Zorbalık Mağdurluğu

Anlamadan, anlaşılmadan var olmaya çalışmak…

Zorbalığın duygusal tepkileri üzerine yapılan genetik araştırmalar duygusal sorun yaşayan ve zorbalığa uğrayan birçok mağdurun genetik benzerliklere sahip olduğunu göstermektedir.

Bu genetik araştırma, eğitim, genetik, öğrenme, zihinsel sağlık ve güvenlikle ilgilenen okuyucular için önemli bir çalışma olarak nöroloji araştırmaları yapan birçok kurumun yayınlarında mevcuttur.

Zorbalık mağduriyeti, sonuçları genellikle iyi olmasa da, okul çağındaki çocuklar arasında daha yaygındır. Zorbalık kurbanlarının duygusal problemler geliştirip geliştirmeyeceğini belirleyen genetik bir varyasyon keşfedildi.

Gen ve çevre etkileşimleri, bilimsel araştırmaların gelişen bir alanıdır ve artan kanıtlar, zorbalığın kurbanı olan çocukların, depresyon da dahil olmak üzere duygusal sorunlar geliştirme riski altında olduğunu göstermektedir, ancak “zorbalığa uğrayan tüm çocuklar bu tür problemler geliştirmez” deniliyor araştırmada.

“Serotonin taşıyıcı gen, zorbalık mağduriyetinin ardından çocuklarda duygusal sorunların gelişimini yönetiyor” başlıklı araştırma da, araştırmacılar, aynı cinsiyetten 5 yaşındaki 2.232 çocuk üzerinde yapılan bir çalışma örneğindeki bulguları rapor ediyor.

1999-2000 yıllarında çocuklar 5 yaşında iken ev ziyaretleri ve 12 yaşında tekrar takiplerinin yapıldığından bahsediliyor. Çocuklar, Anneleri ve öğretmenleri tarafından bildirilen duygusal sorunlar için Çocuk Davranışı Kontrol Listesi ve Öğretmen Rapor Formu kullanılarak değerlendirilmiş. Görüşmelere ek olarak, araştırılan genetik varyasyonun varlığını veya yokluğunu belirlemek için swap sürüntüleri ile alınan DNA örnekleri değerlendirilmiş.

Araştırmacılar, ilgili gende özellikle genetik farklılıkların, duygusal sorunları şiddetlendirmek için zorbalık mağduriyeti ile etkileşime girdiğini gözlemlemişler. İkincisi, genetik olarak etkilenen bu tepkinin gücü, zorbalık deneyiminin sıklığı ile ilgili olduğunu kanıtlamışlar (yani, gen ve çevre etkileşimi, sık sık zorbalığa uğrayan çocuklar için en güçlüydü).

Bu araştırma da anlatılmak istenen konunun özü şu; Zorbalığa ve şiddete maruz kalan çocukların gelecekte yaşayacakları depresyon ve benzeri psikolojik sorunları yaşama ihtimalleri, şiddet ve zorbalığa uğramayan çocuklara göre daha fazla olacağı ihtimalini güçlendirmektedir ve bu durum genetik kodlarına şifrelenmektedir.

Geçmişte bu tür zorbalık ve şiddete maruz kalan çocuklar bu gün ebeveynler, ya da bu gün zorbalık ve şiddete uğrayan çocuklar yarının ebeveynleri olacaklar. Gözümüzden sakındığımız çocukların gelecekte ruh ve beden sağlığı yerinde olan insanlar olmasını sağlamak bugünün ebeveynlerinin elinde. Çocuklarımızı veya aile fertlerimizi anlamak bu kadar önemli ve yine bir o kadar da zor gelirken insana, teknoloji, makinaların iletişimi ile bir birinin ihtiyacının anlamak ve buna göre hareket etmenin gerekliliği üzerine kat ettiği yol insanı kendine hayran bırakıyor.

Nesnelerin interneti iletişimi derken telefon veya akıllı cihazlar ile buzdolabını, çamaşır ve bulaşık makinalarını kontrol edebilir hale geldik. Bütün cihazlar bir biri ile iletişim kurabiliyor.

Örneğin telefondan çamaşır makinanızı çalıştırmak istiyorsunuz, akşam eve geldiğiniz de çamaşır yıkanmış bitmiş olsun size sadece kurutmak kalsın, plan böyle iken çamaşır makinanız telefonunuza bir uyarı gönderiyor -haznemde yeterli deterjanım yok çalışamam.

Sizde hayıflanıyorsunuz neden deterjan haznesini doldurmadım diye, gelin görün ki insan ilişkilerinde yapmamız gerekenleri yapmadığımızdan ötürü yaşadıklarımız ya da başımıza gelenler için kendimiz hariç hemen hemen her şeyi ve herkesi suçlama eğilimindeyiz.

Birbirimizi dinlemiyor dolayısı ile de anlamıyoruz hatta bunun için çaba bile sarf etmiyoruz. Bu gün yaşadığımız birçok sorun geçmişten gelen problemlerden kaynaklı olarak görülüyor, eğer geçmişte insanlar arasında ki iletişim bu gün makinaların arasında ki iletişim gibi birbirini anlamaktan geçseydi bu gün çok daha farklı şeylerden bahsediyor olurduk.