DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Yazdan Sonra…

Sesli Dinle

Hayatımızın patronu olmayı becerip direksiyona kendimiz geçersek Retrolar bile olsa hayatın önümüze nasıl nimetler sunduğuna biz bile şaşırırız.

Yazdan Sonra…
02.11.2022
2.528
A+
A-

Turgut Uyar Ekinoks şiirinde,

yazı orada geçirdik kışa gerek kalmadı

safça acemice şarkılar söylendi oyunlar oynandı

sözde sevinç haline getirildi yıllanmış hüzünler

aşklar unutuldu ve bazılarına yeniden başlandı

“insan yaşlandıkça kurtulur” demiş birisi

korkudan belki yılgınlıktan ve başka bir şeylerden

oysa yaşlandıkça bulunur mavinin en iyisi

akasya çürür tren hızlanır eller ufalır gibi

kim yitirir sözgelimi bir başkasının bulduğunu

evet kim yitirir kim bulur

herhangi bir akşam alacası değil ki bu

imdi ey kış diyorum seni de orda geçirseydik

kim düşünecekti bir kumsalda

sabahın tanıksız kendi kendine olduğunu

“oysa” diyor birisi

“sabah yeniden hatırlamadı yaşamayı”

bana kalırsa “oysa” diyenlerden hep korkmaı

“oysa ölüm var” da diyebilir aynı kişi

oysa ölüm yakın olmamalı

süzgün ve uzun şeylerden de korkmalı bana kalırsa

uzun süren devrimlerden süzgün aşklardan

ve bunlara benzeyen başka şeylerden

akasya hemen çürümeli tren birden hızlanmalı

şimdi ey kış diyorum

ne kadar sürersen sür

yaz güzeldi ve sapsarıydı

herkes doydu ve eylendi oyunlar oynandı

oteller ve sokaklar da sapsarıydı

kimler ne konuştu ne yitirdi ne kazandı

ama bir şey vardı eksilen ya da çoğalan

kumun altında mı denizin üstünde mi masalarda mı

“dünya bir sanrıdır” diyor birisi

“belki bir sancı”

ne bırakmıştım orada sahi

mor gibi soylu bir şey mi

bir eziklik mi yoksa

herkes ne kadar mutluydu “oysa”

ne bıraktıysam o kadar kaldı orda’ 

 

diyor. Yaz mevsiminin ardından insan daha bir melankolik oluyor sanki. Ya gökyüzünün griliği ve erken kararan havanın etkisi yada yazın o güneşin parlaklığı ve aydınlığının verdiği enerjinin yerini hiç bir şeyin tutamaması.

Böyle insan bazen canı sıkkın yada melankolik hissettiğinde, bir şeyler yolunda gitmediğinde şunu hissediyor ve rahatlıyor bence; Hayırlısı böyleymiş demek, numerolojik olarak bu gün zaten sabır günü tersliklerin olması normal, işte astrolojik olarak Retro var bunlar hep onun etkisi, beslenmemde eliminasyonla beslenmiyorum o hep bir ağırlık ve uyku etkisi yaratıyor gibi gibi daha bir dolu sebep. Yok şekeri yok demiri yok kansızlığı, sabah güne yogayla başlamaması. Bu bahaneleri sayıp bitirdikten sonra hep bir rahatlama geliyor ister istemez. Çünkü tüm sorumluluğu ve suçu hop başkasına yada başka sebeplerin kucağına koyup bıraktık. Kendimizi kuş gibi hafiflettik. Tabi bu bir gerçek değil. Bu tamamen insanın kendinden ve kendi gerçeklerinden kaçmak için kullandığı bir bahaneler sıralama mekanizması. Evet yukarıda sayılan her şey olabilir sebep olarak ve bu tarz şeylere inanan bir insan olarak bende günün enerjisine rengine, retrolara göre tedbirimi alarak ilerlemeye çalışırım. Fakat tüm başımıza gelenleri bu tarz şeylerin üzerine yıkıp bırakırsak, nerde kaldı düşünen ve irade sahibi bir yaratık olan insan.

Erken kalkacak gerçek bir motivasyon görmediğimiz için geç kalkmayı tercih ediyoruz, kendimize verdiğimiz artık paketli gıda ve işlenmiş şeker kullanmayacağım sözünü tutmayıp iradene sahip çıkamadığın için yediğin şeyler sana rahatsızlık veriyor, gideceğin yere gitmek için doğru zamanda yola koyulamadığın için yolda hız limitini geçtiğin için radara takılıp trafik cezası yedin. Bunların hepsi olası ve insanlar için. Saydığım şu üç örneğe bakarak bazen sadece beş on dakika daha hızlı hareket edip zamanımızı yönetme iradesine sahip olsak yolda geç kalma korkusuyla hız yapmak zorunda kalmayacağız.

Hayatımızın patronu olmayı becerip direksiyona kendimiz geçersek Retrolar bile olsa hayatın önümüze nasıl nimetler sunduğuna biz bile şaşırırız.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.