Kampçılığa Giriş-101
Havanın gayet güzel olacağını söylüyordu tahminler ama hiç de öyle olmadı. İlk gece şiddetli bir yağmura yakalanmıştık…
Henüz çaylak bir kampçıyken, çoğunlukla, güzel havalarda kamp yapmayı tercih ediyordum. Çünkü kamp aktivitesi bana, sadece güzel havalarda yapılabilecek bir aktivite gibi geliyordu. Zamanla konunun güzel veya kötü havadan ziyade doğru kamp ekipmanı seçimi ile alakalı olduğunu anladım. Kamp yapmaya hevesli olmak da çok önemli tabi. Bunun farkına vardıktan ve tecrübe kazandıktan sonra kamp yaptığım zamanı 365 güne yaymaya başladım.
İlk kampımı Ilgaz Dağı’nda yaptığımı önceki yazımda belirtmiştim. Arkadaşımın daha önceden bildiği ormanın içindeki kamp yerine, zorlu yollardan geçerek ulaşmıştık.
O yollardan geçip de kamp yerine varınca biraz tedirgin olmuştum açıkçası. Çünkü, gerçekten hiç kimsenin olmadığı, en yakın yerleşim yerine en az bir saat uzaklıkta bir yerdi. Aklıma ilk gelen şeylerden biri, bir vahşi hayvanın saldırısına uğrayabilme ihtimalimizdi. Arkadaşımın tecrübeli olması ve bölgeyi iyi tanıması, bu tedirginliğimin kısa sürede sona ermesini sağlamıştı. Hemen bir keşif yapıp çadırları kurmuştuk. Ben bütçeme en uygun kamp ekipmanlarını seçmiştim. Daha doğrusu; bulabildiğim, en ucuz ekipmanlardı diyebilirim.
Gitmeden önce hava durumunu kontrol etmiştik. Havanın gayet güzel olacağını söylüyordu tahminler ama hiç de öyle olmadı. İlk gece şiddetli bir yağmura yakalanmıştık. Yağmur o kadar çok yağmıştı ki, çadırım ciddi miktarda su almıştı. İşte o zaman anlamıştım ekipmanın ne kadar önemli olduğunu. Matımın çok ince olması, tulumumun da sıcak tutma kabiliyetinin düşük olması, gecenin benim açımdan çok iyi geçmemesinin diğer sebeplerindendi. Buna ragmen ben; gece geç saatlere kadar ateşin başında yaptığımız sohbetleri, söylediğimiz şarkıları, sessizliği ve huzuru hatırlıyorum. Hafızam kötü anıları tamamen silmiş, geriye sadece geçirdiğim güzel zamanlar kalmış.
Doğru ekipmanlara sahip olduğum kamplarda da bazen sıcaktan, bazen de soğuktan, geceleri uyuyamadığım olmuştur. Benim için “kamp” demek “uyumak” demek değil zaten, “dinlenmek” demek. Bunu zaman içinde anladım. O yüzden doğru düzgün uyuyamadığım kamplardan bile dinlenmiş hissederek dönmüşümdür.
Bana sosyal medyada en çok sorulan sorulardan bir tanesi; “İlk kez kamp yapacağım. Önerileriniz nelerdir?” sorusudur. Bu soru karşısında ilk sorduğum şey; “Evinizden uzaklaştığınızda yatağınızı arar mısınız?” oluyor. Eğer cevap “Evet” ise karşılık olarak ben; “Kamp yapmamanızı öneririm.” diyorum. Çünkü konfor alanının dışına çıkamayacak insanlar için, kamp doğru bir tercih değil bana göre. Bu öneriyi bir uzman olarak vermiyorum, hiçbir zaman da böyle bir iddiam olmadı. Bu öneriyi edindiğim tecrübelerden yola çıkarak veriyorum. Çünkü, kampta geçirdiği ilk geceden sonra “Kamp hiç bana göre bir şey değilmiş.” diyen çok insan tanıdım. O yüzden insanlara kamp konusundan öneriler verirken genelde temkinli davranıyorum.
İstekli olanlara ise mümkünse kamp konusunda tecrübeli biriyle kampa gitmelerini öneriyorum. Ekipman konusu ise ilk kez kamp yapacaklar için tam bir muamma. Çadıra, mata, tuluma v.s. hatırı sayılır miktarda para ödeyip, ilk deneyimden sonra kamp yapmanın size göre olmadığına karar verirseniz o kadar kamp malzemesini ne yapacaksınız? Bu durumda; ödünç alma veya kiralama mantıklı olabilir. Zira ekipman kiralaması yapan firmalar mevcut.
Kamp konusunda benim de hala bilmediğim, öğrenmem gereken çok şey var ama tabii ki bildiklerimi anlatacağım sizlere. Sonraki yazımdan itibaren sizlerle, her yıl en az bir kez yaptığım, Karadeniz kamp turumu anlatmaya başlayacağım. İşte bu yazımda ve sonrakilerde sizlerle kampçılık konusunda teorik bilgileri ve bildiklerimi paylaşacağım. Yani hem gezeceğiz hem öğreneceğiz. Büyük Karadeniz turu için hazır olun…