İyi Seyirler Diliyorum
Çünkü insan yaşadıkça, öğrendikçe, okudukça kendine bir şeyler kattıkça hayatında keşkeleri olur.
Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak
Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak
Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu;
Toprağı rüzgârı denizi göğü
O her zaman bir insanla anlamlı
Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı
Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların
Ve ucuz korkuların kör kuyularına
Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.
Fırlayıp ilk ışıklarıyla günün dağınık yataklardan
Koşaradım gidiyorsunuz işinize değişmeyen yollardan
Kurulmuş saatler gibi günboyu çalışıp tekdüze
Uzayan gölgelerle koşaradım dönüyorsunuz evinize.
Ne kadar uzaksa bir felaket sizden o kadar mutlusunuz
Unuttunuz başkalarının acısını duymayı
Küçük çıkarların büyük kurnazları
Alışverişe döndü tüm ilişkileriniz, hesaplı, planlı
Sevgileriniz ayaküstü, ilgileriniz koşaradım
Unuttunuz konuşmayı kendinizi vererek
Düşünmeden bir başka şeyi, içten yalın dürüst
Dışa vurmayı duygularınızı
Unuttunuz, neydi bir ince söze yakışan en güzel davranış.
Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
-Ki bu en büyük kötülüktür size-
Yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla
Denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi
Gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar
Uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz.
Sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde
İnsanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke
Anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz.
Ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan
Bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına
Koşar adım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
Koşar adım
Duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde. Şükrü Erbaş
İnsan büyüdükçe mi yalnızlaşır yoksa yalnızlaştıkça mı büyür? Büyüdükçe güzelleşir mi ya da güzel yaş almak diye bir şey var mıdır? Evet, doğum günüm yaklaşırken bazı içsel hesaplaşmalar olmazsa olmazlarımızdandır. Neydim ne oldum diye sıralamalar.
Demişler ki lisanı öğrenirsin ama cümleleri kendin kurarsın. Kurduğumuz cümlelerin toplamından ibaretiz her birimiz. Yaşadıklarımızdan öğrene öğrene ilerlediğimiz, düştüğümüzde acıyan yerimizin tozunu alıp devam ettiğimiz yollarımız var.
Bazıları hep geçmişine takılı kalır, geçmiş hikâyelerden beslenerek yola devam eder. Tamam, o zaman öyle olmuş da peki ya şimdi ne var heybende anlatacak? Büyük şirketler için yönetici seçen bir yetenek avcısının konuşmasında ona şunu soruyorlar? Mülakatlarınızda sorduğunuz sabit bir soru var mıdır? Diyor ki evet en son olarak şunu sorarım. “Hayatınız da keşkeleriniz var mıdır?” ve devam ediyor “Eğer bu soruya hayır, hayatımda keşke diyeceğim bir şey yok derse benim gözümde eksidir.” Çünkü insan yaşadıkça, öğrendikçe, okudukça kendine bir şeyler kattıkça hayatında keşkeleri olur. Öğrendikçe keşke şunu daha önce bilseydim de böyle yapmasaydım der. Eğer bir kimsenin hayatında keşkesi yoksa demek ki hayatta hiç kendini ileriye götürecek bir şey yapmamış diyor. Soruya bakınca insan direk ben bu soruya olumsuz cevap vermeyim yoksa hayatımda hatalar yaptığımı, yanlış tercihler yapan bir insan olduğumu düşünürler diye geçiriyor içinden. Oysa hepimiz insanız ve hayat yolculuğunda hepimizin kendine has ve kendine özel bir hayat yolu var. O yolda seni nelerin büyüttüğü de sana özeldir.
Yaşadığımız hiçbir şeyi hayatımızda defo olarak görüp utanmayalım. Evet defolarımız vardır hepimizin ama onlarda bizim gerçeğimizdir. Herkes hayata ağzında altın kaşıkla gözlerini açmıyor. Tırnaklarla kazıyarak ilerlediğimiz her hatıramız yüzümüzü güldürsün. Çünkü onlar bugün ki bizi biz yapan gerçek hikâyelerimizdir. Selam edelim arada hikâyelerimizdekilere.
Kafamızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda ne kadar karanlık görünse de oradan bize göz kırpan bir yıldız her daim vardır. Sadece bakmayı veya görmeyi bilelim. Bazen de sadece bakmak için bakmayalım da seyredelim. Bugün geri kalan hayatımızın ilk günü diyerek, iyi seyirler diliyorum…