Kazanımlar

İnsanlar da ülkelere benziyor
Sınırları var, yüzölçümleri
Yasaları var
Bayrakları, ilkeleri
Kimi dağlık bir arazidir.
Kimi kıraç
Kimi bereketli
Kimi dardır
Kimi engin göz alabildiğince
Kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir.
Elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri
Sonuçta ne küçümse insanları kızım
Ne de önemse gereğinden çok
Ama anlamaya çalış
Nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri…Ataol Behramoğlu

Daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Önceki zamanlarda asla biyografi okuyamadığımı fakat artık son zamanlarda bana en ilham olan şeylerin biyografiler olduğunu.

Şimdilerde ise sık sık podcastler dinliyorum, birbirinden farklı konularla ilgili. Biraz onlardan bahsetmek istiyorum bugün. Özellikle listemde ilk üçe girenleri ki bunlar her bölümüyle bana kesinlikle bir şeyler katanlar.

Ceyda Düvenci yaptığı paylaşımlarda hep “bana iyi gelen size iyi gelsin diyerek” paylaşımlar yapıyor. Bende bu aralar böyle şeyler istiyorum. Çünkü hep dediğimiz gibi biz etrafımızdaki insanların toplamıyız fakat biz bu insanlara ne katıyoruz peki. Onlar bizden razı mı değil mi? O yüzden buna da yatırım yapmak gerekiyor. Ne zaman kimin hayatına dokunacağımızı bilemeyiz.

Hayatın bizim için olan planları çoğu zaman sürprizlerle doludur.  İlki her bölümünde zihnimde yeni fikirler uçuşmasını sağlayan, bende yapabilirim gücünü içimde hissettiğim, İnanç Ayar’ın yaptığı “Bir Hayat Felsefesi Olarak Girişimcilik”. Şu an da 200 bölümü mevcut ve her bölümü çok kıymetli ve kitap gibi bölümler. Buram buram kalite, vizyon, zekâ ve müthiş bakış açıları kokan seriler.

Diğeri “Ortamlarda Satılacak Bilgi”. İsmini duyan ya da okuyan çoğu kişi ne saçma diye düşünebilir ki Merve ismi bilerek bu şekilde koyduğunu açıkladı. Amaç zaten buymuş. Bu şekilde dinlemeye bile tenezzül etmeden önyargılarla eleştiren insanların dinleyicisi olmasın istemiş. Ne kadar mantıklı bir tercih ve kendine güven. Peki ne mi var bu podcastte? Hayata ilham olacak hikayeler, yerine göre filmlerin alt metinleri, kişi biyografileri, yerine göre film karakterleri, Gılgamışlar, kerbalalar ve daha neler neler. Yerine göre güncel yerine göre tarihi hikayeler ve kişiler. Kitap, belgesel, film önerileri ve insanları erken güne başlayarak kaliteli bir gün geçirme önerileri. Benim hayran olduğum kısım şu ki; podcasti dinlerken bu kadına hayran oluyorum çünkü anlattığı şeylere tek bir açıdan değil çok farklı açılardan bakıyor, araştırıp okuduğu açıkça belli oluyor. Bunları nasıl aklında tutabiliyor ya da bu konuları bu açılardan nasıl birleştirebiliyor merak ediyorum. Nasıl bir özümsemedir bu ya diyerek kıskançlıkta hissetmiyor değilim. Dinledikçe ne kadar az bildiğimi ya da öğrendiğim şeylerin yerine göre ne kadar yüzeysel kaldığını fark ediyorum. Çünkü dediğimiz gibi bilmek ayrı bildiğini anlatabilmek çok ayrıdır. Okuduklarımı daha özümseyerek okumaya çalışıyorum ama hala anlatma kısımlarında daha eksikliklerim olduğunu düşünüyorum. Belki de o yüzden yazmaya bu kadar tutunuyorum. Çünkü şuan da benim kendimi ifade edebildiğim bazı korkularımı yendiğim nokta tam da burası. Kendimi sansürlemeden, utanıp sıkılmadan, kim ne der demeden sadece yazıyorum.

Gelelim diğer ve bu yazının son podcastine. Gazeteci, Televizyon Programcısı, Yazar Nilay Örnek’in Nasıl Olunur? podcasti. Alanında iyi olan kişilerin ağırlandığı biyografik bir yayın. İlk birkaç kere önüme gelince kişiler hep magazinsel kişilerdi. Diyorum bu kadar dakika niye dinleyim bunları, boşa zaman kaybı. Sonra incelemeye karar verdim, dil bilimciden yazara, mikologdan, orman mühendisine, psikologdan, ses araştırmacısına, sahafdan, organik kot boyacısına, dil bilimciye ve aklıma gelmeyen daha kimler vardı. Ve dinlerken şunu da gördüm ki insanlara gerçekten çok hafife alarak bakıyoruz. Şarkıcı dediğimiz kişilerin hayatlarında okudukları okulları duyunca gerçekte ne bölüm mezunu olduklarını, hayata nasıl baktıklarını dinledikçe gerçekten bir öğretiyle o konuşmayı sonlandırıyorum. Bazen notlar alıyorum sonradan bakmak, araştırmak için. Bu yazıyı yazarken mesela İclal Aydın bölümünü izliyorum ve şu cümlesiyle bitirmek istiyorum, “Unutmayın hiçbir felaket tek başına gelmez, ama giderken asla yalnız gitmez.”

Bunların hepsi hayatıma bir şeyler katan ya da hayatımda yol haritası çizerken küçük noktalarla ayağım takılan yerlerde üstüne basıp geçme gücü verecek yayınlar. Zaman çok kıymetli, o yüzden izlediğimiz dinlediğimiz şeylerin kalitesi de zamanı kaliteli geçirmemizi sağlar. İşte tamda bu sebepten bu tür şeyleri çok önemsiyorum.