Adalet! Hak! Hukuk!
“ Bir konuyu çok basit bir şekilde anlatamıyorsan o konuyu yeterince anlamamışsındır”
İnsanın kulağına ne kadar da hoş geliyor değil mi?
Hele bir de meydanlar da slogan olarak bağırdığınızı düşünün, kaybolan adaleti hakkı ve hukuku siz tesis edecekmiş gibi, insanı nasıl da öyle galeyana getiriyor değil mi?
Çoğu kez sormuşumdur, talep edilen adalet midir yoksa kendi adaletini uygulayamamak mıdır diye. Hak, hukuk adalet, insanın nefsine göre yürüyecek bir değer değildir, eğer öyle işletirseniz “ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar” deyimi her gece kâbusunuz olarak sizi rahatsız edecektir buna emin olabilirsiniz. Belki de bugün yaşananlar adaletin tecellisidir bunu kim bilebilir ki.
Yüzüncü yılını kutladığımız Cumhuriyet’imizin 70 yılı, etnik, mezhep ve siyasi ideolojilerin insanımızı bölmek için elinden gelen her şeyi yaptığını görmek için daha neler yaşamamız gerekir. Yaşanılan hiçbir olay hiçbir savaş arkasında muktedir güçler olmadan gerçekleşmemektedir, bunları öğrenmek istiyorsanız okuyun araştırın hem kendi inandığınız kitabı hem diğer kutsal kitapları, yaşanılan her şeyin neden yaşandığını ve daha nelerin yaşanabileceğini öngörebilirsiniz o vakit.
Peki araştırdıktan sonra neler yapabiliriz ki biz? derseniz eğer;
Şöyle kısaca özetleyebilirim.
Neydi o Einstein’in sözü “ Bir konuyu çok basit bir şekilde anlatamıyorsan o konuyu yeterince anlamamışsındır” diyordu yanlış hatırlamıyorsam.
Malum günümüzde büyük marketler zincir mağazalar çoğaldı, her ilçede her mahallede her sokakta var bu büyük mağaza zincirlerinin birimleri. Tedarikçiler ve üreticiler bu mağazalara ürün vermek için birbirleri ile yarış halindeler, hatta öyle ki, vereceğini ürünün fiyatını ve ödeme vadesini bile kendileri ayarlıyor siz hiçbir şeye karışamıyorsunuz söz hakkınız yok, oraya ürününüzü satmak istiyorsanız tabi. Aynı üreticiler, mahalle bakkalına ürün verecek olduklarında kendi belirledikleri fiyat ve vade konusunda mahalle bakkalına söz hakkı vermemektedir. Bu benzetmede üretici de, tüketici de, mahalle bakkalı da sizsiniz. Vadeyi ve fiyatı belirleyen büyük mağaza zincirleri ise muktedir güçlerdir. Siz kendinize sizden olana sahip çıkmazsanız bu hal ve ahval günden güne kötüleşerek gidecektir.
Yapamazlar demeyin zira denediler ve bırakın sizi bütün dünyaya yaptılar, güneşi göstermediler insanlara, burnunuzu dışarı çıkarttırmadılar. Dolayısı ile konu başlığımız olan hak hukuk konusuna dönecek olursak, bir işin gücün veya hayatın ömrün gereğini yerine getirmeden yaşayıp Allah’tan ebabil beklemenin bir anlamı yoktur, başta da dediğim gibi,
Ya içinde bulunduğumuz durum hakkın ve hukukun tecellisi ise? Kim bilebilir bunu?