Öncelikle Merhaba…
Lafa nereden girmeli, nereye getirmeli, en son nereden çıkmalı diye düşündüğüm bir kafa karışıklığının içindeyim şu an. Ne kadar zormuş kelimelerin okuyuculara ulaşacağını bilerek, o kelimeleri en güzel haliyle kağıda sıralayabilmek. Ne anlatsam, hangi konudan bahsetsem diye düşüncelere dalmış haldeydim. Bir konu başlığından, başka bir konu başlığına gezinip durdum. Sonra aslında en doğrusunun zihnimden geçen düşüncelere, müdahale etmeden yazmanın daha doğru olacağına kanaat getirdim. Zira genele baktığım zaman; kim olduğumdan ziyade, neler düşündüğümün daha önemli olduğu bir yerde olduğumu fark ettim. E hadi o zaman buyurun okumaya ya da sesimden dinlemeye.
Gizemli Kara Kutu.. Televizyon
1983 yılının bir Mayıs ayında Bursa’da dünyaya gelmişim, sonra kendimi İstanbul’da buluvermişim birden. Çocukluk, gençlik derken zaman akmış geçmiş. Geçen zaman içerisinde, benimle beraber de değişen başka bir şey de “Gizemli Kara Kutu” oldu aslında. Kuşaklar arası farklılığın temel sebeplerinden ve hatta kuşakların belirleyicisi de adına “Televizyon” dediğimiz bu “Gizemli Kara Kutu” oldu bana sorarsanız.
Şöyle ki; kuşaklar arasında çocukluk-ergenlik geçişlerine denk gelen televizyon yayınlarına bakalım. İçinde bulunulan dönemde ki yayınlar belirleyici olduğu için, kuşaklar arasında neden bocaladığımızı biraz daha iyi anlayabiliriz belki.
Biz “Y kuşakları” çocukluk – ergenlik geçişlerinde; Süper Baba, Mahallenin Muhtarları, Bizimkiler gibi dizilerle büyüdük. Bu diziler sayesinde; aile birliği, yardımlaşma, paylaşmanın öneminin vurgulandığı dönem insanı oluverdik. Bizim kuşak hatırlar; sıcak sıcak dağıtılan aşure kaselerini, annelerinin zorla “Hadi üst komşuya götür bırak şu tepsiyi” demelerini. Birinci Kat Teyze-amcasının (çoğu apartmanda vardır) balkondan “Evladım oyun sahası mı burası gidin aşağıda oynayın” diye bağırdığı zamanları. Bizim kuşak aslında “Gizemli Kara Kutu”dan öğrendi, mahallede vakit geçirmenin güvenli olduğunu. Başı sıkışınca komşusunun kapısını çalabileceğini, en yakın dostlukların toprak sahalarda veya saklambaç oynarken kurulduğunu. Biz her akşam balkondan sarkan annelerimizin “ Hadi ezan okundu bak, yemeğe artık yeter” bağrışlarını duyarak evlere dağılan bir kuşaktık. Şimdi kelimelere dökünce; “Güzeldik bee” diyesim geldi.Peki neler oldu her akşam karşısına oturduğumuz “Gizemli Kara Kutu”da? Neler değişti de, bizleri değiştirdi?
Yayın akışları ve içeriklerinde ki değişimlere baktığınızda değişimin sebeplerini anlayabileceksiniz. Haber Bültenleri en başarılı Stephen King filmlerini bile sollayacak gerilimi içerisinde barındırıyorken nasıl değişimden bahsetmeyelim ki? Hatta bir tık öteye götürelim bu “Gizemli kara kutu” ziyaretini: şöyle haftanın herhangi bir gününde kumandayı elimize alıp, kanallar arasında zapping yapmaya ve yayın akışında ki dizi yayınlarından onar dakikasını izlemeyi deneyelim. Dram, entrika, yalan, ihanetlerle başlayan; töreler, namus sorunları ve şiddette kadar uzanan bir gerilim kuşağının içine hapsolduğumuzu göreceksiniz. Tamam, o kadar da acımasız olmayalım. Arada “Erdal Bakkal’ımız” da vardı ama o da dükkanı kapattı gitti zaten.
Kısa süreli gözlemle; tüm bu saydığımız etkenlerden, kuşaklar arasında ki farkın zamanla nasıl ve ne şekilde oluşturulduğunu anlayacaksınızdır. Eskilerin erişilemez kabul ettiği; erişmek için çabalamak ve koşturmak zorunda olduğu şeylere, yeni kuşakların ne kadar çabuk ulaştığı ve erişiminden hızlı herşeyi ne kadar hızlı tükettiğini gözlemleyebileceksiniz. Her gün biraz daha birbirimize güvenmekten, yardım etmekten, paylaşmaktan uzaklaşarak, nasıl bir girdapa doğru çekildiğimizi göreceksiniz.
Belki de “Z“ kuşağı ile yani alfabenin son harfi ile isimlendirerek alfabeyi bitirmesinin nedeni tam olarak da budur. Bundan sonra birliğin, beraberliğin, ailenin, paylaşmanın tükenecek olmasından ötürü; yeni bir kuşağın artık var olmayacağından kaynaklıdır. Kim bilebilir ki? Hep beraber yaşayıp, göreceğiz.
Kutay Kara
bir çırpıda çocukluğuma döndüm. güzel yazı olmuş, yazılarınızın devamını bekliyoruz 🙂
Sayın Kara
Öncelikle seçtiğiniz ve işlediğiniz konu için sizi tebrik ederim
Başarılı gözlemlerini ve tespitlerini oldu
Yazınızı keyifle okudum
Yanlız sizinde hak vereceğiniz gibi o “Gizemli Kutunun” ne yazık ki gizemi kalmadı tüm medya aynı haberi bir kalıba bağlı olarak yayınlıyor x kanalı seyrettiğin de y kanalında farklı bir şey yok o yüzden o kutu artık nesfiliks kutusu oldu
Saygılarımla
Bir çırpıda okudum kıps 🙂
1 paragraf boyunca ne konusunu işleyeceğinizi bilemediğiniz zamanlaraki sesli düşüncelerinizi bence yazmak zorunda değilsiniz. Biri belli ki size bir şey yaz da yayınlayalım demiş siz de kafa patlatmışsınız ne yazayım diye.
Çok içten olmuş tebrikler
Elinize sağlık sımsıcak bir yazı olmuş