Yasak Fest
Kentlerdeki festivaller de aslında aynı motivasyonla yapılır. Katılımcılar da benzer motivasyonla katılır. Çünkü festivalde dinleme ve izleme fırsatı buldukları sanatçıları yıl içinde herhangi bir mekânda dinlemek artık kentli orta sınıf için bile zorlaştı.
Bu yaz yasaklanan festival ve konserler bolca gündem oldu. Olmalı da. Birçok alanda yaşanan can sıkıcı hadiseler ve ekonomik krizle birlikte iyice çıkmaza giren toplumun az biraz nefes aldığı organizasyonlardı bu festivaller. Yaz aylarında gerek küçük kasabalarda gerekse büyük kentlerde birçoğu gelenekselleşmiş yüzlerce festivalimiz var. Bu bir kazanımdı. Hem insanlar için hem de ülke için. Her bir festival de birçok insan için beklenen, aylar öncesinden planlaması yapılan önemli organizasyonlar olarak bilinir. Çünkü eğlenmek artık ülkemizde lüks ve festivaller biraz olsun bu lüks algısını yıkıyor. Herkesin katılım gösterebileceği ücretlerle kaliteli eğlenceyi mümkün kılıyor.
Kasaba festivalleri örneğin… Sizler için bir anlam ifade etmeyebilir fakat festival zamanı köylerinden kasabaya inen insanların yıl boyunca görüp görebilecekleri tek konser, belki de tek sosyalleşme alanı bu festivaller oluyor. Adına ister karpuz festivali deyin, ister incir festivali deyin isterse keçi festivali deyin. Bir önemi yok. Orada insanlar köylerinden iner belki bir gün belki iki gün güzelce eğlenir ve köyüne döner… Yerel sanatçılarını dinler, mahsullerini satar, festival sonuna doğru da bir tane ünlü sanatçı dinleme fırsatını yakalar…
Kentlerdeki festivaller de aslında aynı motivasyonla yapılır. Katılımcılar da benzer motivasyonla katılır. Çünkü festivalde dinleme ve izleme fırsatı buldukları sanatçıları yıl içinde herhangi bir mekânda dinlemek artık kentli orta sınıf için bile zorlaştı. O yüzden yazları düzenlenen bu festivaller artık kentliler için de eskisinden daha önemli.
Peki, öyleyse bu festivaller neden yasaklanıyor? Pandemi sürecinde evine kapanmış, sonrasında ekonomik krizde iyice bunalmış, gelecek kaygıları ve geçim sıkıntıları hat safhaya ulaşmış insanların birkaç günlüğüne de olsa nefes almalarına, eğlenmelerine neden izin verilmiyor? Cevaplanmayı bekleyen ama cevap da alamayacağımız birkaç soru daha sorayım o halde;
Bu yasaklar yerel yöneticilerin, kendi halkını yok sayma pahasına Ankara’ya “şirin” görünme çabaları mıdır?
Siyasal İslamcı Dernekler ve selefi tandanslı tarikat ve cemaatler yerel yönetimler aracılığı ile festivalleri yasaklatarak seküler kesime bir gözdağı mı veriyor?
Ekonomik krizde eli giderek zayıflayan, dış politikada çıkmaza düşen iktidarın, yaklaşan seçimlerde yeniden yaşam tarzları ve inanç üzerinden kutuplaşmayı artırarak muhafazakâr seçmenini diri tutmak mı istiyor?
İktidarın her fırsatta dile getirdiği dindar nesil projesi; eğlenmeyen, araştırmayan, sorgulamayan, patronuna, kaymakamına, valisine, bakanına, cumhurbaşkanına koşulsuz itaat eden, gülmeyen, sevgiyle değil nefretle diri kalabilen, yaşam tarzı dışında ülkede başka bir sorun görmeyen, başkalarının yaşam tarzı üzerinden kutuplaşmada behis görmeyen bir nesilden mi ibaret?
Yapmayın efendiler. Her seçim öncesi gerilmekten, birbirimize düşman kesilmekten bıktık. Bizi bize bıraksanız keşke. Sizler koltuklarınızın derdine düşüp bizleri ayrıştırmasınız, bizler vallahi sorun yaşamayacağız. Kimisi festivaline kimisi tekkesine kimisi de kahvehanesine gidecek. Bazen tüm bunlar aynı evin içinden çıkacak. Bazen de aynı kişi olacak. Eminim ki bu toplumun büyük çoğunluğu konserine de tekkesine de kahvehanesine de gitti. Gitmeye de devam eder.
Bırakın köylü Hasan kasabada Cuma Namazını kılıp akşamına festivaline gitsin. Bırakın kentli İsmail Rock Festivali’nde Hayko Cepkin dinlesin.
Başlattığınız bu “yasak fest” son bulsun. Gerçek festivaller halkın olsun.