DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Sorumluluk Toplumda

Sesli Dinle

Birçoğumuzun bildiği “Haksızlığa uğradığınızda sabrederseniz şerefiniz yükselir veya haksızlığa uğradığında sabreden, hakkını alacağı günü görecektir” gibi hadisler mevcut.

Sorumluluk Toplumda
12.12.2022
3.678
A+
A-

Selam olsun siz satır dostlarıma. Güzel insanlarla hemhal olmanın verdiği hazzın bir benzeri daha yok diye inananlardanım belki de sizler gibi.

Dünyanın şatafatlı fakat geçici edinimlerindense muhabbetiyle sizi mest eden, fikirleriyle sizin düşüncelerinize ve ufkunuzun genişlemesine katkıda bulunan, her an destekleriyle sizi daha güçlü kılan insanların hayatınız da yer alması kadar eşsiz bir hal yoktur muhakkak.

Canım ülkemin mevcut gündemlerine baktığımda belirttiğim hususların önemini bir kez daha görüyorum. Son günlerde sayısız çeşitleriyle var olan sokak röportajlarını izliyorum. Sosyal paylaşım ağlarının vazgeçilmezleri arasında yer alan bu röportajlar ve verilen reaksiyonlar sosyal medyanın etki alanının büyüklüğünü gösteriyor.

Röportajların genelinde mikrofon uzatılan kimseler yöneticilere veryansın ediyorlar. Ancak nadiren de olsa son derece özel, son derece mantıklı, son derece gerçekçi ve doğru tespitleriyle söylemleriyle “iyi ki böyle insanlar var” dedirten kimselerde dikkat çekiyor.

Şahsen ben yönetimleri veya yöneticileri suçlamanın yanlış olduğuna inananlardanım. Israrla diyorum ki onları biz seçtiğimize göre bizler gibi insanlardan oluşan bir yönetim kadrosu ve yönetim şekli mevcut. Dolayısıyla kimse kusura bakmasın. Hangi düşünce, hangi inanç, hangi ideoloji olursa olsun bizlerin tercihleriyle var olan isimlerden oluşuyor.

Son haftalarda iş yoğunluğu sebebiyle normalden fazla görüşmeler yapmak zorunda kaldım. Görüştüğüm farklı sektörlerde ki, farklı pozisyonlarda ki insanların temel özellikleri birbirinden farksızdı.

Buna benzer bir durum uzunca zaman önce mevcut yapının kendilerine hizmet etmediğini kendilerini temsil etmediğini ifade ederek yeni bir yapı ile yola çıktıklarını belirten ve beni aralarında görmek istediklerini söyleyen bir dernek yönetimi davetine verdiğim cevap bu yönde olmuştu. Benim açımdan farksızlıkları aşikardı.

Yani demem o ki “ehli olmayana güzellikleri sunmak zulümdür” Kıymeti göremeyecek idrak edemeyecek kimselere yapılacak hizmetler israftır. Bu düşünce ile mesailerinde önceliklerini güncelleyen yetkinlere sitem etmek, eleştirmek çokta mantıklı görünmüyor gibi.

Hiç anlamadığım futbol dünyasında yakın tarihlerde oynanan maçlar sonrası yapılan kutlamalar ülkem insanının kimi konularda farkındalığını arttırdı. Uzunca zaman önce söylemiştim hatta “Fikrimiz Olsun” programında konuğumuz olan bir isim “Göç simülasyonu” tanımıyla anlatmıştı. Ülkemizde resmi rakamlara muhalefet edercesine, gayri resmi rakamlara göre takribi 20 milyon yabancının var olduğunu. Güncel yoğunlukları bu tahminin dayanağı kılarak. Bu kimselerin gerçek hayali Avrupa ülkelerine gidebilmek olsa da ülkemize girebildikleri kolaylığı çıkabilme çabalarında görememeleri sebebiyle yerleşmek ve düzenlerini kurmak zorunda kalmaları somut gerçekler silsilesi içinde yerini almış görünüyor.

Kendi iç dünyalarında kendi kültürlerini sürdürmeleri sebebiyle de ülkemiz kültürüne ve yasalarına aykırı birçok hal zaman zaman gündeme gelerek toplumsal rahatsızlıkların kaynağı oluyor.

Son günlerde özellikle büyükşehirlerde bulunan yabancı uyrukluların kendilerinden emin, özgüvenli, pervasız davranışları ise geçmişte söylediğimiz gelecek kaygılarının doğruluğunu teyit ediyor. Savaş psikolojiden arınan, ülkemizin coğrafi yapısını, insanımızın kültürünü, hukuk kurallarımızı gibi birçok hali çözümleyen bu kimseler mağdur olarak, hiçbir maddi varlıkları olmadan geldikleri ülkemizde yaşam mücadelesi veriyor ki bu son derece normal bir durum. Bu mücadeleyi ise bireyler kendi ahlakları, yetenekleri, karakterleriyle paralel olarak yapılandırıyor. Kimi legal kimi illegal mesailerle.

Zafer Partisi’ nin ısrarla söylediği, Ümit Özdağ’ ın hızla tanınmasına ve partisinin büyümesine neden olan durum ortada. Bu kimselerin tatillerde gidip gelebildikleri ülkelerine geri gönderilmesi söylemi. İktidar ise dağıtılan vatandaşlıklara ve bu sayede doğan oy oranına güveniyor gibi. Ancak aynı sebeple kaybedilen oylar ile kazanılan oylar denklemine bakıldığında büyük ihtimalle sonuç eksi olacaktır.

Birçoğumuzun bildiği “Haksızlığa uğradığınızda sabrederseniz şerefiniz yükselir veya haksızlığa uğradığında sabreden, hakkını alacağı günü görecektir” gibi hadisler mevcut. Burada hak ve haksızlık tanımı elbette geniş bir kavram. Ülkelerinden kaçmak zorunda bırakılan mazlumlarda, geldikleri ülkeye yük veya düşman olanlar sebebiyle mağdur olan ev sahibi ülke insanları da haksızlığa uğrayanlardan sayılmaz mı?

Aynı bizlerin yaşantımız içinde mağduru olduğumuz sayısız haksızlıklar gibi veya yaptığımız ve mağduriyetlere sebep olduğumuz haksızlıklar gibi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.