DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Ahlak

Sesli Dinle

İttifak anlaşması yapamayan Yeniden Refah Partisi seçimlerden sürpriz sonuçlarla çıkacak diye düşünenlerdenim.

Ahlak
05.02.2024
3.908
A+
A-

Selamsız sohbet olmaz, selamsız yazışma olmaz, selamsız pek bir şey olmaz. Her zamanki gibi selam olsun siz satır dostlarıma diyerek başlayayım bu haftaki köşe yazıma.

Yeniden Refah Partisi yerel seçim kampanyasını “Ahlak Yoksa” sloganıyla yürütüyor. Ahlak yoksa diyerek olmazları sayıyor. Yani ahlaklı olmanın zorunluluğuna dem vurarak seçim vaatlerini bu zemin üzerine kuruyor.

Geçmiş zamanda bu ifadenin cevabını aramıştım, tekrar arayalım. Anladığımız ile gerçekte olan arasında fark vardır belki.

Diyanete göre ahlak;

  • İnsanın kendisi dâhil, varlıkla ve insanlarla ilişkilerinde nasıl davranması ya da davranmaması gerektiğini gösteren değer yargıları bütünüdür.
  • İnsanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan mânevî nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya konan iradeli davranışlar bütünü.

Sözlüğe göre ahlak;

  • İnsan ilişkilerinde “iyi” ya da “doğru” veyahut “kötü” ya da “yanlış” olarak adlandırdığımız değer yargılarını ifade eder. Doğuştan gelen ya da sonradan kazanılan birtakım tutum ve davranışların tümü.

Merhum Alev Alatlı’nın ünlü konuşmasında belirttiği haklı, haksız, yasal, helal tanımı da temelde işte tam da bunu anlatmaktaydı sanırım. Haklı değil hakkaniyetli olabilmek, sadece yasalara uygun değil ahlaklı olabilmek…

Biz insanoğlu ne çok şey biliyoruz, söylüyoruz, anlatıyoruz değil mi? Bildiklerimizin ne kadarını uyguluyoruz kısmı ise muamma. Sözde her birey haklı, her birey dürüst, her birey doğru olduğuna göre o zaman bunca haksızlık, bunca akıl almaz olaylar aramızda uzaylılar var tezinden hareketle sanırım onlar tarafından yapılıyor.

Güvenli bölge değil, güvenli saat değil gerçekliğine rağmen “bu ayazda insan sokakta bırakılır mı kardeşim, dışarısı buz kesiyor” diyerek aracına aldığı mahlûkat tarafından öldürülen, gasp edilen bir insana “herkese güvenmeyecekmişsin” diyerek ahkam kesen sözde insanın yaşama hakkı olmamalı. Bu acı olay da yitirilen ahlaki değerlerimize örnek değil mi?

Bir kişinin eylemi sebebiyle onlarca, yüzlerce, binlerce ve hatta milyonlarca insan etkileniyor, mağduriyetler yaşanıyor.

Yargılarımızda her zaman haklı olduğumuzu sanmamız yanılgısı ayrı bir sorun. Yakın tarihlerde tanımadığım bir hukukçu beni arayarak görüşmek istedi. Saygılı, kendisini net ifade edebilen, sözleri ve tanımları hukuki koşullara uygun konuşma üslubundan haz aldığım henüz tanışma imkânım olmayan genç bir kişi olduğunu sandığım şahısla birkaç konu başlığı üzerine uzunca bir sohbet gerçekleştirdik.

Sohbetinde kendisini manevi ve milli hassasiyetleri yüksek birisi olarak tanımlayan, kursağından haram geçirmediğini söyleyen bu zarif insana birkaç soru sordum.

Sizin görev yaptığınız kamu kurumuyla ilgisi olmayan, yakınınızın görev yaptığı kurumdan üçüncü kişilerin birçok bilgisinin de yer aldığı dosyanın size getirilmesi, sizin bu dosyayı incelemeniz ve bu üçüncü tarafın dosya kapsamındaki zaaflarının tespiti gayretiyle görüş bildirmeniz hasılı tarafı mağdur etme çabanız hukuki, ahlaki, vicdani ve manevi hangi tanımlara uyuyor dedim. Aldığım cevap mesleğim gereği hukuki görüş verebilirim oldu. Hukukçular bu kısa anlatımdan dahi birçok hukuksuzluk tespit edeceklerdir. Alimler hakkaniyet anlamında da vebal göreceklerdir.

Diğer sorum ise keyfi uygulamalarla en az 20 ailenin ekmeğiyle oynanması, işlerinden edilmesi, uzun mesai ve emeğe dayalı kazançların gasp edilmesi ve halen bu gaspın devamına direnilmesi, bu mağdurların eş ve çocuklarının yaşadığı zorluklara neden olunması hali ve vebali idi. Bu duruma yapılan açıklama alınan emrin uygulanması zorunluluğuydu. Yoksa emri uygulamayan işinden olurmuş. Evine ekmek götürmek isteyen çocuklarını düşünen insanlar başka insanların haklarını keyfen gasp ederek evlerine ekmek götürememelerine, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamamalarına neden olmakta sakınca görmemiş.

Hasılı esasen saygılı, nazik sohbetinden haz aldığım bu hukukçu arkadaşın en baştaki iddiası hepimizin zannı ile aynıydı. Düşünce ve ifade kursağımdan haram geçirmedim değil geçirmemeye gayret ediyorum olmalı.

İttifak anlaşması yapamayan Yeniden Refah Partisi seçimlerden sürpriz sonuçlarla çıkacak diye düşünenlerdenim. Seçim kampanyasında belirttiği ahlak duyarlılığı ise ne kadar gerçek olacak hep birlikte göreceğiz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.