Yazdan Sonra…
Hayatımızın patronu olmayı becerip direksiyona kendimiz geçersek Retrolar bile olsa hayatın önümüze nasıl nimetler sunduğuna biz bile şaşırırız.
yazı orada geçirdik kışa gerek kalmadı
safça acemice şarkılar söylendi oyunlar oynandı
sözde sevinç haline getirildi yıllanmış hüzünler
aşklar unutuldu ve bazılarına yeniden başlandı
“insan yaşlandıkça kurtulur” demiş birisi
korkudan belki yılgınlıktan ve başka bir şeylerden
oysa yaşlandıkça bulunur mavinin en iyisi
akasya çürür tren hızlanır eller ufalır gibi
kim yitirir sözgelimi bir başkasının bulduğunu
evet kim yitirir kim bulur
herhangi bir akşam alacası değil ki bu
imdi ey kış diyorum seni de orda geçirseydik
kim düşünecekti bir kumsalda
sabahın tanıksız kendi kendine olduğunu
“oysa” diyor birisi
“sabah yeniden hatırlamadı yaşamayı”
bana kalırsa “oysa” diyenlerden hep korkmaı
“oysa ölüm var” da diyebilir aynı kişi
oysa ölüm yakın olmamalı
süzgün ve uzun şeylerden de korkmalı bana kalırsa
uzun süren devrimlerden süzgün aşklardan
ve bunlara benzeyen başka şeylerden
akasya hemen çürümeli tren birden hızlanmalı
şimdi ey kış diyorum
ne kadar sürersen sür
yaz güzeldi ve sapsarıydı
herkes doydu ve eylendi oyunlar oynandı
oteller ve sokaklar da sapsarıydı
kimler ne konuştu ne yitirdi ne kazandı
ama bir şey vardı eksilen ya da çoğalan
kumun altında mı denizin üstünde mi masalarda mı
“dünya bir sanrıdır” diyor birisi
“belki bir sancı”
ne bırakmıştım orada sahi
mor gibi soylu bir şey mi
bir eziklik mi yoksa
herkes ne kadar mutluydu “oysa”
ne bıraktıysam o kadar kaldı orda’
diyor. Yaz mevsiminin ardından insan daha bir melankolik oluyor sanki. Ya gökyüzünün griliği ve erken kararan havanın etkisi yada yazın o güneşin parlaklığı ve aydınlığının verdiği enerjinin yerini hiç bir şeyin tutamaması.
Böyle insan bazen canı sıkkın yada melankolik hissettiğinde, bir şeyler yolunda gitmediğinde şunu hissediyor ve rahatlıyor bence; Hayırlısı böyleymiş demek, numerolojik olarak bu gün zaten sabır günü tersliklerin olması normal, işte astrolojik olarak Retro var bunlar hep onun etkisi, beslenmemde eliminasyonla beslenmiyorum o hep bir ağırlık ve uyku etkisi yaratıyor gibi gibi daha bir dolu sebep. Yok şekeri yok demiri yok kansızlığı, sabah güne yogayla başlamaması. Bu bahaneleri sayıp bitirdikten sonra hep bir rahatlama geliyor ister istemez. Çünkü tüm sorumluluğu ve suçu hop başkasına yada başka sebeplerin kucağına koyup bıraktık. Kendimizi kuş gibi hafiflettik. Tabi bu bir gerçek değil. Bu tamamen insanın kendinden ve kendi gerçeklerinden kaçmak için kullandığı bir bahaneler sıralama mekanizması. Evet yukarıda sayılan her şey olabilir sebep olarak ve bu tarz şeylere inanan bir insan olarak bende günün enerjisine rengine, retrolara göre tedbirimi alarak ilerlemeye çalışırım. Fakat tüm başımıza gelenleri bu tarz şeylerin üzerine yıkıp bırakırsak, nerde kaldı düşünen ve irade sahibi bir yaratık olan insan.
Erken kalkacak gerçek bir motivasyon görmediğimiz için geç kalkmayı tercih ediyoruz, kendimize verdiğimiz artık paketli gıda ve işlenmiş şeker kullanmayacağım sözünü tutmayıp iradene sahip çıkamadığın için yediğin şeyler sana rahatsızlık veriyor, gideceğin yere gitmek için doğru zamanda yola koyulamadığın için yolda hız limitini geçtiğin için radara takılıp trafik cezası yedin. Bunların hepsi olası ve insanlar için. Saydığım şu üç örneğe bakarak bazen sadece beş on dakika daha hızlı hareket edip zamanımızı yönetme iradesine sahip olsak yolda geç kalma korkusuyla hız yapmak zorunda kalmayacağız.
Hayatımızın patronu olmayı becerip direksiyona kendimiz geçersek Retrolar bile olsa hayatın önümüze nasıl nimetler sunduğuna biz bile şaşırırız.