. Acaba en uzakta olanı sevmemizi, en ulaşılmazı sevmemizle mi açıklamalı? Yoksa günümüz gerçekliğinden bizi en çok uzaklaştırana duyduğumuz sevgiyle mi açıklamalı? Yine net bir cevap bulamadım fakat “bu sorular zaten öyle ha deyince yanıtlanası sorular değil” diyerek kendimi avuttum. Bazı sorular cevaptan bağımsız güzel olur ya hani bu da öyle bir şey sanırım. Sorunun kendisi zevk veriyor, cevap olsa da olur olmasa da…

“Eski” üzerine düşünürken birden benim de, şuan benimle birlikte var olan her şeyin de geleceğin eskisi olduğu aklıma geldi. Bir gün ben ve benimle birlikte şuan ne varsa hepsi eskiyecek. Gelecekte de benim gibi bir şahsına münhasır kişilik sahibi bir insan çıkıp benim gibiler üzerine ileri geri konuşacak. Muhtemelen benim de o ara yeni olan şeyler ilgimi çekecek. Çünkü o zaman da “yeni olan” bana ulaşılmaz gelecek. Yeni arabalar, yeni evler, yeni teknolojik aletler, yeni insanlar vs… Hepsi ilgi çekici gelecek kim bilir…

Ben geçmişle gelecek arasında böyle fikir antrenmanı yaparken geniş ağızlı fincanımdaki soğuyan kahveyi tek dikişte bitirdim. Eski konağın diğer eski ayrıntılarını gezmeye koyuldum. Size de yukarıdaki cevapsız soruları bıraktım.

Güzelce eskiyeceğiniz, eskidikçe kıymetleneceğiniz bir ömrünüz olsun.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.