DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Umut Hep Var

Sesli Dinle

“Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda, meltemi senden esen, soluğu sende olan yeni bir başlangıç vardır.”

Umut Hep Var
28.04.2021
5.176
A+
A-

Metin Eloğlu, Umut şiirinde “Hadi uyan, aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın. İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine. Yoksul olsan da uyan. Garip olsan da uyan. Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için. Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için. Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için’’ diyor.

Friedrich Nietzsche’nin “Umut, en büyük kötülüktür; çünkü işkenceyi uzatır.” Sözü ile konuyu iyice desteledikten sonra yapılan bir araştırmadan bahsedebiliriz.

Amerikalı Psikobiyoloji Uzmanı Dr. Curt P. Richter, 1957 yılında John Hopkins üniversitesinde fareler üzerine gerçekleştirdiği bir deneyde, umutlu olmanın yaşam gücü için ne kadar önemli olduğunu kanıtlayan birtakım sonuçlar elde etmiştir.

Asistanlarıyla birlikte bir grup deney faresi üzerinde gerçekleştirdiği deneyde, başlarda sudaki ısı değişimlerinin onların dirençlerini ne düzeyde etkilediğini araştırmışlardır. Bu deneylerde fareleri, yarısı suyla dolu cam tüpler içine koyarak suyun üstünde ne kadar süre kalabileceklerini öğrenmeyi amaçlamışlardır.

Deneylerde farelerin en fazla 15 dakika su üstünde kalmayı başardıkları gözlenmiştir. Ancak deneylerin bir aşamasında ilgi çekici bazı durumlar ortaya çıkmıştır. Farelerin büyük kısmının bir iki dakika zor dayandığı koşullarda, bazı fareler saatler boyunca su üstünde kalmayı başarmıştır.

Bunun nedenini bulmak amacıyla Dr. Richter ve asistanları farklı bir şey denemişlerdir. Bu sefer deneye tabi tuttukları farelerden bir grubunu tam ölmek üzereyken sudan çıkarmışlar, kurulayıp bir süre diğerlerinin yanında bekleterek tekrar suyun içine koymuşlardır. Ardı sıra tekrarlanan bu işlemden sonra farelerin kaba her konulduğunda daha uzun süre hayatta kalmayı başardıkları belirlenmiştir. 24 saat sonra tekrarlanan deneylerde, bu işleme tabi tutulan farelerle tutulmayan fareler arasında muazzam bir fark ortaya çıkmıştır.

İşleme tabi tutulan fareler durumun aslında hiç de umutsuz olmadığını öğrenmişlerdir. Farelerin altmış saate yakın sürelerde su üstünde kalmayı başardığı gözlenmiştir. Bu sonuca göre fareler, yaşadıkları durumun bir son olmadığını ve buradan kurtulabileceklerini öğrenmişlerdi. Sonuçta, daha fazla çabalayıp hayatta kalmak için bir nedene sahip olmuşlardı. Onları yaşamda tutan şey “umut” olmuştu.

Galiba insanın olduğu her yerde umut hep vardır. Koyduğumuz hedeflerde yaşam amaçlarımızda bizi ayakta tutan şey hep “Olabilme” umududur. Aslında bizi çoğu zaman korkmaktan alıkoyan şey de bu duygudur. Hayatımızda hep kötüyü çağırıyor gibi görünsek de içten içe hep “Ya acaba olur mu?” Sorusunun cevabını “Evet” yapmak isteriz. Üstelik de iç güdüsel olarak yaparız bunu. Zaten “Hayatta en korkmamız gereken şey, hayatı yaşayamamaktır.” Derler. Olaylar karşısında değişiriz, öğreniriz, bazen biz bile verdiğimiz tepkiye, takındığımız olgunluğa şaşırırız. Kendimizden umudumuzu hiç kesmeyelim, bilelim ki içimizde bizim bile farkında olmadığımız yüksek potansiyeller var. Kendimizi sınırlamayalım, hayatın ve olayların sadece bizim etrafımızda olanlardan ibaret olmadığını bilelim. Daha çok umutlu olmak daha az korkmaktan geçiyor belki de. Unutmayalım ki biz plastik bir süs bitkisi değiliz. Hiçbir şeyden etkilenmeyip hep aynı şekilde ve olduğumuz gibi kalamayız. Sayın Ziya Selçuk bir programda “Her insan parmak izi gibidir.” Dedi bugün. Ne kadar özel ve anlamlı bir tanım değil mi? O yüzden kendimizi kıyaslardan, “O ne der? Bu ne der?” sıkışmışlığından, güvensizlikten ve korkularımızdan kurtarmalıyız. O zaman biz bile neler yapabildiğimize ya da olayların akışının nasılda değiştiğine inanamayız.

Nefesimiz varsa umudumuz da vardır dedikten sonra Edip Cansever’in dizeleriyle bitirelim…

“Bütün iyi kitapların sonunda, bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda, meltemi senden esen, soluğu sende olan yeni bir başlangıç vardır.”

YORUMLAR

  1. Şeyma AKIN dedi ki:

    Ne güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık