DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Masal Diyarı

Sesli Dinle

Mürekkebi damlamış, satırları hamlamış, okuyanı kalmamış tüm kitaplar için Kadir Mevla gökten üç elma düşürmüş.

Masal Diyarı
17.06.2021
5.747
A+
A-

Şahsene CAMIZ, “KAHVECİ GÜZELİ”

Evirdim, çevirdim, saatleri birbiri ardına devirdim. Kötüleri gördüm üzüldüm, iyileri gördüm sevindim. Saat epey geç olmuş, uykum geldi gerindim. Derken rüyamda emsalsiz bir bahçeye girdim. Elmalar uzak daldaymış almaya erindim. Elmaydı, daldı, bahçeydi derken, içim içimi yerken, develer tellallık, pireler avarelik ederken, masalcı nine geldi oturdu mindere. Minderin önünde kocaman bir dere, hadi başlayalım şu masala bir kere, diyerek sevgili yazar Şahsene Camız’ın Kahveci Güzeli kitabının satırlarını araladım.

Kahveci Güzeli, içinde birbirinden güzel on bir masalın yer aldığı bir çocuk kitabı. Bu nedenle bir çocuk yüreğiyle oturuyorsunuz her masalın başına. Bir çocuk yüreğiyle adımlıyorsunuz Kafdağı’na doğru. Bu yüzden zaman ya da mekânın önemi olmuyor. Gerçek yahut değil diye düşünmenin de öyle…

Bir varmış bir yokmuş diye başlayan bir masalla Bir Salkım Üzüm’ün nasipten başka bir şey olmadığını okuyoruz biz bu satırlarda. Kuş Dili Bilen Berber ile birlikte sultanın şifası için yola çıkıp, dar zamanı geniş eden ufacık bir yardımın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyoruz bir kartal ve daha nice hayvanla.

Antalya’nın mormuş üzümü, severlermiş boyu uzunu diyerek bir Fettan Gelin masalına denk geliyoruz ki evlere denk gelmesin böylesi diyoruz. Ancak masalın nihayetinde, gönül tarlasına kötülük ekenin hasatının da bataklıktan başka bir şey olmadığını okuyoruz bu satırlarda.

Evvel zamanın, kalbur samanın içinde dediğimiz bir zaman diliminde, annelerinin vefatından sonra üvey ana elinde kalıp, zulüm gören dünyalar güzeli iki kızın, dualarının bulduğu âmine şahit oluyoruz Kumrucuklar masalıyla. Üç Turunçlar masalıyla ise emeğin, helal kazancın insana ne denli güzel kapılar araladığını, çölde vaha bulmanın, öğüt dinlemenin ne kadar kıymettar olduğunu görüyoruz.

Dandini dandini dastana derken bir ana, Beş Kafadar ile giriveriyoruz bir bostana; pirelerle develerin el ele verdiği bir diyarda Kahveci Güzeli’ne denk düşüyor yolumuz. Sofrasına oturuyor, ikramlarından nasipleniyoruz kılık değiştiren bir eşkıya ile. Kahveci Güzeli ile birlikte korkulandan kaçarken, kadere rast gelmenin güzelliğini yaşıyoruz.

Kitabın bütün satırları birbirinden güzel tekerlemeler ve atasözleriyle örülü. Bu yüzden bildiklerinizi tekrar, unuttuklarınızı hatırlatır mahiyette. Aralarında daha öncesinden duyduğunuz masalların olması da mümkün, ancak sevgili yazarın tekerlemeleri yeni bir hava katmış anlatılanlara.

Kitabın kapağındaki “çocuk” notu, kitaba karşı yargı oluşturmasın siz sevgili okuyucularda. Nitekim ebeveyninin süzgecinden geçmemiş bir kitabı, çocuğun eline teslim etmek ne denli yanlışsa; bir masal yahut bir çocuk kitabı diyerek Kahveci Güzeli’ni ötelemek de o denli yanlış olur. Çünkü kitap, Anadolu’nun dört bir yanında anlatılan, birbirine benzeyen yahut benzemeyen, hayata anlam, insana umut katan masallardan oluşuyor. Kaldı ki dokuz yaşındaki bir çocukla, yirmi dokuz yaşındaki bir insanın aynı umuda, aynı anlama, masal dinlemeye yahut anlatmaya ihtiyacı olabilir.

Her masalın bir doğası var. Kahveci Güzeli ’de bu doğanın bir parçası olmuş muhakkak. Doğaüstü olaylarla donanmış olsa bile, kimi masalları okunduğunda, hayatın içindenmişçesine bizden bir hava katıyor okuyucusuna. Kafdağı’nın ardında yaşanan adsız ülkede geçmiş olsa da mekân olarak; bir varmış, bir yokmuş diyerek zamanın zamansızlığından dem vursa da; üç başlı devlerin, ak saçlı pirlerin, akla gelmedik sihirlerin aracısı yapsa da satırları, derdi “iyi olmak” masalın. Derdi, iyi olmak olan bütün kitap dostlarına tavsiye edecektim ki masalcı nine gelmiş, oturmuş mindere. Hadi, kulak verelim şu dediği sözlere.

Mürekkebi damlamış, satırları hamlamış, okuyanı kalmamış tüm kitaplar için Kadir Mevla gökten üç elma düşürmüş.

Biri kelam hakkıdır o satırları yazana; biri göz hakkıdır o satırları okuyana; diğeri kul hakkıdır, satırlardan bihaber olsa da gönlünü güzel tutan bütün insanlara.

Masal Diyarı

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.