DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Pozitif Bakış

Sesli Dinle

Hayatınızdaki olumsuzlukların suçlarını başkalarına bulaştırmadan bunu nasıl çözmeliyim diyebilmeli insan.

Pozitif Bakış
21.12.2022
2.696
A+
A-

1997 yapımı “Can Dostum” filmi senaryosunu Matt Damon ve Ben Affleck’in birlikte yazmış ve Oscar’da en iyi senaryo ödülünü almışlardır. Bu iki oyuncu aynı zamanda filmde başrolü Robin Williams ile paylaşmışlardır. Ben bu filmi tam zamanını hatırlayamayacağım kadar önce bir zamanda izlemiştim. Evet, konusunu ve kimlerin oynadığını az çok hatırlıyordum ama o kadar. Birde artık eski filmleri görüntü kaliteleri kötü geliyor diye izleyemiyorum. Bazıları vardır bazı filmleri her zaman ve dönemde kaç sene geçerse geçsin izleyebilirler. Ben onu yapamıyorum. Bunu kesinlikle kötü bir özellik çünkü katıldığım öykü yazarlığı atölyesinde bile bize ilk öğretilen bir şeyi en az iki kere okuyun ki ne kadar çok okursanız o kadar iyi dediler. Filmler içinde geçerli bir durum bu durum tabi. O yüzden biraz bakış açım değişmeye başladı daha doğrusu kendimi bu konuda eğitmeye çalışıyorum.

Gelelim bu filmden neden bahsettiğime. Film en popüler dijital platforma gelmiş yada önceden de vardı ben yeni fark ettim bilmiyorum. Bir film arıyordum öylesine izlemek için. Önüme bu film geldi. Ya çok eski şimdi bunu izleyesim yok dedim başka filmler için bakınmaya çalışırken bir anda elim tuşa bastı ve film açıldı. Normalde hür irademle o filmi kapatıp başka filmler aramaya devam edebilirdim ama zihnim o an beni şöyle ikna etti. Zaten yorgunsun bu da zaten bildiğin bir film bunu izle kendini yorma dedi. O an ikna oldum ve başladım izlemeye. Ama filmin daha ilk 20 dakikasında aslında bu filmi sadece izleme listeme bir tik koymak için izlemişim hissine kapıldım. Konuşmalar, verilen tepkiler, kullanılan mekânlar ve kişiler arasındaki sınıfsal farklar. Ve sonra beni en etkileyen sahne geldi.

Robin Williams, Matt Damon’a şunu söyledi: Senin söylediklerin yüzünden bir gece uykusuz kaldım kendimi sorguladım ve sonra cevabı buldum ve derin bir uykuya daldım. Sen bir çocuksun. Hala büyüyememiş bir çocuk. Yetişkin olamamışsın. Hayatı kitaplardan okuduğun kadarıyla bilip analiz ediyorsun ve insanları anladığını düşünüyorsun. Evet, bazen insanların canını da acıtmayı başarıyorsun elindeki bilgilerle çünkü zeki bir çocuksun. Fakat Michelangelo’nun tüm hayatını okuyup tüm eserlerini biliyor olabilirsin, ama asla Sistine Chapel’inin nasıl koktuğunu onu görmeden ve içine girmeden bilemezsin. Bir sürü aşk romanı okumuş olabilirsin, ama bir kadını sevmeden gerçek aşkın ne olduğunu ve insana neler yaptırdığını bilemezsin.

İşte tüm bu konuşmayı dinledikten sonra çoğu insanın hayatında bir yetişkin gibi davranamadığını hatırladım. Kimse sorumluluk almak istemiyor ve her zaman bahaneler arkasına sığınmak kolaylarına gidiyor. Oysa yetişkinlik sorumluluk almayı gerektirir. İyi ya da kötü, doğru veya yanlış fark etmeksizin yapılan ya da yaşanılan her şeyin sorumluluğunu alabilmek ve o andan itibaren o durumla devam edebilmek gerek.

Hayatınızdaki olumsuzlukların suçlarını başkalarına bulaştırmadan bunu nasıl çözmeliyim diyebilmeli insan. Geçenlerde birde şu nasihati dinledim: Eğer bir şeylerden rahatsızsan ve sorun görüyorsan, bununla ilgili konuşmadan ya da bunu bildirmeden önce bir çözümün olsun. Yoksa bir durumdan şikâyetçi olman hiçbir şeyi değiştirmeyebilir.

 

Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
Denizlere açıldı içimizden biri
Niçin gittiğini söylemeden.
Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
Bulacak sanıyordu yenilikleri.

Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an.
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.

Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
Yeni manzaralarla gelen yeni duygular
Hani, eski kelimelerle olmasa
İnsanın ömrünce devam edecek.
Gözlerin önünde bir oyun, ardında bir oyun.

Anladı, ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
Yeni rüzgârlarla esen yeni korkulara
Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.

Anladı, bütün olmuşlarla olanların
Ve bütün olacakların
O kelimelerin içinde
Kendisine varmadan eskidiğini…
Özdemir Asaf

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.