Panzehirin Zehir Olmasına İzin Verme
Kişileri etkileyen tek başına olaylar değil, olaylara bakış açısı, önyargılar ve dolayısıyla o olaylara yüklenen anlamlardır…
-Karnım ağrıyor
-midem bulanıyor
-başım dönüyor
-kusacak gibi bir his var içimde
-bugün okula gitmek istemiyorum
Yukarıda ki serzenişleri sıklıkla duyar olduk. Öğrenciler kendilerine tam olarak ne olduğunu anlayamadan fizyolojik yakınmalar ile yüz yüze kalıyor. Bir şeylerin yolunda gitmediği aşikar fakat neden ve nasıl oluştuğu tam bir bilinmeyen denklem tadında. Evden çıkarken sağlıklı olan öğrenci okulda o gün sınavın olduğunu duyunca karnı ağrıyor, midesi bulanıyor… içimizden belli ki kaygının dozunu fazla kaçırmış diyoruz. Kaygı insanlık tarihi boyunca var olan, dozunda olursa geliştiren, dozu kaçırılınca geriye de götürebilen bir duygudur. Gelelim öğrencileri etkileyen kısmına.
Bu sınav kaygısı aniden mi gelişiyor :/ Hayır! Birçok faktör var kaygıyı tetikleyen; hayata bakış tarzı, derslerle ilgili yeterli bilgiye sahip olamama, yanlış ders çalışma stili ve tabi bir de psikolojik olarak kaygı yaşanabilmekte. Hayata bakış tarzı derken bunu biraz açalım;
- Zamanı verimli kullanamama, aşırı şeker, kahve, tütün ve alkol tüketimi, düzensiz uyku, çok fazla teknolojiye maruz kalmak gibi faktörler sınav esnasında dikkat ve odaklanmayı azaltır, odaklanma azalınca da mevcut bilgimizi kullanmada önümüze bir set konur ve doğru bildiğimizi de yanlış işaretleyebiliriz. Biliyorum bu son cümlem senin de başına geldi.
Sevgili öğrenciler net bir bilgi varsa o da şudur: Bilgi Kaygının Panzehiridir. Bunu defterinizin bir köşesine yazabilirsiniz =) Bir de yanlış ders çalışma stili var; Öğrenci saatlerce ders çalışıyor, ezber yapıyor ama bir türlü olmuyor bunun nedeni ise genellikle öğrencinin bildiği konulara yoğunlaşması, bilmediği ya da yetersiz bildiği soru tarzı ve konulara gerekli zamanı ayırmamasıdır ve tabi her şeyi yapıyorum yapıyorum yine olmuyor! diyen öğrenci kesimine sesleniyorum. Sizin ki ‘’psikolojik’’ açalım bakalım nasıl yani psikolojik? Felaket dolu bir sürü senaryoyu içeren tüm inanç ve düşünceler bu maddeyi kapsıyor aslında. Buda unutkanlığa, sınav sorularını okuyup organize edememeye, doğru yaptığı halde ya yanlışsa diye defalarca okumaya, rezil olacağım, başarısız olacağım, her şey mahvolacak, yapamazsam annem babam bana kızar. Bu sınavı da yapamazsam mümkün değil kazanmam (benlik saygısının düşük olması, kendine güvensizlik, içine kapanıklık, aşırı heyecanlılık, telaş …)gibi bir sürü susmayan iç ses kaygının baş düşmanlarıdır maalesef.
‘ Kişileri etkileyen tek başına olaylar değil, olaylara bakış açısı, önyargılar ve dolayısıyla o olaylara yüklenen anlamlardır.’
Öğrencinin sınava yüklediği anlam sınav kaygısının en temel sebebidir. Bu nedenle öğrencilerin bu kaygıyla baş etmesinde en önemli faktörler çevre tutumlarıdır. Çevrenin (aile-öğretmen-arkadaş) öğrenciye güven duyulduğunun hissettirilmesi, kişiliğinin desteklenmesi ve kabul edilmesi, motive edilmesi, çabasının ödüllendirilmesi, ders çalışma sorumluluğun onlara bırakılıp sadece gerekli uyarıların yapılması öğrencinin öğrenmeye açık olmasına ve dolayısıyla gerçek bir öğrenme oluşmasına zemin hazırlar. Kaygı içeren cümleleri bir kenara bırakıp kendinize ‘’ÖZŞEFKAT’’ile yaklaşın ki kaygınız da sizi güzelliklere götürsün. Peki ama nasıl ?
Ders çalışma yolunu bul ve öyle çalış çünkü kişilerin bilgiyi hatırlama ve bilgi birikimleri değişiklik gösterir. Deneme sınavları ve okul sınavları sayesinde kendine uygun stilide bulmuş olursun bunlara yoğunlaşınca da doğru kazanımları elde edip orta düzeyde kaygı ile öğrencilik hayatının keyifli yanlarını bulmuş olursun.
Hangi alanda çalışma yapmam lazım?
Hangi dersten başlarsan daha hızlı ve daha doğru sorular yapabiliyorsun?
Zamanını etkin ve verimli kullanabiliyor musun?
Biraz çaba gösterdikten sonra hepsinin anahtarının sen de olduğunu göreceksin. Yeter ki yapıcı düşün ve hiçbir kaygı belirtisinin senin performansını göstermemene neden olamayacağını hisset. Dikkatin sana lazım.
İnan bana
Kaygı karşısında ÇARESİZSİNİZ. Kaygıya karşı yine ÇARE SİZSİNİZ.