DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Yaşam Kalitesi

Sesli Dinle

Bu makaleden anlaşıldığı üzere yaşamın uzaması ve daha yaşanılabilir bir gelecek tasarlayabilmek için geriden gelen nesillere sunulan yaşam kalitesi insanlığın da toplam yaşam kalitesini belirler.

Yaşam Kalitesi
22.06.2021
5.819
A+
A-

Güney Danimarka Üniversitesi’nden Fernando Colchero ve Kuzey Karolina’daki Duke Üniversitesi’nden Susan Alberts tarafından yönetilen ve 14 ülkedeki 42 kurumdan araştırmacıları içeren bir araştırma, yaşlanma teorisine “değişmeyen yaşlanma hipotezi” hakkında yeni bakış açıları sağlıyor. Her türün nispeten sabit bir yaşlanma hızı vardır.

“İnsan ölümü kaçınılmazdır. Ne kadar vitamin alırsak alalım, çevremiz ne kadar sağlıklı olursa olsun ya da ne kadar egzersiz yaparsak yapalım eninde sonunda yaşlanıp öleceğiz” dedi Fernando Colchero. Kendisi nüfus biyolojisi istatistik ve matematik uygulama konusunda uzmandır aynı zaman da Güney Danimarka Üniversitesi Matematik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümü’nde doçenttir.

“Sunulmamış bir veri zenginliğini birleştirerek ve dokuz insan popülasyonundaki doğum ve ölüm modellerini doğada yaşayan goriller, şempanzeler ve babunlar da dahil olmak üzere insan olmayan 30 primat popülasyonundan alınan bilgilerle karşılaştırarak, yaşlanmanın değişmez oranı hipotezine ışık tutabildik, hayvanat bahçelerinde,” diye devam ediyor Fernando Colchero.

Bu hipotezi araştırmak için araştırmacılar, yaşam beklentisi arasındaki ilişkiyi analiz ettiler; bu, bir popülasyonda bireylerin öldüğü ortalama yaş ve ölümlerin daha ileri yaşlarda ne kadar yoğunlaştığını ölçen yaşam boyu eşitliği.

Elde ettikleri sonuçlar, yaşam beklentisi arttıkça yaşam süresi eşitliğinin de arttığını gösteriyor. Dolayısıyla, bir popülasyondaki bireylerin çoğu, 70’li veya 80’li yaşlarında olan modern Japonya veya İsveç’te gözlemlendiği gibi, aynı yaşta ölme eğiliminde olduğunda, yaşam boyu eşitliği çok yüksektir. Bununla birlikte, 1800’lerde aynı ülkelerde yaşam süresi eşitliği çok düşüktü, çünkü ölümler yaşlılıkta daha az yoğunlaşıyordu ve bu da daha düşük yaşam beklentisine neden oluyordu.

“Yaşam beklentisi çarpıcı biçimde arttı ve dünyanın birçok yerinde hala artıyor. Ancak bu, yaşlanma hızımızı yavaşlattığımız için değil; Bunun nedeni, giderek daha fazla bebek, çocuk ve gencin hayatta kalması ve bu da ortalama yaşam beklentisini arttırıyor” dedi.

Çalışmanın yazarlarından bazılarının daha önceki araştırmaları, sanayi öncesi Avrupa ülkelerinden, avcı toplayıcılardan modern sanayileşmiş ülkelere kadar insan popülasyonları arasında yaşam beklentisi ve yaşam süresi eşitliği arasındaki çarpıcı düzenliliği ortaya çıkarmıştı.

Bununla birlikte, bu çalışma, en yakın akrabalarımız arasında bu kalıpları keşfederek, bu kalıbın primatlar arasında evrensel olabileceğini gösterirken, onu üreten mekanizmalara dair benzersiz iç görüler sağlar.

“Sadece insanların değil, farklı ortamlara maruz kalan diğer primat türlerinin de bebek ve genç ölümlerini azaltarak daha uzun yaşamayı başardığını gözlemliyoruz. Ancak bu ilişki, yaşlanma oranını azaltarak değil, yalnızca erken ölümleri azaltırsak geçerlidir.” diyerek devam ediyor Fernando Colchero.

Araştırmacılar, istatistik ve matematik kullanarak, yaşlanma oranındaki küçük değişikliklerin bile, örneğin babunlardan oluşan bir popülasyonun, demografik olarak bir şempanze ve hatta insan popülasyonu gibi davranmasına neden olacağını gösteriyor.

Fernando Colchero, şöyle son veriyor sözlerine; “Hiçbir şey kaybolmaz.” Diyor, “Tıp bilimi eşi görülmemiş bir hızla ilerledi, bu yüzden belki bilim, evrimin başaramadığı şeyi başarabilir: yaşlanma oranını azaltarak.”

Bu makaleden anlaşıldığı üzere yaşamın uzaması ve daha yaşanılabilir bir gelecek tasarlayabilmek için geriden gelen nesillere sunulan yaşam kalitesi insanlığın da toplam yaşam kalitesini belirler. Durum da garip bir ilişki var. Gençlere ve çocuklara verilen umut ve yaşam isteği, mevcut neslin de yaşam kalitesi ve zamanını uzatıyor. Tıpkı ormandan ağacı kesip, yerine fidanların dikilip sürekliliği sağladığı gibi. Yoksa bu yaşam döngüsü bir yerde tıkanıp insanlığın sonunu getirebilecek maalesef.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.