Yeryüzündeki Yıldızlar
Yeryüzünde o kadar çok yaşam varken, yaşamımız boyunca sadece aynı boyutta yaşadığımız insanlarla yollarımız kesişiyor.
Balkonumun manzarası İstanbul’un bir kısmını görebiliyor. Geceleri de manzaramın içerisine hapsolmuş gecekondular, apartmanlar, plazalar, iş merkezlerinin ışıkları bana yıldızları yeryüzünde görme fırsatı sağlıyor. Malesef İstanbul’da eksikliğini en çok yaşadığım şey yıldızları izlemek, bu yüzden de kendimi yeryüzünde ki yıldızlarla avutuyorum. Kayan yıldızlar yerine de arada sönen bir ışık gördüm mü hemen dilek tutuyorum. Genelde de o sönen ışığın, sönen bir mutluluk olmamasını diliyorum.
Bu akşam da manzarama karşı çayımı yudumlarken, “bu hafta nelerden bahsedeyim?” Diye düşüncelere daldım. Yeryüzünde yıldızlara bakıp, acaba orada neler oluyor diye hayal kuruyordum. Tıpkı gökyüzünde ki yıldızları izlerken “Acaba evrende başka yaşam formu var mı” diye hayal kurduğum gibi. Günümüzde ne kadar kolaylaştı, kimin ne yaptığını bilmek veya anlamak. Hepimiz resmen hayatlarımızı sosyal medyada canlı yaşıyoruz. Bize özel anları takipçilerimize anında ulaştırıyoruz ama benim yaptığım şekille düşünceler ve hayaller derya deniz oluyor resmen. Bir nevi bir gizemi çözmek gibi. Bir nevi zihnim için kendime yarattığım bir oyun.
Sonuç olarak; Her bir ışığın, aynı geceyi paylaştığım ve hiç tanıma fırsatım olmayacak veya belki de her gün aynı sokakta karşılaştığım bir insanı temsil ediyor oluşu oynu daha cazip kılıyor. Yeryüzünde o kadar çok yaşam varken, yaşamımız boyunca sadece belli bir kesim insanla yollarımız kesişiyor ve sadece belli sayıda insanın hayatına dokunabiliyoruz.
Aslında oyun çok basit, en uzak noktada ki ışık kümesine bakıp, haritada nerede olduğunu zihnimde bulmaya çalışıyorum. Konumlarına göre gelir seviyelerini, gelir seviyelerine göre sofralarını, sofralarına göre muhabbetlerini, muhabbetlerine göre kişiliklerini tahmin etme oynu. Tabii sıralama her seferinde değişiyor, oyunun özü tahmin ve hayal etmek üzerine kurulu.
Bazen çok alakasız bir konumun ortasına dikilmiş lüks rezidanslara odaklanıyorum. Boyut değiştirmeyi ilk deneyimleyen insanlar o rezidanslarda yaşayan insanlar olsa gerek diye düşünüyorum. Düşünsenize; akşam evinde; tabletini kucağına almış oturmuş, yatırımlarından ne kadar kazanç elde ettiğine, ithal şarabını yudumlarken bakıyor. Sabah olduğunda ise lüks arabasıyla, residansının güvenlik kapısından çıkarak, beş saniyede farklı bir dünya’nın içersinden geçerken buluyor kendini. Onun borsada gecelik kazandığı parayı, bir ayda kazanamayan veya onun bir gecede restauranta ödediği parayla, bir ay ailesini geçindiren insanların gerçekliğinin boyutuna geçiş yapıyor.
Hatta bazen hayalleri biraz abartıp, bir hayat hikayesi oluşturuyorum kafamda. İki farklı hayatı yaşayanların da işe arabasıyla gittiğini düşünüyorum. Birinin en büyük stresinin mahallede kırmızı ışığa yakalandığında cam silicilerin arabasını çizme ihtimali olduğunu, diğerinin ise ışık yandıktan tekrar arabayı çalıştıramamak olduğunu hayal ediyorum.
Bu iki yaşamın aynı cadde de oturmaları dışında, aynı fabrikada çalıştıklarını hayal ediyorum. Biri idari binanın en üst katında Yönetim Kurulunda, diğeri binanın en alt katında üretim bandında tabi. Aynı çatı altında ama farklı pozisyonlarda yani. İkisininde fayda sağlamaya çalıştıklarından, birinin ellerinin akan mürekkep, diğerinin sızan makina yağı lekesi kaplandığını düşlüyorum. Aynı öğle arasında farklı yemek hanelerde birinin kuru fasulye – pilav kombinasyonu yerken, diğerinin Cassoulet (Fransız Fasulye yemeği) yiyerek enerji topladığını düşünüyorum.
Ailelerine ve kendilerine yaşanabilir bir hayat sağlamak amacıyla aynı yeryüzünde, iki farklı boyutta yaşayan iki kişinin hayat hikayesini kafamda canlandırıyorum. Bu yüzden de yeryüzünde ki yıldızlar diye adlandırıyorum, gecenin ışıklarını. Her baktığımda farklı bir kurgu, hikaye çıkartabiliyorum oradan.
Nasıl ki astronomlar evrenin milyarlarca gezegene ev sahipliği yaptığını düşünüyor ve hala “Dünya dışı yaşam arayışını” sürdürüyorlarsa, işte benim evrenimi de balkonumdan görünen o ışıklar oluşturuyor. Aynı amaçlar doğrultusunda oluşmuş, farklı hayatlar, boyutlar ve yaşantıların hikayeleri..
İşte o yüzden tekrarlamak istiyorum; Yeryüzünde o kadar çok yaşam varken, yaşamımız boyunca sadece aynı boyutta yaşadığımız insanlarla yollarımız kesişiyor. O yüzden de başka boyutlarda yaşanan problemleri, sorunları anlayıp, onlara çözüm bulmayı gerekli görmüyoruz. Çünkü sorunsuz bir alt boyutun, üst boyutlara sorun yaratabileceğinden korkuyoruz. Çünkü üst boyut Cassoulet’I bir fasülye yemeği olarak görmeyi başaramıyor, kuru fasülye yemekten korkuyor.
İyi haftalar