DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Kadın, Erkek Değil, İnsan…

Sesli Dinle

Hayatta hep daha ileriye kendimizi taşıyabilmemiz ve ayağımıza taş değmemesi dileğiyle…  

Kadın, Erkek Değil, İnsan…
22.06.2022
3.220
A+
A-

— Gece mi gündüz mü?

— Hayır, dostum. Sonsuz bir günbatımı.

İki güvercinin rüzgârda geçişi ile

İki beyaz tabut gibi.

Ve birtakım gürültüler, uzakta, o tuhaf bozkırda.

Belirsiz, başıboş, anıların dolaşması gibi.

— Bir şey söylemeli

Bir şey söylemeli

Yüreğim birleşmek istiyor karanlıkla

Bir şey söylemeli

Ne kadar ağır bir unutkanlık

Bir elma düşüyor bir daldan yere

Âşık kanaryalarımın gagalarında kırılıyor

Sarı keten taneleri

Sarmaşık gülü mor damarlarını,

Esintinin sarhoşluğunda, kurtuluşa bırakıyor bilinmez değişim kaygılarından

Ve burada, bende, kafamın içinde.

Ah…

Bir şey yok kafamın içinde,

Koyu kırmızı zerrelerin dolaşımından başka

Ve bakışım

Bir yalan söz gibi,

Utangaçtır ve toprağa dönük

— Ay ışığını düşünüyorum ben

— Bir şiir sözcüğünü

— Bir çeşmeyi düşünüyorum

— Toprakta bir kuruntuyu

— Yoğun kokusunu buğday tarlasının

— Ekmeğin masalını

— Saflığını çocuk oyunlarının ve akasyaların kokusuyla dolu o dar, uzun sokağı

— Ve o yitmiş sokaktan artakalan şaşkınlığı

Akasya kokularının bıraktığı uzun boşluğu

— Kahramanlıklar mı?

— Ah…

Atlar çok yaşlı.

— Aşk?

— Yalnızdır ve kısa bir pencereden

Mecnunsuz bir çöle bakıyor

Bir geçite bakıyor, karışık anılarına

Halhallı ince bir bacağın güzel yürüyüşüyle dolu

— İstekler?

— Yitiriyorlar kendilerini

Binlerce acımasız kapının uyumunda

— Kapalı mı?

— Evet. Her zaman. Kapalı. Kapalı.

Sonunda yorulacaksın.

— Ben bir evi düşünüyorum

Sarmaşıklarının soluklarıyla, dingin

Işıklarla aydınlanmış gözbebekleri gibi

Geceleriyle, düşünceli, tembel, kaygısız

Ve bir bebeği, uçsuz bucaksız gülümseyişiyle

Sudaki halkalar gibi çoğalan bir üzüm salkımı gibi diri, canlı

— Ben bir yıkıntıyı düşünüyorum

Ve siyah esintilerin yağmasını

Ve şüpheli bir ışığı

Geceleri camları tırmalayan

Ve bir küçük mezarı, çok küçük,

Bir bebek gövdesi gibi

— Çalışma… Çalışma?

— Evet. Ama o büyük masada

Bir gizli düşmanın barındığı

Seni usul usul kemiren

Tahtayı ve defteri kemirir gibi ve binlerce başka gereksiz ayrıntıyı.

Ve sonunda boğulacaksın bir bardak çayda

Çevrintiye kapılan bir kayık gibi

Ufkun derinliklerinde,

Sigaranın koyu dumanından ve belirsiz çizgilerden başka bir şey görmeyeceksin.

— Bir yıldız?

— Evet. Yüzlerce… Yüzlerce. Ama kapalı gecelerin ötesinde hepsi

— Ya da bir kuş.

— Evet. Yüzlerce… Yüzlerce. Ama hepsi uzak anılarda boşuna gururlarıyla kanat çırpışlarının

— Ben sokaktaki bir çığlığı düşünüyorum.

— Duvardan kimi zaman geçen zararsız bir fareyi.

Bir şey söylemeli

Bir şey söylemeli

Tan yeri ışırken

Evrenin birdenbire bir buluğ duygusuyla bilinmez bir şeyle birleştiği o titreyen anda.

Ta içimden istiyorum

Bir isyana kapılmayı

Ta içimden geliyor

Yağmak, o büyük buluttan

Ta içimden geliyor

Söylemek: Hayır! Hayır! Hayır! Hayır!

— Gidelim

— Bir şey söylemeli

— Kadeh, yatak, yalnızlık, uyku?!..

— Gidelim… Füruğ Ferruhzad

 

Bu şiiri herhangi bir yerinde kesmek istemedim. İranlı şair, yazar, oyuncu bir kadın Füruğ. 32 yaşında vefat etmiş fakat ölüsünü yıkamamışlar, cenazesini kaldırmak istememişler.

Çok zor bir hayat sürmüş erkek egemen bir ülkede ama asla pes etmemiş. Beni ilgilendiren kısım aslında tamda burası. Hayatta karşısına çıkan zorluklar onu asla pes ettirmemiş. İnandığı şeyler uğruna yoluna devam etmiş.

Eski zamanlar olduğu için belki o kadın bunları yaşamış diye düşünülebilir fakat bugünkü dünyada da çok farklı görünmüyor. Kadınsan hep dahası olmak zorundasınızdır. Daha çalışkan, daha başarılı olmalısın ki kendini var edebil. Ne kadar koca bir yük insanın omuzlarına bırakılan.

Daha azı olan erkekler yerine göre her durumda kendilerini kolaylıkla var edebilirken veya daha az bildiği bir konuda bile hadsizce sanki o konunun uzmanıymış gibi konuşmaktan çekinmezken biz canım kadınlar.

Daha önceki yazılardan birinde bahsettiğim bir kavram vardı. İmposter sendromu, yani kadınların yetersizlik hissi ya da eğer ben bunu yaptıysam demek ki yeterince iyi veya zor değilmiş bu olay algısı. Ama biz o kadar güçlüyüz ki olaylar karşısında. Düştüğümüz zamanlar illaki vardır ama önemli olan yeniden toparlanıp devam edebilmek.

Yola çıkmak bazen bu yüzden önemli olabilir. Yol bizi bazen sevdiğimize, bazen bir amaca bazen de kendimize götürür. Uzun yollarda insanlar daha da kendine döner, kendini sorgular, anlamaya çalışır. İnsanlar oldukları coğrafyalara benzer. Oranın gün doğumuna, oranın bereketine, güneşine, yağmuruna benzeriz. Bu bile ne kadar güçlü olduğumuzun kanıtı gibidir.

Hayatta hep daha ileriye kendimizi taşıyabilmemiz ve ayağımıza taş değmemesi dileğiyle…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.